Toplumda Ruh Soyluları
Almanya'da aristokrat (asiller sınıfı, zâdegan) bir aileye mensup olan Karl-Teodor von Guttenberg (37 yaşında) Ekonomi Bakanı olmuş. Bizde Avrupa'da olduğu gibi bir aristokrasi yoktur. Lakin asiller, soylular vardır.
Avrupa'da, asiller sınıfına mensup olmayan bir kimse kendi isteği ve arzusuyla aristokrat olamaz. İsterse Karun kadar serveti, büyük gücü olsun.
Bir insan mecazî mânâda asil, soylu, gerçek seçkin olabilir mi? Olabilir... Bizde de olabilir.
Nasıl olabilir?
Ruh soylusu olarak...
İlmiyle, irfanı ile, kültürü ile, ahlâk ve karakterinin çok yüksek oluşu ile (sadece yüksek olmak yetişmez, çok yüksek olması gerekir), namus ve şerefi ile, en ileri derecedeki vatanseverliği ile, fedakârlık ve feragati ile...
Ömer Seyfeddin'in Pembe İncili Kaftan hikâyesindeki Çelebi işte böyle asillerden, soylulardandır.
Gerçek soyluluğun (ruh soyluluğu) iki kaynağı vardır:
1. Yaratılıştan, bio-jenetik yapısından ileri gelir.
2. Terbiye ile...
Soylu kişi bir makam ve mevkie geçecek ve sonra çoluk çocuğu, akraba taallukatı başına üşüşecek, o da onlara yağlı kemikler atacak... Böyle birşeyi düşünmek, hayal etmek bile mümkün değildir.
Soylu kişiyi en çok karşıtları, hasımları, muhalifleri takdir eder.
Soylu kişi mürüvvet denilen devletin mücessem heykelidir.
Yerine göre halimdir, yerine göre şeci'...
Soylu kişi gevezelik ve zevzeklik etmez.
Soylu kişi, aileden kalma serveti varsa, lüks bir hayat sürerek kimseyi ezmez.
Mâyesinde soyluluk, ruh asaleti varsa dul bir kadının yetim çocuğu, kırsal kesimden gelen fakir bir genç de ruh asili olabilir. Yeter ki, bir kamil mürşid, gerçek bir rehber onu yetiştirsin.
Türkiye'nin işlerini bu anlattığım ruh soyluları idare ederse ne olur biliyor musunuz?
Uluslararası temizlik ve saydamlık notumuz 10 üzerine 4'ten kısa zamanda 7'ye çıkar. Birkaç sene sonra 8-9 olur.
Siyasetteki, bürokrasideki, medyadaki ve her yerdeki genel ve yoğun pislikler, kirlilikler, kokuşmalar temizlenir.
Kaldırım yapılır, üç beş ayda bozulmaz, en az bir iki bin yıllık ömrü olur eski Roma yolları gibi.
Eğitim düzelir.
Üniversiteler düzelir.
Belediye hizmetleri düzelir.
Hukuk düzelir.
Toplumda barış ve uzlaşma olur.
Eşkıya, eşirra, fasık ve facirler, hainler, çeteler, soyguncular, talancılar, yiyiciler, asalaklar sıçan deliğine gizlenir.
Toplumda düzelme ve iyileşme başlar.
Hırsızların, hortumcuların, rüşvetçilerin, soyguncuların, ahlâksız ve karaktersizlerin nüfuzu kırılır.
Ruh soylusu, seyahate çıkarken VİP kapısından geçip VİP salonunda oturmaz. Halk nasıl giriyorsa hava alanına o kapıdan girer.
Ruh soylusu, bir makam ve mevkide gereken yeterli hizmeti yapamazsa hemen istifa eder, emanetin kendisinden ehil birine verilmesine yol açar.
Eskiden gerçek tarikatlar, gerçek İslâm tasavvufu topluma hizmet edecek ruh soyluları yetiştiriyordu.
Sultan Abdülhamid zamanındaki liseler, yüzde yüz olmasa bile ruh soylusu yetiştiriyordu.
Eski loncalar, ahîlik teşkilâtı, fütüvvet ahlâkı ruh soylusu yetiştiriyordu.
Hanegî eğitimiyle ruh soyluları yetişiyordu.
Bir toplum, çocuklarının yeterli miktarını ruh soylusu hizmetkâr olarak yetiştiremiyorsa bahtına ağlasın.
Türkiye'mizin yeterli sayıda ruh soylusu hizmetkârlara ihtiyacı vardır.
Soylu kişi asla hırsızlık yapmaz. Devleti, toplumu, belediyeleri soymaz, bütçeleri hortumlamaz.
Soylu kişi asla haram yemez.
Soylu kişinin serveti, mal varlığı tertemizdir (Sadece temiz olması yetmez, tertemiz olacaktır), saydamdır.
Soylu kişi devlet ve belediye hizmetleri esnasında zenginleşmez, nüfuzunu kullanarak bulaşık, şâibeli iş ve ticaret yapmaz.
Soylu kişide Selahaddin Eyyubî ahlâkı ve karakteri vardır.
Şeyh/İmam Şamil ahlâkı vardır.
Büyük mücahid Emîr Abdülkadir ahlâkı vardır.
Ruh soyluluğuna sahip kişinin asaleti her yerinden anlaşılır, adeta üzerinden akar.
Konuşmasından.
Giyim kuşamından.
Evinin dekorasyonundan.
Hal, tavır ve hareketlerinden.
Öfkesinden bile anlaşılır. Ruh soylusu kazara öfkelenir kızarsa hiçbir zaman bayağılık yapmaz, seviyesizlik ve aşağılık sergilemez.
Soylu kişi, sokak serserisi ağzıyla kimseyi tahkir etmez. Tahkir mi edecek, bunu edebiyatla, sanatla, incelikle, zarafetle yapar. Küfür edeceğine Ziya Paşa'dan, Koca Ragıp Paşa'dan, Fuzulî'den veya başka bir şairden bir mısra, bir beyit okur.
İçim Karardı
Bugün Pazartesi, sabah ezanıyla uyandım. Namazdan sonra güzel bir çay demledim, patatesli ekmek (Bolu'dan) ve peynirle kahvaltı yaptım. İnternetten haberlere göz attım. İçim karardı, fena oldum.
Siyaset berbat, iktisat berbat, sosyal hayat berbat mı berbat.
İnsana yaşamak sevinci verecek bir tek iyi, güzel haber yok.
Sözde ilerici ve çağdaş bir gazete, Cumhurbaşkanı türbanın serbest bırakılmasını isteyen profesörü YÖK üyesi yaptı diye yazmış. Profesör ne istemiş? Bütün medenî ülkelerdeki uygulamayı savunmuş.
Lüks bir semtte turşucuda fuhuş yapılıyormuş. Kanunî Sultan Süleyman zamanında Eyüp'te kaymakçı dükkanları varmış, uygunsuz işler yapılıyormuş, Padişahın bu konudaki fermanını okumuştum. Zinhar bundan sonra böyle şeyler olmaya diye buyuruyordu.
Diğer sıradan haberler: Adam öldürmeler, cinayetler, ırza geçmeler, hırsızlıklar, yolsuzluklar, rezaletler, kepazelikler, utanmazlıklar, arsızlıklar, hayâsızlıklar, telefon dinlemeler ve daha neler neler.
Dostlarımdan Râmiz Memiş bey, iktidarı tutar, Türkiye'nin geleceği çok ama çok parlaktır, nurlu ufuklara dört nala dolu dizgin koşuyoruz, yaşasın deyip durur.
Diğer bir dostum Keşşaf Şaban bey muhalif bir partiye âşıktır sırıl sıklam. Memleket batıyor, ufuklar kapkara, tek ümit bizim partidir teranesi dilinden eksik olmaz.
Dün pazardı, epeydir gitmemiştim, vapurla Kadıköy'üne gittim. Baylan'da çay içtim, nefis bir pasta yedim. Bu kadarcık lüksümü bağışlayınız.
Vapur iskelesindeki meydandaki yer karolarının bir kısmı yerinden oynamış, kırılmış. Utanç verici bir manzara. Bunu yapan müteahhidin aldığı para helâl olmaz.
Eski porselen, seramik, cam eşyalar satan bir dükkandan on kadar eşya aldım. Fiyatları ucuz. Bu gibi alış verişler beni memnun ve mutlu ediyor. Kimi köprü'de balık tutmaktan, kimi Tophane'de nargile tokurdatmaktan, kimi lüks ve pahalı yemekler tıkınmaktan, kimi gıybetten zevk alır bendeniz de kitap almaktan, arada bir eski porselen veya fırında pişmiş toprak sanat eşyası toplamaktan mutlu oluyorum.
Akşam ezanına doğru eve döndüm. Sokak kedileri beni bekliyordu. Yemeklerini verdim.
İyi ve güzel haberler duymak istiyorum.
Büyük bir devlet adamı, ikamet ettiği evin kirasını ödemekte zorlanıyormuş.
Bir bakan bakanlığa otobüsle gidip geliyormuş.
Dindar bir vali vakit namazlarını vilayet binasının yakınındaki camide cemaatle birlikte kılıyormuş.
Tohumculuğumuz çok ilerlemiş, bundan sonra İsrail'den tohum almayacakmışız.
Bir devletli oğullarına ve kızlarına "Nüfuz ticaretini bırakın, aksi takdirde sizi mahkeme kararıyla evlatlıktan atarım"demiş.
Yüz kadar icazetli din âliminden oluşan "Ulemâ Meclisi" Ehl-i Sünnet ve Cemaat konusunda halkı uyaran bir beyanname yayınlamış.
Belediye meclisi domuz etinin etiketsiz satılmasını yasaklamış, bu yasağa uymayan firmalar kapatılmış.
Ünlü, güçlü, tantanalı bir hırsız bacaklarından ağaca asılmış.
Türkiye çapında erdem, ahlâk, temizlik, şeffaflık hareketi başlatılmış.
Sayıklamaya başladım galiba.