Sayın Başbakan’ın ilgisine: “Bedelsiz” kaynak!..
Bu ayın 6’sında, “Sayın Başbakan’ın ilgisine; sıfır maliyetli 1 milyar dolarlık kaynak!” başlığı altında yazdık ya...
“Bedelli askerlik” mevzuu, o yazının neşrinden sonra gündemin bir taraflarına yerleşti.
Bizden sonra yazanlar oldu, internet sitelerindeki tartışmalar kızıştı filan...
Ha bu arada, “bedelli” uygulamasının Genelkurmay’ın önüne geldiğini de unutmamak lazım...
Genelkurmay Bilgilendirme Toplantısı’nda tuğgeneralimizden sâdır olan “şu anda gündemimizde değil” açıklamasına bilahare değiniriz de... Bir “uyarı”ya yer verelim önce...
Efendim, o yazıya uzmanlardan uyarı var: “Kaynağın miktarını yanlış yazmışsınız; 1 değil 2 milyar dolar olacaktı!..”
Böyle ince hesaplardan anlamam...
Daha önce defalarca uygulanmış bulunan “bedelli askerlik”; içinde bulunduğumuz bu “derin kriz” ortamında çıkacak olursa... “Kaç para gelir?” hesabını yapmıştık...
Böyle bir uygulamanın sözkonusu olması halinde kaç vatandaşın başvuracağını tam olarak bilemeyeceğimizden; “1999 Bedellisi”ndeki başvuru sayısı olan 100 bin’i esas almıştık...
•
Adam başı 7500 EURO’yu 100 bin ile çarpınca, karşınıza, 750 Milyon EURO’luk bir kaynak çıkıyor... Yaklaşık 1 milyar dolar!..
•
İşte bu hesap yanlışmış... Daha doğrusu “eksik”miş...
Aradan geçen on yıllık süredeki “nüfus artışını” ve “birikim”i hesaba katmamışız...
Kişi başına gelirin de artmış olmasından dolayı, “Bedel”i adam başı 10 bin EURO olarak hesap ettiğimizde, karşımıza en az 2 Milyar dolarlık bir kaynak çıkıyormuş!..
•
İster 1 deyin, ister 1.5 ister 2 milyar dolar... Bunlar çok büyük paralar...
Bakın, bilişim sektörü uzmanlarından Bülent Tekmen, “1” vatandaşımızı iş sahibi yapabilmek için 5 bin dolar harcamanın yeterli olduğunu belirtiyor...
“Bedelli”den, (hadi) sadece 1 milyar dolar geldiğini varsayalım; tam 200 bin işsiz vatandaşımıza “istihdam” imkanı sağlıyor bu uygulama!..
Hesabınızı 2 milyar dolara göre yaptığınızda, tam 400 bin...
Ortalamasını alın; 300 bin işsize iş!..
Aile hesabına vurup 4’le çarpın; 1 milyon 200 bin kişiye “maişet!..” Ve bütün piyasaya “hareket!..”
•
IMF’den, kırk takla atmak, üstüne bir de “ümük sıktırmak” karşılığında ve de “faizli borç” olarak elde edilebilecek “dolar”lardan bahsetmiyorum!..
Tamamen, milli kaynaklarımızdan, yabancılara borçlanmadan, faiz yükü altına girmeden ve “ümük sıktırmadan” kasaya girecek olan muazzam bir “bedel”den bahsediyorum!.. “Bedeli” olmayan bir “bedel” bu!..
•
Kimse, “hamâsete” filan sığınmasın!..
Yok efendim, “Parası olan kısa askerlik yapacakmış da, olmayan uzun yapacak”mış!..”
Krizden bahsediyoruz, işsizlikten bahsediyoruz!..
“Bedel taksitlerini” ödeyecek durumda olmadığı için, hayatının öğrenmeye ve üretmeye en müsait dönemini piyasadan uzak geçirmek durumunda kalan bir “vatan evladına”, “eve dönüş”ün ardından kim iş verecek?..
O delikanlı kimden harçlık isteyecek?..
Askerden gelmiş bir delikanlı için; babadan, amcadan, dayıdan harçlık istemek mecburiyetinde kalmanın ne demek olduğunu, “hamâsi”miz nereden bilecek!..
Bakın; bu 10 bin doları “bedelli” için verebilecek durumda olanların çoğu iş sahibi...
Bunların tamamına yakını ya “işveren” ya da vazifeli oldukları müesseselerin temel taşı...
Siz böyle adamlara “gel bakalım” yaptığınızda... Mecburen çalışanlarına yol verip kapıya kilit asacaklar ya da patronlarına, “Ben şu kadar ay yokum, başının çaresine bak!” diyecekler.
Bunun kime ne faydası var; üretim yapıp istihdam sağlayan ve vergi-prim ödeyen bir adamı, devlet kesesinden yedirip içirmenin...
Çatır çatır parasını almak yerine devletin omzuna bindirmenin kime ne faydası var?..
•
Ha bir de, “Vatan savunması zaafa düşer” filan diyenler olabilir... Asla ve kat’a!..
Ne yani; kahraman muvazzaflarımız yok mu?.. Subaylarımız, astsubaylarımız, uzman çavuş ve onbaşılarımız “düşmana” yetmiyor mu?..
Yetmiyorsa, bunların sayılarını arttırmak mümkün değil mi?..
İşte; isteyen gitsin; “uzman” olsun; maaş artı bilumum sosyal güvence...
Hem sonra, mevzu “adam sayısı” değil ki...
“Aktütün”, “Dağlıca”, bilmem ne “tartışmalarını”, asker sayımız az olduğu için mi yaşadık?..
•
Bunları geçiniz ve Türkiye’yi bekleyen muazzam kaynağa geliniz!..
Bir Muhterem Paşa, basın bilgilendirme toplantısında “Bedelli, gündemimizde değil” demiş... Gündemlerinde değil..
Bu açıklamayı yapan muhterem paşamız da sokaktaki vatandaş gibi, “işsizlik” tehdidi altında değil!..
Türkiye bir ekonomik krizden diğerine yuvarlansa, ekonomi batsa, mahvolsa, muhterem komutanımızın özlük haklarına halel mi gelecek?
Oysa, özel sektör öyle mi?..
Adamı kapının önüne koyuverirler...
Acından ölürsün de... “Bedelliye” karşı çıkan “hamasiler”den biri olsun dönüp bakmaz yüzüne...
Efendim... Dedik diyeceğimizi...
Olmadık değerlendirmelerin önüne geçmek için...
Vatani görevini “bedelsiz” tarafından ifa etmiş bir vatan evlâdı olarak...
“Bedelli işine” sıcak bakmamızın “şahsi menfaatlerimizle” uzaktan yakından alâkalı olmadığını bir kez daha belirtelim....
Ve de meşhur sloganımızı atarak bitirelim: Her şey vatan için!..