Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

12 Mart 1921

12 Mart 1921

Maarif Vekâleti tarafından açılan 500 lira nakit para ödüllü “İstiklâl Marşı” yarışmasına tam 724 şiir geliyor. İşte onlardan biri:
“Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın,
“Yurduma göz dikenler al kanlara boyansın;
“Ya ben, ya onlar diyen silahına dayansın…
“Türk oğludur bu millet, Türkündür bu memleket.”
Oluşturulan jüri tarafından tek tek değerlendirilen şiirlerden yedisi finale kalıyor. Matbaada basılıp milletvekillerine dağıtılıyor, ama hiçbiri beğenilmiyor.
Şiirler çala kalem, sırf yüksek para ödülü için yazılmış gibidir. Oysa istenilen evsafta bir şiiri maddi mülâhazalarla yazabilmek mümkün değildir. Onu yazabilmek için anonim imanın ruhuyla ruhlanmak gerekiyor…
Bu öyle bir şiir olmalıdır ki, yüzyıllar süren savaşlardan yorgun düşmüş bir milletin yüreğini tazeleyip tekrar atağa kaldırmalıdır…
Tarih boyunca yaşanan acılar yansıtılmalı, bu şiirin dinamiğinde geçmiş geleceğe bağlanmalıdır…
Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi Bey’e göre, İstiklâl Marşı’nı, “Çanakkale Destanı”nı yazan kalemden başkası yazamaz.
Âkif ise kendisine yarışmaya girmesi için ısrar eden yakın dostlarına o 500 Lira ödülü kastederek, “Ama şeraiti (şartları) berbat” deyip duruyor.
Maarif Vekili son çare olarak Âkif’in Meclis’teki sıra arkadaşı ve yakın dostu Hasan Basri Çantay’ı devreye sokuyor. Âkif yarışmaya katılırsa, 500 Liralık ödül ona verilmeyecektir. Bu konuda Âkif’i ikna etmesini istiyor.
Akif’in yakın arkadaşı Mithad Cemal Kuntay’ın deyişiyle, “Hasan Basri Çantay Âkif’i ikna etmek için her yolu deneyecek, icabında rol bile yapacaktır...” Yapıyor da…
Çantay Meclis’te Âkif’le yan yana otururken, çok gamlı ve düşünceli bir tavır takınıyor. Bu hali Âkif’in dikkatini çekiyor. “Derdin ne?” diye sorması üzerine, Çantay yarışmaya gelen şiirlerin beğenilmediğini söylüyor:
“Üstad, iş başa düştü, galiba bu şiiri biz yazacağız.”
Âkif gene, “Ama şartlar berbat” deyince, Hasan Basri Çantay, “Siz yazarsanız müsabaka şekli kalkacak” diye söz veriyor.
“Hamdullah Suphi Bey’le görüşüp parayı almayacağını söyledim, ayrıca da arkadaşın olarak senin adına söz verdim.”
Âkif çok huzursuz olmuştur: “Söz mü verdiniz, söz mü verdiniz” diye mütemadiyen soruyor.
Âkif için verilen söz ölümüne tutulmalıdır. Bu konuda ölüm dışında hiçbir mazeret tanımaz.
Arkadaşı mademki kendi namına söz vermişti o söz mutlaka tutulmalıydı.
Hasan Basri Çantay o günkü Âkif’i şöyle anlatıyor:
“Tekrar tekrar ‘söz verdin mi?’ diye sorduktan ve benden aynı kat’i cevabı aldıktan sonra, yumuşadı.”
Âkif yumuşayınca Çantay, son bir hamle yapıyor: Cebinden Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin Âkif’e hitaben yazdığı tezkereyi çıkarıp uzatıyor: “Vekilin ricası” diyor, “bir göz at istersen.”
Hamdullah Suphi Bey’in 5 Şubat 1921 tarihli tezkeresinde şunlar yazıyor:
“Pek aziz ve muhterem efendim. İstiklâl Marşı için açılan müsâbakaya iştirak buyurmamalarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zât-ı üstâdânelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asil endişenizin icap ettiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehyiç vasıtasından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetlerimi arz ve tekrar eylerim efendim.” (5 Şubat 1337 Umur-u Maarif Vekili Hamdullah Subhi).
Tezkereyi iki kere okuyan Âkif, “Demek ki Maarif Vekiline göre son çare benim yazmam imiş. Ben bir şey yazmazsam memleketi muhtaç olduğu telkin ve tehyiç vasıtasından mahrum etmiş olurmuşum: o halde bunu yazmak benim için bir vazifedir” diyor.
“Kalemini eline aldı, benim daldığım yapma hayâle şimdi o gerçekten dalmıştı. Meclis müzakere ile meşgulken Âkif yazacağı marşı düşünüyordu.”
Ancak ondan sonra Mehmed Âkif, Tâceddin Dergâhı’na (Ankara’da) kapanıp İstiklâl Marşı’mızın ilk mısrasının ilk kelimesini “besmele” eşliğinde döşedi: “Korkma!..”
Bu kelime, Peygamber-i Âlişan Efendimiz’in Mekke’den Medine’ye hicreti sırasında sığındığı Sevr Mağarası’nda, muhteşem yol arkadaşı Hz. Ebubekir’in endişelenmesi üzerine söylediği teselli cümlesinin ilk kelimesinden alınmıştı: “Korkma ey Ebu Bekir, Allah bizimledir!”
Yüreğini ilhamının kaynağına kilitledikten sonra, Âkif, marşın gerisini hızla getiriyor:
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
“Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak;
“O benim milletimin yıldızıdır parlayacak,
“O benimdir, o benim milletimindir ancak.”
Âkif’in Meclis’teki dört yıllık suskunluğunu (dört yıl süren milletvekilliğinde hiç konuşmadı) bu marş ile bozduğunu söyleyen 33 yıllık dostu Mithat Cemal Kuntay, “Bir gün bu sükût, Büyük Millet Meclisi’nde kıyametlerin en müthişini koparan bir çığlıkla bitti” diyor.
“Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
“Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”
Yarın devam ederiz inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi