Kürt meselesi ve bölücü terörizm için çözüm önerileri (1)
8 Mart 2009 tarihinde, Adaleti Savunanlar Derneği’nce (ASDER) organize edilen ve tarafımdan yönetilen, “Tarihten Bugüne Kürt Meselesi ve Çözüm Önerileri” Paneli icra edildi.
Sosyal ve siyasal meselelere, tarihin ışığında çözüm aramanın sağlıklı sonuçlara ulaştıracağı, bu panelde sunulan bildirilerle bir defa daha kanıtlanmıştır diyebiliriz.
Mesele, değerli panelistler tarafından, vukufiyetle ve geniş olarak ortaya konulmuştur.
Dr. Ramazan Balcı, “Türklerin ve Kürtlerin Müşterek Tarihi ve Osmanlı Dönemi Kürt Meselesi” konusunda; Emekli Tuğgeneral Korkmaz Tağma, “Cumhuriyet Dönemi Kürt Meselesi, Kürt İsyanları, Bölücü Hareketler ve PKK, Dış Güçlerin İstismarı” konusunda; Prof. Dr. E. Tbp. Alb. Ahmet Alper, “İslâmda Kavmiyetçilik, Terörle Mücadele ve Yapılan Hatalar” konusunda; Prof. Dr. E. Tbp. Alb. Nevzat Tarhan da “Bireyden Topluma Kimlik Özeleştirisi, Terörizmle ve Terörle Mücadelede Çözüm Önerileri” konusunda birer bildiri sundular.
Bildiriler, 88 sahifelik bir kitapçık olarak bastırıldı ve panele katılan izleyicilere dağıtıldı. Müspet atmosferin oluşması için faydalı bir çalışma olduğu kanaatindeyim.
Panele katılanlar, konuşmacıları kardeşlik havası içinde izlediler ve salonda sıcak bir ortam oluştu.
İzleyemeyenler, isterlerse, kitapçık, ASDER yetkilileri tarafından adreslerine postalanabilecektir.
Ben konuyu köşemde biraz daha incelemek istiyorum.
Evvela, değerli konuşmacılarımızın, tebliğlerinde vurguladıkları hususları satır başlıkları ile topladığım on iki maddede burada ifade etmek istiyorum. Daha sonra da, KÜRT MESELESİNDE uygulanması gereken genel POLİTİKALAR ve UYGULAMA YÖNTEMLERİ hakkında, görüşlerimi okurlarımla paylaşmak istiyorum.
PANELDEN TESPİTLER;
¥ Kürtler de Türkler gibi bir kavimdir.
¥ Kürtler, tarihleri boyunca, bölgeye hakim olan güçlü devletlerin himayesinde, aşiretler ve beylikler halinde yaşamışlardır.
¥ Kürtler 1000 yıldır Türklerle birlikte yaşamaktadırlar.
¥ İslâmiyet, iki kavmi birbirine bağlayan en önemli değer olmuştur.
¥ Tanzimat’tan itibaren devlet ile Kürtler arasında yönetimden kaynaklanan ihtilaf başlamıştır.
¥ Cumhuriyet ile birlikte, devletin şekli ve yönetim prensiplerinde yapılan değişiklikler, Kürt feodal yapısına yumuşak olarak yansıtılamadığından, devlet ile Kürtler arasında ihtilaf büyümüştür.
¥ Cumhuriyetin ilk yıllarında kabul edilen idari özerkliği benimseyen yönetim modelini içerecek şekilde yapılacak “idarî reform”, meselenin sorun olarak devamını engelleyecektir.
¥ Cumhuriyet dönemi ile birlikte devlet tarafından Kürt varlığı inkar edilmiştir.
¥ Mesele asayiş sorunu değil, eşit ortaklık sorunudur.
¥ PKK ve bölücü-kavmiyetçi siyasi oluşumlar Kürtlerin genelini temsil etmemektedirler.
¥ İslâmiyet, üstünlük iddiasında olan kavmiyetçiliği, yani menfi milliyetçiliği reddetmekte, eşitliği savunan müspet milliyetçiliği ise teşvik etmektedir.
¥ Etnik kimlik ve inanç üzerindeki baskılar kaldırılarak, özgürlük alanının genişletilmesi, milli birliğin tesisi ve terörizmin engellenmesinde en önemli adım olacaktır.
ANA POLİTİKALAR
Kürt meselesinde ANA POLİTİKA nasıl olmalıdır?
Bölgeden yansıyan şikâyetleri de dikkate almadan politika tespiti sağlıklı değildir.
KÜRTLERİN, genel şikayetlerini dört ana başlıkta toplayabiliriz.
¥ Kendi mülklerinde güven içinde hayat sürme imkanının sağlanması;
¥ Etnik kimliklerinin tanınması;
¥ İnançlarına müdahalelerin önlenmesi;
¥ Ekonomik imkanlarının arttırılması;
Bunları birer sorun olarak kabul edersek, çözüme götüren politikalar neler olmalıdır?
¥ KENDİ MÜLKLERİNDE GÜVEN İÇİNDE HAYAT SÜRME İMKANININ SAĞLANMASI
Öncelikle; evrensel insan hakları çerçevesinde, bölgesel sorunlara ve asayiş meselelerine devletin hukuk çizgisinde ve adaletle yaklaşması;
Sonra da; bölgesel sorunları abartarak dış odakların da tahriki ile oluşan PKK ve benzeri silahlı terör örgütlerine karşı, devletin güvenlik kuvvetlerinin, bölge halkına yeterli koruyucu güvenlik şemsiyesini oluşturması, çoğunluğu teşkil eden bölge halkının devletimizden beklentisidir. Bu talebe cevap vermek de devletin asli görevidir.
¥ ETNİK KİMLİKLERİN TANINMASI
Ulus-devlet anlayışı içinde, Kürt varlığını yok saymak, etnik farklılığın bölücülüğe dönüşmesine sebep olmuştur. Ayrı bir kavim olarak Kürt varlığı tarihi bir gerçektir. Kökleri nereye dayanırsa dayansın lisanı ile, kültürü ile, tarihi ve coğrafî dayanakları ile bu varlığı inkar etmek meseleyi çözümsüzlüğe ve devleti gerçekten bölmeye götüren yanlış politikalar olduğunu kabul ederek; kültürel kimliğin tanınması, bu kimliğin öğrenilip geliştirilmesi için müesseselerin oluşturulması yasal güvence altına alınmalıdır.
Mahalli idarelerin yetkilerini arttıracak, merkezî idarenin yetkilerini kısıtlayacak bir idarî reformun yapılması, bu alanda verilecek özgürlüklerin yerleşmesine ve devletin samimiyetinin kabul edilmesine imkan sağlayacaktır.
Sınır ötesi Kürt varlığının da, sınır ötesi Türk varlığının tanındığı gibi tanınması ve oluşumlara dost ve kardeşçe yaklaşılması da özlenen devlet politikası olarak beklenilmektedir. (Devam edecek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.