Ankara'da siyaset, Anadolu'da ekmek kavgası
Ankara’da hükümetle kavga etmeyi ekmek-aş olarak kabul edip, sırf muhalefet olsun diye gazete manşetlerine ve televizyon ekranlarına çıkmaktan haz alan siyasetçileri, bürokratları, laf ebeliği yapmaktan başka bir işe yaramayan arızi tipleri, Ankara dışına çıkarıp; “Yaşadığınız ülkeyi tanıyor musunuz” diye imtihana tabi tutmalı.
İstanbul’da ya da Ankara’da iseniz ve gününüz siyasi çekişmelerin, tartışmaların, sürtüşmelerin içerisinde geçiyorsa, haber diye bunları dinliyorsanız, bilmelisiniz ki, kendinize ve çevrenizdeki insanlara yazık ediyorsunuz.
İnsan kendisine yazık etmemesi için, nerede bulunursa bulunsun, etrafında neler olup bittiğine bir bakmalıdır. “Kim ne iş yapıyor” diye merak etmeli ve özellikle de “tüketenlerle” değil, “üretenlerle” ilgilenmelidir.
Ankara’da suni gündemler meydana getirerek ülkedeki huzuru dinamitlemek isteyenlere Anadolu insanı mükemmel cevaplar veriyor aslında, ama bunu anlamak için feraset sahibi olmak gerekir. Zaten bir insan feraset sahibiyse, takoz yerine çekici olur.
Ege’nin incisi İzmir’de MüSİAD üyesi işadamlarının fabrika ve işyerlerini hızla gezme imkânımız oldu. öyle başarı hikayelerine rastladım ki, İzmir’den çin’e bir tek makine satıp, Almanların korkulu rüyası haline gelen Bilgi Makine’nin sahibi İsmail Bey’in başarı hikayesi ve bürokrasiyle mücadelesi roman olacak nitelikte.
Mesela Almanların yapmak isteyip de bir türlü yapamadıkları makineyi İsmail Bey’in ortaokul mezunu ağabeyi yapmış, ortaya koymuş, adamcağızın mucitliği Ankara’daki teknik adamlar tarafından kabul edilmiş ama mucidimizin sakallı oluşu projenin hasıraltı edilmesine ve teşvik alamamasına sebep olmuş.
Aynı makineye şimdi Almanlar sahip çıkmış, Almanya’da benzeri üretim yapan bir fabrika, Türkiye’ye gelerek ortak olmak ve çin’e birlikte makine satmak istiyormuş. Bugünlerde onun görüşmesini yapmak üzere Almanya’dan teknik heyet İzmir’e gelecekmiş.
1987 yılında küçük bir lokanta ile iş hayatına giren “Pırlanta Yemek Fabrikası”, İzmir ve civarına hizmet vererek günde 10 kişilik yemek üretimi yapıyor. Tırnaklarıyla ve alın teriyle yemek konusunda kendini yetiştiren “Pırlanta Yemek Fabrikası”nın sahibi Dumlu Kara, büyümelerinin sebeplerini; “çok çalışmaya”, “güvenilir olmaya”, “verilen sözün tutulmasına”, “temizliğe ve kaliteye” bağlıyor ve “Yemek göz ile mide arasındaki en sağlıklı köprüdür, bu köprüde arıza olmamalıdır” diyerek farkını ortaya koyuyor ve durmadan çalışıyor.
İzmir’in ünlü rallicilerinden ümit ülkü, rallideki hızını işine de yansıtmış. ümit çeyiz Fabrikası ve satış mağazası olarak, Ege Bölgesi ve yurtdışında adından söz ettiren bir güce sahip. ümit ülkü de işini rallideki gibi titiz olmaya, dikkatli olmaya ve hızlı olmaya bağlıyor. “Dikkat, titizlik ve hız, her iki işimin sloganı” diyor.
İzmir’in ünlü avukatlarından M. Fatih Toksal’ın bir avukatlık bürosu var ki, içine dev bir market kurulabilir. Bin metrekareyi aşkın mekanda onlarca avukat ve diğer görevliler harıl harıl çalışıyor.
SKS Ege Panjur da, panjur adına yeniliklere imza atarak üretiyor ve Türkiye’nin her yanına ürünlerini satıyor.
İnsanlar çalışıyor ve çalışmak istiyor. Hükümetin; muhalefet ve muhalefet gibi hareket eden kurum, kuruluş ve benzeri kişi ve kişilerin suni olarak meydana getirdiği sinir harbinden acilen kurtulması ve işine bakması gerekiyor.
Millet, Ankara’daki sinir harbinden ve bir kısım medyanın muhalefet ve belli mahfillere destek vermek amacıyla çizdiği karanlık senaryo ve tablolardan çok rahatsız. Malum odaklar sanmasınlar ki, halk bunları ciddiye alıyor ve inanıyor.
Hayır! Tam aksine ciddiye almıyor. ülkesi ve milleti için üreten ve ürettiğini paylaşan herkes pekala biliyor ki, asıl problemli olanlar, hükümetin önünü kesmek isteyenlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.