Saadet adayından AK Parti adayına “ilginç” teklif!..
Yaşar Buhan, Saadet Partisi’nin Bitlis Belediye Başkan Adayı.
Seçimin nabzını sağlıklı bir şekilde tutabilmek için bunca il-ilçe gezdim: onun kadar “strateji bilir” aday görmedim.
Niçin mi böyle?..
Orasını bu yazının son taraflarına bırakalım...
Ve şimdi... “Bitlis’te yerel seçim turu” atalım:
*
Efendim; Bitlis’te üç parti çekişmekte:
AK Parti, Saadet ve DTP.
“İktidar mensubu” olmaktan dolayı, AK Parti Adayı Fehmi Alaydın’ın önemli bir avantajı var.
Genç bir inşaat mühendisi, Zeytinburnu Belediyesi’nde Başkan danışmanı olarak vazife üstlendiği dönemde ilçenin alt ve üst yapı projelerinde koordinatörlük yapmış,
FP’de, AK Parti’de İlçe Başkan Yardımcılığı görevlerini yürütmüş.
Bunlar öne çıkartılan yönleri...
Bitlis’in güçlü isimlerinden AK Parti Milletvekili Vahit Kiler sürekli olarak adayının yanında, gece gündüz seçimi almak için uğraşıyor.
Kazandıkları takdirde, hükümet-belediye işbirliğiyle şehirlerini câzibe merkezi haline getireceklerini söylüyor...
Eren Üniversitesi, TOKİ konutları, Polis Meslek Yüksekokulu, liseler, ilköğretim okulları ve sağlık alanındaki yatırımları sıralayarak, “Hükümetimiz, önümüzdeki süreçte de Bitlis’e büyük katkılarda bulunmaya devam edecektir” diyor.
Kiler, bu artıları ortaya koyarken...
Rakipleri de, özellikle Tekel sigara fabrikasının kapandığına ve uygulanan kısıtlamalardan dolayı ilin en büyük gelir kaynağı olan tütüncülüğün neredeyse bitme noktasına geldiğine dikkat çekiyorlar.
Ve tabii... AK Parti'nin “yola” mevcut başkanla değil de, bir başka isimle “devam” kararı alması da muhalefet tarafından değerlendiriliyor...
“Beş yılın başarısızlığı AK Parti genel merkezi tarafından da kabullenilmişse... Önümüzdeki beş yıla ilişkin vaatlerine kim inanır!” söylemi de revaçta.
*
AK Parti özetle böyle... Geçelim DTP’ye:
Şefik Beyaz, birçok DTP adayının aksine kültürel birikimiyle dikkat çekiyor... Fars filolojisi alanında yüksek öğrenim gören Beyaz, uzun yıllar DİSK’in yönetiminde bulunmuş... Rejimle başı belaya girdiğinde Almanya’ya kaçmış...
Bu süreci Bon-Goethe Enstitüsü’nde Alman dili eğitimi alarak değerlendirmiş, on yıl kadar da Kürt Enstütüsü Başkanlığı yapmış...
Bu kısa tanıtımdan sonra... Şunu belirtmiş olalım:
Bu partinin Bitlis’te güçlü sayılabilecek bir potansiyeli var; sokaklarda DTP’ye oy vereceğini söyleyenlerin sayısı hiç de az değil.
*
Ve... Geliyorum, bu yazının girişindeki adaya... Yaşar Buhan, 1994-2004 yılları arasında Bitlis Belediye Başkanlığı yapmış...
Onun dönemini “kötü”leyen Bitlisliye rastlamadım...
Muhalifleri dahil, herkes, onun “iyi ve dürüst” bir başkan olduğunu ifade ediyor... Bunu dile getirmekle birlikte, “O günün şartları ile bugününküler arasında çok fark var, bu işleri artık yeni isimlere bırakmak lâzım!” diyen de yok değil...
*
Buraya kadar yazılanların özeti:
Bitlis’te, AK Parti, Saadet ve DTP çekişiyor...
Rekabetten dolayı “oy barajı” aşağıya çekilecek ve bu durum üç adaydan birine yarayacak...
“Hangisine yarar?” bilinmez, buralarda “grup menfaatleri” de öne çıkabiliyor, bu bakımdan son birkaç günün “operasyonları” dengeyi bozabilir...
Lâkin şu anda görünen, her üç partinin de şansı var!..
*
Böylesine ilginç bir çekişmenin yaşandığı ilde Saadet adayı ile de görüştük...
Yaşar Buhan, dedik ya, “strateji bilir” bir aday...
Bunu nereden mi çıkarttık?.. Şöyle bir muhabbetten...
Yaklaşık iki yüz partilinin huzurunda sorduk kendisine:
“Sayın aday, diyelim ki seçimi kazandınız... Burada Sayın Vahit Kiler, Ankara’da Sayın Başbakan var... Belediye yönetimi sizde, merkezi idare orada... Hem Bitlis hem de siz... Zorluk çekmeyecek misiniz?..”
Gülerek; “Hayır” dedi;
“Sayın Başbakan’la uzun yıllar öncesine dayanan hukukumuz vardır. Üstelik kendisi de belediyeciliği çok iyi bilir. Belediyecilik alanındaki başarılarıyla kendisini ispat etmiş bir devlet büyüğümüzdür!..”
*
“Bir Saadet Partili aday neler söylüyor böyle?” diye düşünürken biz...
Yaşar Buhan devam etti:
“Alırım projelerimi elime... Doğru Ankara’ya... Çalarım kapısını Sayın Başbakan’ın... Yaşar Ağabey’ini kabul etmeyecek değil ya!.. Bitlislinin yararına olan projeleri görmezden gelecek, partizanlık yapıp, “hayra mâni olacak” değil ya!..”
*
Amma “stratejik bir tavır” değil mi... Böyle davranmak yerine “Hele bir öyle yapsın, O’nu bütün ülkeye rezil ederim, ben adamı şöyle yaparım böyle yaparım!” yollu ifadeler kullansaydı... Bitlisliye; “Ben gelirsem kavga var!” mesajını vermiş ve “Rakibin ekmeğine yağ sürmüş” olacaktı!..
Oysa... Saadet adayı, böyle yapmadı...
Aksine; “Hayır, ne münasebet, uyum içinde çalışırız, Başbakan’ın yabancısı değiliz!” mesajını vermeyi tercih etti...
Böylece; hem “korkuları” bertaraf etmiş hem de seçim politikasını “gerilime” yaslandıran “DTP”yi dışlamış oldu!..
Ve bir şey daha yaptı... Biz; “Oylardaki bölünme DTP'nin kazanmasına sebep olabilir!..” deyince...
O;
Buna “karşı çıkmak” yerine...
“Haklısınız!” karşılığını verdi... Ve anında bir teklif getirdi...
Dinleyelim:
“Burada Saadet ve AK Parti'nin iddialı olduğu söyleniyor... Öyleyse, benden çağrı:
VAKİT gazetesi hakem olsun, bir anket yapalım... Bu anketi VAKİT'in tespit ettiği bir ekip gerçekleştirsin... Benim ve AK Parti adayının katılacağı bu anket sonucunda, kimin oyu fazla çıkarsa, o yarışa devam etsin, diğer aday çekilip, oyu fazla çıkanı desteklesin. VAKİT’e güvenimiz tamdır. Onun anketi sonucunda ben kaybedersem, namus sözü, hemen çekilirim!.. AK Partili arkadaşım da aynı sözü verirse bu iş olur!..”
*
Bir gazete “bağımsız, bağlantısız” olunca “güvenilir” de oluyor haliyle...
SP adayına VAKİT'e duyduğu güvenden dolayı teşekkür edelim...
Teklife gelince: Bu işin “pratiği” yok, genel merkezlerin belirlediği adaylar yollarına devam edecekler, bu mevzunun “düellosu” filan olmaz da...
Yaşar Buhan’ın strateji bilirliğini, öz güvenini “takdirle” karşıladığımızı belirtmemizde ve onun yaklaşımından “ders çıkartmanın” önemine dikkat çekmemizde fayda var!..
“Ders çıkartmakta fayda var...”
Değil mi?..