Gökhan Özcan

Gökhan Özcan

1 Mart'ı da unutmayalım!

1 Mart'ı da unutmayalım!

Ben bu yazıyı 1 Mart'ta yazıyorum, sizler 2 Mart'ta okuyacaksınız. Dün yazı günü olan yazarlar konu sıkıntısı çekmediler, konu belliydi: 28 Şubat... Benim yazı günüm bugün ve ben 1 Mart gününü hatırlamanın da en az 28 Şubat'ı hatırlamak kadar önemli olduğunu düşünüyorum.

Ne olmuştu 1 Mart'ta? 28 Şubat'ta startı verilen örtülü operasyonun (ya da adı konmamış darbenin) uygulandığı ilk gündü 1 Mart... Ben zihnimde daima 28 Şubat'ı bu operasyonun gizli kapaklı biçimde pişirildiği sürecin son günü, yani örtülü olanın açık edildiği tarih olarak görüyorum. 1 Mart'sa Türkiye'de bir kez daha tarihin akışına hoyratça müdahale edildiği günlerin ilki...

Bizler bu karanlık dönemin nerede başladığını, nasıl işlediğini ve bu akıl ve hukuk dışı dalganın sonunda nereleri vurduğunu sanki her şey dün olmuş gibi hatırlıyoruz. Ama aslında üstünden epeyce zaman geçmiş bulunuyor. Türkiye bu ağır travmanın, bu izansız toplum mühendisliği girişiminin sancılarını derinden yaşadı bu uzun zaman boyunca. Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; eğer murad edilen şey, toplumu inandığı değerlerden vazgeçirmek ya da o değerlere daha az bağlı hale getirmekse bu girişim kesinlikle fiyaskoyla sonuçlanmıştır. 28 Şubat yemeğini pişirenlerin Türkiye'nin damak tadını değiştirmek noktasında kayda değer bir başarıları olmamıştır. Türk toplumu eline geçen ilk fırsatta 28 Şubat gömleğinin bu toplumun "vücud"una uymadığını, uymayacağını ilan etmiş, iktidarı teslim edeceği isimleri de 28 Şubat'ın mağdurları arasından seçmiştir.

Ama yine de adaletsiz şartlarda çıkılmış bu müsabakanın toplumun galibiyeti ile sonuçlandığını söyleyemeyiz. Çünkü 28 Şubat'ı kurgulayan mantık, hukuk karşısında toplum inisiyatifini sıfırlama suçunun cezasını görmemiştir. Her 28 Şubat yıldönümünde ortaya serilen hukuksuzluk belgeleri, mahkûmiyet kaydı tutulmayan birer acı hatıra nesnesine dönüştüğüyle kalmıştır. Akıl sahipleri için 28 Şubat'ın sadece bir kirli kurgudan ibaret olduğu, toplumsal hayatta yaşanan ağır travmanın müsebbipleri bulunduğu açıktır. Ve yine açıktır ki; ne toplum tarafından, ne kendi vicdanları tarafından, bugün delilleriyle açık seçik ortada olan bu suç dökümünün hesabına çekilmemişlerdir.

1 Mart ve sonrasındaki günler, bu ülkenin insanların benliğinde ciddi hasarlar bırakmış, Türkiye'nin hem sosyolojisini, hem toplumsal psikolojisini alt üst etmiş, tarihin doğal akışını bozarak hayatı zehirlemiştir. Çünkü rencide edilen sadece toplum içinde belli bir grup değildir, keyfi ve nezaketsiz biçimde itelenen toplum iradesidir. 1 Mart, bu ülkede yaşayan, vergi veren, toplumsal sorumluluklarını yerine getiren, askerlik yapan, ülkesini seven, çeşitli biçimlerde ülkesinin ilerlemesine hizmetleriyle katkıda bulunan insanların aslında ne kadar savunmasız, ne kadar "hiç" olduklarını derinden hissettikleri güçtür. Bu "his" yaşanan travmanın ne kadar ağır olduğunun delilidir, çünkü bu ülkenin insanlarını bir "yalan"a inandırmıştır. O yalan 28 Şubat'tan çok 1 Mart'ın eseridir, yani 28 Şubat'ın bir dayatma olarak teoriden pratiğe aktarıldığı günün ve sonrasının...

Bu ağır akıl sarsıntısının yaşandığı günün de 28 Şubat'la birlikte hatırlanması şarttır. Toplumsal hafıza, bu nöbeti aksatmadan tutmalıdır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gökhan Özcan Arşivi