28 Şubat bitti mi?
28 Şubat post modern ihanetinin üzerinden on iki yıl geçti. Bazı mevzi düzenlemelere rağmen darbenin etkileri hala sürüyor.
AKP hükümetinin AB standartlarını yakalamak için yaptığı demokratik açılımlar, 28 Şubat’ın hedef aldığı kitlenin hayatında herhangi bir değişikliğe sebep olmadı.
Kuran Kurslarına ilkokul 5. sınıfı bitirmemiş çocukların gitmesi hala yasak.
İmam hatip mezunları hala vebalı muamelesi görmeye devam ediyor.
Üniversite sınavlarındaki kat sayı rezaleti muhafazakâr bir iktidara rağmen devam ediyor. On iki yılda birçok değişiklikler oldu, siyasi kadrolar, iktidarlar, yasalar, kanunlar değişti, ama dindar insanların hayatında hiçbir değişim, hiçbir rahatlama olmadı.
Zaman, zaman 28 Şubat bitti diye sevinç çığlıkları atan gazeteciler çıkıyor. Bir darbe düzenine bitti diyebilmek için bütün sonuçları ile ortadan kaldırılması gerekiyor. Darbe doğrudan doğruya İslam’ın değerlerine ve onun inananlarına karşı yapılmıştı. Bir siyasi kadronun tasfiyesinden çok bir zihniyetin tasfiyesini hedef almıştı. Kadroları iş başında olsa da o zihniyet gitti. Artık kimse –dinsiz bir millet-yetiştirmek için darbe yapanların düzenini bozmaya yanaşmıyor. Bu yöndeki küçük teşebbüsler, karşısında hemen darbe düzeninin yargıdaki uzantılarını buluyor.
28 Şubat bir darbenin çok ötesinde bir ihanet hareketiydi. Bir millet tarih sahnesinde ancak, dini, kültürü, İrfanı ile var olabilir. Dinsiz bir millet, dinden soyutlanmış bir medeniyet düşünülemez. Türk milletinin mensubu olduğu medeniyetin merkezinde İslam vardır. O merkezin tahrip edilmesi, ortada Türk milleti diye bir şeyin bırakılmaması demektir. Dolayısıyla İslam’ı hedef almış her hareket aynı zamanda milli varlığımızı da hedef almış sayılır.28 Şubatçıların iflah olmaz İslam düşmanlığı en büyük kötülüğü milli varlığımıza yapmıştır.
Darbeler dönemi hala kapanmadı. Artık darbe dönemleri geride kaldı diyenler temennilerini dile getiriyorlar. Darbelerin bitmesi için darbelerle hesaplaşmak gerekiyor. Milli varlığımıza, birlik ve bütünlüğümüze kast edenlerin yargı önüne çıkarılması gerekiyor. Siyasi kadrolar darbelerle hesaplaşmayı beceremedikleri için her dönem farklı gerekçelerle darbe kovalayanlar olmuştur. Yasalarda darbelerin suç olması tek başına yeterli değil. Kâğıt üstünde kalan, uygulanma imkânı olmayan yasalar hem Yargıya, hem hukuka olan güveni sarsar. Dünün darbecileri yüksek güvenlikli Lojmanlarında, Encümen-İ Daniş’lerde, devlet koruması altında, mesailerine bıraktıkları yerden devam ediyorlar. Darbeci yetiştiren eğitim sisteminde, iki başlı hukuk rejiminde hala bir değişiklik yok. Ve biz Nazım’ın vatandaşlığı, Ahmet Kaya’nın itibarı iade edildi diye darbeler döneminin kapandığını sanıyoruz. Onların Nazım’la, Ahmet Kaya ile problemi yoktu ki, onların problemi bizi millet yapan değerlerleydi. Onların kavgası milli iradeyleydi. Bu kavga sürdüğüne göre, kimse darbe döneminin kapandığını söyleyemez.