Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Efendimizi tanı(t)mak

Efendimizi tanı(t)mak

“Batılılar, İslâmiyeti olduğu gibi, peygamberini de tanımayı reddetmiştir” tespiti “Türk Korkusu” kitabının (Doğan Kitap, Şubat 2008) yazarı Dr. Özlem Kumrular’a âit.
2005 Eylül’ünde bir Danimarka gazetesinde ve ardından kirli bir kampanya ile pek çok Avrupa gazetesinde yayınlanan Peygamberimizi kötüleyen karikatürler Müslüman dünyada hareketlenmelere sebep oldu. Bu hareketlenmenin özünde aynı soru/sorgu vardı: “Gerçekten biz, Peygamberimizi hakkıyla; doğru ve etkili bir şekilde tanıtabiliyor muyuz?”
O gün bugün Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ı tanıtmayı amaçlayan pek çok kampanya, konferans, program tertip edildi; eserler yayınlandı, besteler yapıldı, web siteleri açıldı.
Ancak gelinen noktada karikatür krizine karşı etkili bir mücadele projesi ortaya çıkmadı maalesef. Bazı Arap petrol şeyhlerinin İslâm Konferansı Teşkilatı’na (İKT) başvurup kuvvetli bir projeye milyonlarca dolar vereceklerini açıklamaları bile Efendimizi tanıtacak fevkalade bir projenin doğmasını sağlayamadı.
Belki de, onca faaliyet ve harekete rağmen İslâm dünyasından özellikle Batıda Peygamberimizi tanıtacak parlak projelerin çıkmaması önceki basamağın eksikliğindendi. Aşılması gereken ilk basamak; yani, tanıtmadan önce tanımak safhası…
Kendi kendimize cesaretle soralım: Sevgili Peygamberimizi, biz, ne kadar tanıyoruz?
Ve bilelim: Onu bilmek başka, tanımaksa bambaşka!
Tesis ettiği Medine toplumunun, İslâm medeniyetinin esas prensipleri…
Bir komutan, bir imam, bir inkılâpçı, bir mürşid, bir hoca, bir âile reisi, bir arkadaş ve bir lider olarak yaşadığı mûcize hayatı…
Sevgili Efendimizin daha pek çok yönü gerçekten hakkıyla tanınıyor mu?
Bizler bu soruya rahatlıkla “evet” diyemezsek etkili bir tanıtma faaliyetini de gerçekleştiremeyiz kanaatindeyim.
Onun, Kur’ân’ın ifadesiyle, bizim için “En güzel örnek” olma husûsiyetini göz ardı eden bir hayat tarzı içerisinde isek şayet, nasıl karikatürize olmaktan çıkıp, Batılı yayın organlarının utanmazca hakaretlerine doğru dürüst karşılık verebiliriz ki?
Oysa bir gerçek çok açık: Batılı yayın organlarının ve entelektüellerinin 2005 Eylülü’nde başlatıp gittikçe artan bir şiddetle İslâm’a ve Müslümanlara saldırmalarının altında, Müslümanların ‘fiilen’ ve ‘kavlen’ tesirli ve profesyonel tebliğ sistemlerini kuramamasına rağmen Batının hızla İslâmlaşmasından başka bir sebep yoktu.
Çirkin karikatürlerin yayınlanması, Papa XVI. Benedict’in İslâm’ın şiddet dini olduğunu iddiâ etmesi, Somali asıllı Ayan Hırsi Ali (Kâfir kitabının yazarı) ve Hollandalı parlamenter Geert Wilders’in çevirdiği İslâm karşıtı filmler hep Avrupa’nın İslâmlaşma korkusunun dışa vurumuydu. Nitekim Geert Wilders, zaman zaman “İslâm tsunamisiyle karşı karşıyayız!” diyerek bu korkusunu belli ediyor ve İngiltere’ye bile girememesine sebep olan çirkin filminde Hollanda’da Müslüman nüfusun hızla arttığını grafiklerle anlatıyordu.
Protestolar, boykotlar bu tür girişimleri bir yere kadar durdurabiliyor. Ama teknoloji sınır tanımıyor ve şer odaklarının ‘fitne’leri tüm dünyaya ânında yayılabiliyor.
Çözüm ne peki, ne yapmalı da bu çıkmazı aşmalı? Öncelikli adım; sağlıklı, etkili ve doğru usullerle ve gerçekten gündemi işgal edecek şekilde Peygamberimizi tanımayı başarmak. Onunla hemdem olmak, Onun sünnetini hayat tarzı yapmak.
Bununla birlikte entelektüel donanımlı, yabancı dillere hâkim, İslâm’ı ve Peygamberimizi iyi bilen oksidentalistler (garbiyatçılar) yetiştirmek ve Müslümanlar olarak tüm dezenformasyon faaliyetlerine etkili enformasyon mekanizmalarıyla karşılık verip, hem tebliğ, hem de temsildeki zafiyetleri gidermek. 1978’de “En Etkin Yüz” kitabını yazan Micheal Hart söze şöyle başlıyordu: “Dünyanın en etkili kişilerinin listesinde başı çeken kişi olarak Muhammed’i seçmem bazı okurları şaşırtabilir, bazıları da bu konuyu sorgulayabilirler ancak; O, tarihte hem dini hem de din dışı alanlarda üstün başarı göstermiş tek kişiydi.”
Bugün o ‘tek kişi’nin doğum günü; Efendimizin dünyayı teşrifinin yıldönümü. Onu daha iyi tanı(t)mak için iyi bir başlangıç olabilir.
Gelin, bu nazarla, hep birlikte meşguliyetlerimizi, mesaimizi, gündemimizi yeniden ayarlayalım!
Mevlid Kandili Ümmet-i Muhammed’e mübarek olsun. Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi