Kartel-Vakit farkı... Ya da TÜBİTAK’ta kim haklı?
Atalarımız, “çamur at, izi kalsın” diye boşuna dememiş... Aslında, “çok önemli bir tesbit”te bulunmuşlar... Öyle ya; “çamur” atıldığında, “tutmasa” bile, “izi” kalır!.. Ondan sonra; işin yoksa, bu “iz”i temizlemeye çalış!..
“Kartel gazeteleri” ile Vakit’in farkı, işte burada!.. Biz, kartel gazeteleri gibi “çamur” atmıyor, elimize bir “bilgi” veya “belge” ulaştığında, hemen “iddianın muhatabı”nı arıyor ve “teyid” ettirmeye çalışıyoruz...
Elimize ulaşan “nice iddia” vardır ki; “manşet” veya “sürmanşet”ten verip, “gündeme bomba gibi düşecek” nitelikte olmasına rağmen, çoğu zaman “çöpe manşet” olmuştur!.. Çünkü biz; habere konu olan kişiyi “yıpratmak” ve ona “çamur” atmak niyetiyle yola çıkmayız!.. Bizim amacımız; okurumuzu “bilgi kirliliği” ile zehirlemek değil, tam aksine onlara “doğru bilgi”nin hazzını yaşatmaktır!..
Bugüne kadar, buna “hassasiyet” gösterdik!.. Kimseye karşı “önyargı” beslemedik, kimseye de “linç” veya “yargısız infaz” uygulamadık!..
Kartel gazeteleri ise; kişi veya kurumları “linç” etmek, onlara “yargısız infaz” uygulamak veya en azından “çamur” atabilmek için, “yalan haber ürettiler!”
Dikkat edin; “haber yaptılar” demiyorum, resmen ve alenen “haber ürettiler!”
İşte farkımız burada!..
Vakit, haber yapar!..
Kartel ise, haber üretir!..
“POAŞ’A CEZA”NIN İNTİKAMI MI?
Birkaç gündür “gündemi meşgul eden” olayı biliyorsunuz... Kartel gazeteleri, adeta “kampanya” açarak, “Bremen Mızıkacıları” gibi TÜBİTAK’a saldırıyorlar!..
Peki, ne olmuş TÜBİTAK’ta?..
Güya, TÜBİTAK’ın çıkardığı “Bilim Teknik Dergisi’nin kapağı”nda değişiklik yapılmış da; kapakta “Darwin Yılı” varken, bu kaldırılıp, yerine “Küresel İklim Değişikliği” konulmuş da, falan, filan!..
Günlerdir kızılca kıyamet koparıyorlar!..
“Darwin de Darwin!” diye diye daldan dala atlayıp, acayip sesler çıkaran “şempanze”lere döndüklerinin farkında değiller!..
Niye bu kadar “cayırtı” kopardıklarını merak ederken, bizim muhabirler, ilginç bir haber getirdiler Yayın Kurulu’na...
Demişler ki;
“Aydın Doğan’a ait kartel medyasının TÜBİTAK’a yönelik ‘Darwin’ kampanyasının altından ‘POAŞ’a kesilen vergi cezaları’ çıktı. TÜBİTAK; geçtiğimiz yıl EPDK tarafından alınan akaryakıt numunelerinde, başta Doğan’a ait Petrol Ofisi olmak üzere birçok firmanın ulusal marker değerlerinin altında ve kaçak akaryakıt kullandığını tespit etmişti.”
Bu, elbette bir “ihtimal”dir!.. İddia edildiği gibi; Aydın Doğan medyası, TÜBİTAK’tan pekâlâ “intikam” almaya çalışmış olabilir!.. Çünkü kartel, zaman zaman bu tür “intikam” ve “mesaj” amaçlı haberler yapıyor!..
Ama, yine de tatmin olmadım... Bu kadarını da, yapmazlar dedim!..
Çünkü TÜBİTAK, özellikle son 5-6 yıldır, gerçekten de “güzel işler” yapıyor... TÜBİTAK, son yıllarda “ideolojik taassup”la değil, “bilimsel çalışmalar”la anılmaya başlandı... Çok güzel “proje”ler üzerinde çalışılıyor, çok faydalı “buluş”lar gerçekleştiriliyor!..
Bütün bunlarda, “Hükümet’in büyük katkısı”nın olduğu inkâr edilemez... Bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, TÜBİTAK’a “özel ilgi” gösterdiğine ve bilimsel çalışmalar için “kesenin ağzını açtığına” yakından tanık olanlardan biriyim!..
Peki, böyle bir Hükümet, hem de seçimin iyice yaklaştığı şu günlerde, “aleyhine kullanılmaya müsait” bir konuda “kendi topuğuna kurşun” sıkar mı?..
Yani, “Yaradılış” ve “Evrim” konusunda bir tartışmaya yol açıp da, “çağdaş yobaz”ların ekmeğine yağ sürmek ister mi?..
Hiç sanmıyorum!..
O halde, bu tartışmanın altında yatan nedir?.. Kartel gazeteleri; “Bilim Teknik Dergisi’nin kapağındaki değişiklik” iddiasından yola çıkıp “Hükümet’i yıpratmaya” mı çalışıyor, yoksa “TÜBİTAK’tan intikam” almaya mı çalışıyorlar?..
OLAY, İDDİA EDİLENİN TAM TERSİ!
Dikkat ederseniz, “hassasiyet” gösterdiğim konulardan birisi olmasına rağmen, bu konuda hiç kalem oynatmadım... Çünkü, ortada “iddia” vardı ama “belge” yoktu!.. En önemlisi de, “haberin diğer tarafı” olan TÜBİTAK’tan bir “açıklama” yoktu!..
Neyse ki, beklediğim açıklama dün geldi ve denildi ki;
“Bilim ve Teknik Dergisi’nin Mart sayısının hazırlık ve basım aşamasında, tamamen kurum içi süreçlerdeki aksaklıklar ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Yayın Yönetmeninin yetki aşımından kaynaklanan sorunların 'Darwin Sansürü' olarak algılanması, hem kurumumuz hem de bilim camiamız için çok üzücü olmuştur.
Bilim ve Teknik Dergisi'nin Mart 2009 sayısında 'Küresel iklim değişikliği' ana temasının işlenmesi kararlaştırılmıştır. Bu tema doğrultusunda editoryal çalışmaların tamamlandığı ve görsel çalışmalara devam edildiği bilgisi, 27 Şubat 2009 tarihinde Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Yayın Yönetmeni Dr. Çiğdem Atakuman tarafından Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Cebeci'ye bildirilmiştir.
Derginin Mart sayısı Darwin Yılı veya kuramına hasredilmemiş, ancak Darwin ve Evrim Kuramı ile ilgili TÜBİTAK yayınları, derginin 'Yayın Dünyası' sayfalarında yer almıştır.
Ancak, rutin yayın süreçlerinin dışında, basım aşamasından hemen önce Dr. Atakuman tarafından, dergiye 16 sayfa ilave edilmiş ve bu doğrultuda, hafta sonu kapak da değiştirilmiştir.
Olağan süreç ve işlemlerin dışına çıkılarak, hafta sonu acele ile değiştirilerek hazırlatılan dergi, 2 Mart Pazartesi sabahı Prof. Dr. Cebeci'nin görüşüne sunulmuştur. Doğal olarak, Darwin Yılı temasının, bir uzman yardımcısı tarafından kaleme alınmış ve bilimsel değerlendirmesi yapılmamış ilave sayfalar ile yayınlanmasının uygunluğu sorgulanmıştır.
Bunun üzerine, Dr. Atakuman yaptığı yanlışlığın farkına vararak kendi inisiyatifiyle dergi içeriğini ve kapağını tekrar 27 Şubat tarihi itibariyle hazırlanmış olan 'Küresel iklim değişikliği' temasına dönüştürerek basıma gönderilmesi kararı ve talimatını vermiştir.
Bu süreçte, ne TÜBİTAK yönetiminden ne de TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Cebeci'den, genelde veya özelde Darwin için bir baskı veya sansür söz konusu değildir. Ancak, Dr. Atakuman'ın daha önceki dönemlerde de sergilediği yetki aşımı ile ilgili olaylar da göz önüne alınarak, kendisine kurum içinde birim değişikliği önerilmiştir.
Eğer derginin Mart 2009 sayısı incelenirse, Darwin ve evrim konusunda TÜBİTAK yayınları hakkındaki bilgilerin yer aldığı görülecektir.”
ELEMAN HADDİNİ AŞINCA!
Açıklamadan da anlaşılacağı üzre, ortada “iddia edilenin 180 derece tersine bir durum” var!..
Yani, kapaktaki değişiklik, “tesbit edilen, kararlaştırılan konu”nun aleyhine yapılmış!.. Anlayacağınız; adına ister “işgüzarlık” deyin, ister “ideolojik militanlık” deyin, ortada Dr. Çiğdem Atakuman’ın “yetkisini kötüye kullanma” ve hatta “haddini aşma” durumu vardır!..
Dahası... Dr. Çiğdem Atakuman, sadece “haddini aşmak”la kalmamış, “dikbaşlılığı”ndan dolayı kendisine “görev değişikliği” önerilince de, “cazgırlık” yapıp, ortalığı ayağa kaldırmıştır!..
Olayın özü ve özeti budur!.
Gelin görün ki; “kartel medyası” başta olmak üzere, “üzerlerine vazife olmayan konular”da açıklama yapma geleneğini sürdüren “13 Baro’nun başkanları” tarafından dün yapılan açıklamada, TÜBİTAK kınandı, Darwin’e ise övgüler yağdırıldı!..
Benim anlayamadığım şu:
Bu cazgır gürûh, “Cenab-ı Allah tarafından yaratılmış olmaya” değil de, “maymundan gelmiş olmak” gibi bir “safsata”ya niye bu kadar inanmak ister ve niye ortalıkta “insan” olarak dolaşmayı tercih eder acaba?..
İnanmıyorsan, inanma arkadaş!.. Ümüğüne sarılıp da, “inanacaksın” diye seni zorlayan mı var?..
Ohh, ne güzel memleket be!..
Sen, “bilimsel bir fetişizm” içinde bulunacak, Darwin ve evrim teorisini “tabu” ilân edeceksin ama ben “Hazreti Adem’den geldiğime inanıyorum” dediğimde, şiddetle karşı çıkacaksın!..
Yok öyle yağma!.. Ya, adam gibi “tartışma”yı öğreneceksiniz, ya da sıkıştığınızda “yalan”a sarılmayacaksınız!..
VAKİT’E AYNI GÜN DOĞRULAMA
Dedim ya; “kartel” ile “Vakit” arasındaki fark, işte burada!.. Evet, bir “fark” var aramızda... Hem de, “yalan” ile “gerçek” arasındaki fark kadar!..
İşte gördünüz... Kartel gazetelerinin günlerdir sürdürdüğü “linç kampanyası”na dün “TÜBİTAK’tan yalanlama” geldi!..
Vakit’in ise, daha “dün” verdiği habere, aynı gün “doğrulama” geldi...
Ne demiştik dün?.. Demiştik ki;
“Daha önce, 14 yaşındaki ortaokul öğrencisi oğlu Kerem’i usulsüz şekilde sigortalattığı ortaya çıkan CHP’li Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun büyük kızı Azime Aslı Nadir’den olan ve şu an 1.5 yaşını dolduran torunu Duru Nadir’in de, 29 Nisan 2008’de 10 aylıkken bir firmada 2 gün çalışmış gibi gösterildiği ve sigorta girişinin yapıldığı belirlendi. SGK kayıtlarında 40 TL kazandığı görünen Duru bebeğe ait sigorta girişinin, 30 Nisan 2008’de yürürlüğe giren yeni SGK yasasından 1 gün önce yapılması ve 1 gün sonra da işten çıkarılmış gösterilmesi dikkat çekiyor.”
Bunu dedik mi, dedik!..
“Belge”sini yayınladık mı, yayınladık!..
Ve dün sorduk Kılıçdaroğlu’na;
“İşte belge!.. Ne diyorsunuz?”
Ne desin?.. “Doğru” dedi... Yapılan işi “ahlâki bulmadığını” da söyleyip, ekledi: “Ama bu, torunumu sevmemi engelleyemez!”
Elbette engelleyemez... Kim engelliyor ki seni?.. Sev sevebildiğin kadar!.. Ama, “etik olmayan” bir işin devamına da göz yumma!.. Hani; Mehmet Sevigen’le ilgili iddialar ortaya atıldığında, ona seslenip, “Gereğini yapmalıdır” demiştin ya, o da “görevinden istifa” etmişti ya, şimdi de “kızına” veya “damadına” seslen ve “gereğini yapmalarını” söyle!.. Ki, “SGK’ya hile” yapmaktan vazgeçsinler!..
Şimdilik bu kadar... “Kartel” ile “Vakit” arasındaki farkı, umarım anlatabilmişimdir!..
O halde, “Vakit okumaya” devam!..
============
AP’nin raporu ve kartel!
Demek oluyor ki; Cumhuriyet gazetesinin bir zamanlar, “keçisi çalınan imam”la ilgili haberi “imam keçi çaldı” şeklinde vermesine yol açan zihniyet, hâlâ yaşıyor!..
İşte, bunun son örneği: Önceki günkü Milliyet gazetesi, birinci sayfasından bir başlık atıp, demiş ki; “Avrupa Parlamentosu’nda Ergenekon kaygısı!”
“Allah Allah” dedim; Avrupa Parlamentosu da mı Ergenekon’un arkasına geçti?”
Dün, “resmi açıklama” gelince gördüm ki; ifadeler “Milliyet’in yazdığının tam tersine!”
AP’nin, açıklanan “rapor”unda aynen şöyle deniliyor:
“Ergenekon suç örgütü sanıklarının yargılanmaya başlanmasından memnuniyet duyuyoruz. Örgütün devlet kurumlarına sızan uzantılarının bütünüyle ortaya çıkarılması için yetkilileri soruşturmayı sürdürmeye teşvik ediyoruz. (...) Hrant Dink’in öldürülmesi gibi çözümlenemeyen davalar değerlendirilirken, Ergenekon’un bu tür olaylarda rolü olduğu tezi daha çok ciddiye alınmalıdır.”
Bu açıklama üzerine, başka söze hacet var mı?.. “Durum” ortada, “yorum”u da siz yapın!.. Bu kadar da “ters”lik olmaz ki!..