M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Laiklik neyin güvencesi?

Laiklik neyin güvencesi?

Yerel seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde, CHP’nin başını çektiği bir kısım çevreler, Türkiye’de “laiklik” ilkesinin tehlikede olduğunu söylemeye devam ediyorlar.

Bunu söylerken, laiklik anlayışını, başta Anayasa olmak üzere cumhuriyet ve demokrasinin temel dayanağı gibi göstererek, laikliği, “rejimin güvencesi” olarak kabul ediyorlar!

Oysa Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ve ilk Anayasa’sında “laiklik” ile ilgili herhangi bir maddenin bulunmadığını onlar da biliyor!

****

Türkiye’nin yumuşak karnı kabul edilen “türban” veya “başörtüsü” meselesi ne zaman gündeme gelse, bu çevreler işi “laiklik” ve “demokrasi”ye getirerek, Türkiye’nin “dinamik güçleri”nin, yasaları uygulamak, rejimi korumak veya rejimi zedelemeye yönelik böylesi girişimleri önlemek durumunda olduğuna dikkat çekiyorlar.

Onlara göre, hâlen yürürlükte bulunan “yasa”lar ve bu yasalarla şekillenen “demokratik-laik rejim”, başörtüsüne asla geçit vermeyecektir!.. Çünkü bu kıyafet, laikliğe aykırıdır!

Bugüne kadar yüzlercesine tanık olduğumuz bu görüşün son örneğini, geçen gün bir TV programında CHP Milletvekili Nur Serter’den bir kez daha dinledik ve “açılım” hikayelerine rağmen değişen hiçbir şeyin olmadığını gördük!..

****

Serter gibi düşünenler, Anayasa ve yasaları yapan Meclis’i bile dışlayarak Anayasa Mahkemesi’nin (içtihadî) kararını her şeyin üstünde görüp bunu kendi görüşlerine dayanak yapıyorlar!. Mahkemenin kararının yasa hükmünde olmadığını bildikleri halde!.. Üstelik ne Anayasa’da ne de yasalarda “başörtüsü”nü yasaklayan herhangi bir madde olmadığını bildikleri halde!..

Yine onlar biliyorlar ki, ne AB ülkelerinde ne de dünyanın diğer yerlerinde, türbana geçit vermeyen hiçbir yasa maddesi bulunmuyor. Yani medeni dünya’da bunun tek örneği yok!

Aslında Türkiye’de de, onların zannettiği gibi başörtüsünün veya başörtülülerin rejimle herhangi bir sorunları yok! Toplumun kahir ekseriyetinin ve başörtülü olmayan bayanların da!...

Asıl sorun; sözünü ettiğimiz kesimin “laiklik” anlayışında!..

Bunlar ne yazık ki, hâlâ başörtüsünü; demokratik atılımlara, ilerlemeye, modernleşmeye, çağdaşlaşmaya “engel” olarak görüyorlar. Ayrıca, “Üniversiteler”e, “Resmi” ve “Askeri” makamlara, kısacası “kamusal alan”a alınmayan başörtülüler yüzünden, ABD ve Avrupa İnsan Hakları Raporları’nda tenkit edilen Türkiye’ye haksızlık yapıldığını vurguluyorlar...

Kendi ülkesinde kendi halkına haksızlık yapanların, başkalarının haksızlık nitelemesinden rahatsızlık duymaları ve şikayetçi olmaları ne garip değil mi?

***

Önce şunu ifade edelim: Akl-ı selim sahibi her insanın anladığı ve Avrupa’nın da uyguladığı laiklik anlayışı; yasakları değil, özgürlükleri savunan bir anlayıştır.

Onun için ABD’de, Avustralya’da ve Avrupa ülkelerinin tümünde Türkiye’deki gibi bir “başörtüsü sorunu” yoktur! Bu ülkelerdeki tüm üniversitelerde, resmi dairelerde, orduda ve yargı organlarında, evet her kamusal alanda ve kurumda başörtüsü vardır ve serbesttir. Buna inanmayanların bizzat bu ülkelerde gidip bizzat görmesi, gidemiyorlarsa da oralardan gelenleri dinlemesi yeterlidir!

Bizdeki laikçi kesimin, başörtüsünü “atılım yapmaya engel” göstermesi, çok yadırganacak bir durum!.. Çünkü, başörtüsü eğer “demokratik atılım”a engel olsaydı, ne ABD’de ne de AB ülkelerinde demokrasiden ve laiklikten söz edilemezdi!

Üstelik bizdekiler, bu ülkelerden söz açıldığında; “çağdaş”, “modern”, “ilerici”, “kalkınmış” gibi nitelemeler yapıyorlar ki, çelişki ancak bu kadar olur!...

Oysa sözünü ettiğimiz ülkeler, temel insan hakları ve özgürlükleri kapsamında başörtüsü dahil her türlü kılık-kıyafete özgürlük tanıdıkları için atılım yaptılar, ileri gittiler... İnsanların başlarının dışına değil; içine, bilgisine ve üretici zekasına baktılar!

***

Şunu unutmayalım:

Yasaklarla bir toplum ilerleyemez.. Yasaklarla kuşatılan devletler, asla atılım yapamazlar!

Türkiye’nin yıllardan beri atılım yapamamasının bu yasaklarla alâkalı olduğunu düşünmemek, ancak “zeka özürlülüğü” ile izah edilebilir!..

Laiklik, “yasakların güvencesi” değil, "özgürlüklerin güvencesi”dir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi