Ne yaptın, bayan Hillary Clinton?
Türkiye birtakım tarihi sorunların kırılma noktasına gelmişken, ülkeyi ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı bayan Clinton, aslında yarası olanlara ilaç niyetindeydi ama yemedi...
NTV ‘Haydi Gel Bizimle Ol’ dediyse de Clinton:
“Hayır olamam, siz bir taraftan örtü düşmanlığı yaparken, diğer taraftan da çarşafa rozet takıp başörtüsü dağıtıyorsunuz, hem de astarsız sorular soruyorsunuz...”
Efendim, bizimkiler kafadan değil de, etekten ilerici ve de çağdaş görüntü verecekler ya; o telden nağmelerle oturdular ABD Dışişleri Bakanı’nın karşısına...
Oturdun da, bir defa arada beyin farkı var...
Karşındaki, ülkesinin çıkarları adına ne diyeceğini biliyor, senin beynin ise resmi ideolojiden başka bir alanda çalışmadığından, ne soracağını bilmezsin!..
O yüzden, hepiniz Clinton’a hafif geldiniz...
Bayan Clinton, hem Irak çıkartması, hem de terörist İsrail’in yanında sürekli yer alması ile İslâm alemi nazarında ülkesinin oldukça kan kaybettiğini çok iyi biliyor...
Şunu da biliyor ki; İslâm coğrafyası ile dış ilişkileri dengeli olmadığı takdirde, ekonomileri ile siyasi stratejileri darbe üstüne darbe yiyecektir.
O bakımdan, son dünya şartlarında, İran’ı da içine alacak şekilde ABD’nin başında Barack Hussein, Türkiye’nin başında Erdoğan, İngiltere’de şeriat mahkemeleri olmak zorunda...
Çiğdem Anad, en azından bu inceliği kavramış olsaydı, sonucun nasıl geleceğini bilmediği soruları Clinton’a sormazdı...
Ama saf saf şöyle sordu:
“7 yıl sonra AKP iktidarıyla Türkiye nasıl değişti, gözleminiz?.. Türkiye ılımlı İslâm Cumhuriyeti kurulması yolunda mı ilerliyor, yoksa başka bir yolda mı?”
Hillary Clinton:
“Türkiye demokrasi, modernite, laiklik ve İslâm'ın, hepsinin birden var olabildiğini gösteren, dünya için çok sıradışı bir örnek. Türkiye'nin geleceğine dair iyimser olmakla kalmıyorum, aynı zamanda ilişkilerimizin, ortaklığımızın geleceğine dair de çok olumlu görüşlere sahibim. Bence Türkiye'nin kalkınma, gelişme ve reform yolundaki kendini adamış çabaları önemli; küresel lider olarak oynadığı rol de artıyor.”
Aranan negatif taze kan bulundu mu?
Yoo bulunamadı...
Sen ki; ABD Dişileri Bakanı olasın, sana sordukları rejimsel sorulara “Türkiye’nin geleceğinin iyimser” olduğu şeklinde seviyeli cevaplar veresin...
Ne yaptın bayan Clinton?
Clinton, “Kemalizm” denilen tek parti zihniyetinin değiştirilmez, değiştirilmesi de asla teklif edilemez umdelerini sayacaktı...
O kalktı yıldızları saydı...
Düşünün ki; birisi ülkesini şikâyet etmeye sıkılmadan cüret edebiliyor da, şikâyeti dinleyen yabancı, siyasetten de olsa taşı dengeli bir şekilde gediğine koyuyor...
Ders alırlar mı? Almazlar...
İslâm aleyhtarlığı ile Osmanlı kültürünü yermek, aydın geçinenlerimizin bir nevi hastalığıdır.
Geçmişte Hakim Ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Danımarka’da bir müzeye uğramıştık. Konsolosluktan gelen üst görevli bir yetkili hem bize hoşgeldin dedi, hem de müzede açıklamalarda bulunuyordu. Kraliyete sıra gelince ne dese beğenirsiniz?
“Osmanlı işgalci ve de emperyalist, Danimarka Kraliyeti demokrat...”
Kurul üyelerinden birisi patladı:
“Bu adam şerefsiz, yurtdışında Osmanlı’yı kötülemekten utanmıyor. Türkiye’de olsa haydi neyse, ama yabancıların karşısında geçmişini kınayan haindir...” deyince, oradan uzaklaştık...
Bu sefer Pınar Kür sazı aldı eline:
“Son yıllarda kadınların toplum içindeki yeri çok geriledi. Gittikçe geri plana itiliyoruz ve sesimizin kesilmesi isteniyor.”
Hillary Clinton:
“(...) Artık dünyanın önde gelen ülkelerinin hiçbiri nüfuslarının yarısını teşkil eden kadınların katılımlarını engellemiyor. Onların sunacaklarından faydalanmak istiyor...”
İşte al sana oturtmalı bir cevap daha. “Anlayana saz, anlamayana davul zurna az” hesabı, Clinton adeta bizim çağdaş laikçilere ders verdi...
Söylemek istediğini şu cümlelerle açıkça söyledi:
“Türkiye sadece bizim için değil, dünyanın geri kalanı için de önemli. Türkiye'ye bir lider gözüyle bakılıyor.(...) Dolayısıyla Türkiye'de takdir edilecek çok şey var.”
Un da var, yağ da var, şeker de var...
Ama helva yapacak kafalar yok...
Şimdi yeni bir sayfa, yeni bir Amerikancı kafa, yeni bir Batı muhalefeti... Belli ki Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi isteniyor. Asıl olan bizim ne düşündüğümüz ile ne yapmak istediğimizdir.
Önemli olan bu arenada bizim yeniliğimiz olmayacak mı?
Yeniden Osmanlı...
Yeniden toparlanma....
Yoksa bağnazlığa tamam mı, devam mı?..
Açın gözlerinizi bre hanımlar, hiç olmazsa kendinize karanlık yapmayın...
(*) Emekli Hakim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.