Hatıralar ikliminde
Ben “anımsama”yı, dolayısı ile “anı”yı hiç kullanmadım... Dilimin güzelliğini bozuyor çakma kelimeler...
Elimde iki kitab var... Birincisi: “Bir savcının fırtınalı hatıraları”.
Savcı dedikse, Sabih Kanadoğlu ve Faruk Eminağaoğlu’nu kastetmedik...
Halis-muhlis Türk, halis muhlis Müslüman, Kahramanmaraş topraklarında yetişmiş emekli savcı Ali KARCI’nın hatıratı...
514 sayfa tutan hatırat sanki bir ansiklopedi...
Ali Karcı fikir hududu tanımayan, hür ve aynı zamanda adil olmayı prensip edinmiş deli/dolu bir insan...
Hatıratı elbette kısa ve silik olamaz...
Dedim ya, ansiklopedi mübarek...
İçinde yüzlerce isim var... Çoğunu tanırsınız.
Ali Karcı meslek hayatı süresince neredeyse Anadolu’yu baştan başa birkaç defa dolaşmıştır...
Dolaştırılmış desek daha iyi...
Kalıba sığmayan bir savcıyı yerinde koymak akla abes gelir...
İçkiye karşı...
Dansa karşı...
Bütün dünyası Türkiye’nin geleceğini tanzime göre şekillenmiş...
Tabii ki fırtınalı olur böyle savcılık hayatı...
Yaş haddi dolmadan emekliliğini istemesi de, içinde bulunduğu teşkilatın tahammül edilmez oluşundandır...
Ali Karcı tarihçi mi? Evet tarihçi...
Ali Karcı edebiyatçı mı? Evet edebiyatçı...
Ali Karcı Vakavünis midir, evet öyledir...
Bir de kavgacılığı, haksızlığa tahammülsüzlüğü eklerseniz, karşınıza enteresan bir portre çıkar...
İyi ki yazmış hatıralarını...
Yazmasaydı ne bürokrasiyi bu derecede net anlayabilirdik, ne adalet mekanizmasındaki bozuklukları...
Benim hemşerim “dün dündür” filozofluğunu reddeden, Türk-İslâm aşkını kalbine yazan bir kimsedir...
Fırtına gibi bir adam Ali Karcı... O denli kitabı yazmış, amma niçin istenecek bir adres koymamış kitaba... Ben bulamadım ki yazayım...
Ali Karcı-Ankara-Yenimahalle mi olmalı acaba?
UMUDUN BENİ TERKETTİĞİ GÜNLER:
Hatırat... -Savaş anıları- yazmış yazarı...
Şecaaittin Koka’nın Kosova savaşlarına dair hatıraları...
Sırpların canavarlığı, azınlıkların çaresizliği ve Avrupa’nın aldırmazlığı ağırlıklı bir eser...
Amma güzel,
Amma ibretlik bir kitab...
140 sayfayı bir oturuşta okursunuz... Çünkü, sürükler sizi hatıralar kendi arkasında...
Bazen üzülürsünüz,
Bazen ağlarsınız okudukça...
Evlad-ı Fatihan’ın neler çektiklerini kaynağından öğrenirsiniz.
Ben bütün meşgaleme, rahatsızlığıma rağmen baştan sona okudum...
Şivenin cazibesine kapılmamak mümkün mü?
Samimiyetin gözardı edilmesi mümkün mü?
Değil elbette...
İşte o bakımdan diyorum ki, bu kitabı mümkünse tedarik ederek okuyunuz...
Bir dörtlüğü:
Bedensel nereye gidersen git
Kalbin neredeyse orada varsın.
Hayaletin nereye giderse gitsin
Gönlün neredeyse orada varsın...
El-hak doğrudur...
İsteme adresi:
Sinan Cad. Dayanışma Sk. 41/1 Dikmen-Ankara Tel: (0312) 478 20 95
=======
Eşkiyalar huzuru bu ülkeye yâr etmez
Beyinsiz mandalara ne söylesem kâr etmez
Umutlanma boş yere ey milleti mücella
Kendi bermurad olan seni bahtiyar etmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.