Halk Aydına Ders Veriyor!
Bu nasıl bir ülke böyle Allah aşkına, “halk” “aydın”a ders veriyor.
Ben şimdi sevineyim mi, üzüleyim mi?
Sevinmeliyim, çünkü aydın bir halkım var. Sağduyulu bir halkım var benim. Akıllı, dengeli, sabırlı, serinkanlı ve marifetli.
Ferasetine de hayranım onun.
Bir devlet böyle bir halk yetiştirmek için kültür, sanat ve eğitimine ne kadar para harcar değil mi?
Ama asıl garabet de burada zaten.
Halk, devletin eğitiminden, ideolojisinden, resmi görüşünden farklı ve ayrı olduğu için böyledir.
Bunu nasıl izah edersiniz?
Bunu hangi sosyoloji çözer.
Ama ben bunun sebebini biliyorum. Fakat hemen söylemeyeceğim. Az bekleyin.
Bir de aydınları vardır bu ülkenin. Devletle, resmi ideoloji ile yetişmiş aydınları.
Bunları yetiştirmek için devlet bir sürü yatırım yapıyor, para ve emek harcıyor. Uzun yıllar eğitimden geçiriyor. Üst düzey görevler veriyor. Medya bunlar la dolu olsun istiyor. Bunlar alsın milleti, aydınlatsın ve peşlerine düşürerek devletle yol alsın, o yolda yürütsün istiyor.
Ama olmuyor.
Aydın, yani devlet aydını halktan hep kopuk.
Halkı peşinden sürükleyemiyor.
Halka hiçbir şey anlatamıyor.
Sonunda süklüm püklüm halkın yanında yer almaya mecbur kalıyor.
Bu nasıl bir iştir Allah aşkına?
Bunun bir izahı var mıdır?
İşte en son örnek, Davos aynasıdır.
Davos’da aydınlar bir yerde, halk bir yerde duruyor.
Sonunda yalnız kalan aydınlar, halkın görüşüne katılmak zorunda kalıyorlar.
Halk dünyayı ve olayları aydınlardan daha iyi görüyor ve değerlendiriyor. Ve de haklı çıkıyor.
Halk siyaseti aydınlardan daha doğru anlıyor ve haklı çıkıyor.
Halk darbeleri aydından daha iyi değerlendiriyor ve haklı çıkıyor.
Halk coğrafyayı aydınlardan daha iyi okuyor ve haklı çıkıyor.
Halk dünya ile ilişkileri aydınlardan daha iyi değerlendiriyor ve haklı çıkıyor.
Bu ülkenin o tip aydınlarının kalemlerini kırıp çenelerini kapatmaları gerekirken, hiç ders de almadıklarını görüyoruz.
Hataları yüzlerine tokat gibi vurulurken, yanlışları suratlarına tükrük gibi savrulurken “kar yağdı” sanarak hiç haya da etmiyorlar.
Nedendir halkın bu derin anlayışı, kavrayışı?
Bu feraset nerden kaynaklanıyor?
Bu irfan sahi nerden fışkırıyor?
İşte sırası geldi, İslam’dan.
İslam büyük bir hazinedir. İmanıyla, ibadetiyle, hukukuyla, ahlakıyla, insan ilişkileri ile tükenmez bir hazinedir.
Ve bu halk ekseriyetle müslümandır. Gayr-i Müslimler de uzun yıllar boyunca Müslümanlarla yaşamanın verdiği bir alışkanlıkla onların bakış açısını ve ölçüsünü anlamış ve benimsemiştir.
Dolayısıyla ortak bir irfan geliştirmişlerdir bu topraklarda halk inananıyla, inanmayanıyla..
Aydında olmayan budur işte!
İşin garibi aydın bunu asla anlamayacaktır.
Anlamayacak ve alaya alacaktır.
Ama ne yazık ki anlayıncaya kadar da utanca mahkum olacaktır.
Az utanç mıdır yazdığı halkın kendinden daha akıllı ve basiretli oluşu ve bıyık altından kendisine gülüşü?
Her defasında halkın peşine rötarlı olarak kendilerinin düşüşü azımsanacak bir ayıp mıdır Allah aşkına?
Bizim yazıp da henüz bastıramadığımız bir kitabımızın adı “Aydınların Karanlığı” dır ve bu macerayı anlatır.
Gam değil bastıramamak, zaten siz her gün bir sürü örneğini okuyorsunuz ya?