Kürt kökenli vatandaşlarımız neden CHP’ye oy verirler
Oldum olası bir kısım Kürt kökenli vatandaşlarımızın, neden CHP’ye oy verdiklerini ve DTP de başta olmak üzere benzeri partilere yakınlık duyduklarını anlamam... Oysa iyi niyetli ve samimi hiçbir Müslüman Kürt vatandaşımızın, sol çizgideki partilerde bulunmamaları gerekir. Neden peki? Cevabı ben değil, tarihi gerçekler veriyor.
Bu mesele üzerine yorum yapmayacağım. Tarihi konuşturacağım. Tarihin konuştuğu yerde insanların susması gerekir. Yalnız şunu söylemeliyim. Her ne kadar DTP yeni bir parti gibi dursa da, CHP zihniyetinin başka bir ürünüdür. Hani zamanında İsmet İnönü’nün kendi kurdurduğu Cumhuriyet Halk Fırkası gibi.
Şimdi tarihe yolculuk yaptırmak istiyor, son yıllarda Kürt kökenli vatandaşlarımız üzerine belgeleriyle ve tarihi gerçekleriyle yazılmış olan Altan Tan’ın “Kürt Sorunu” adlı eserinden bazı alıntılar yapmak istiyorum.
İhsan Sabri Çağlayangil, tek parti dönemine dair anılarında şu sözü sıkça kullanır. “Ee devir CHP devridir, astıkları astık, kestikleri kestiktir, her şeyi yaparlar ve kimse onlardan hesap soramaz.” İşte böyle bir dönemden notlar.
Başbakan İsmet Paşa, Şeyh Said, yakalandıktan birkaç gün sonra Türk Ocağı’nda yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:
“(..) Biz açıkça milliyetçiyiz. Milliyetçilik bizi birleştiren tek nedendir. Türk çoğunluğunun yanında diğer unsurların hiçbir etkisi yoktur. Her ne pahasına olursa olsun, ülkemizde yaşayanları Türkleştirecek, Türklere ve Türklüğe karşı çıkanları yok edeceğiz. Vatana hizmet etmek isteyenlerin her şeyden önce Türk ve Türkçü olmalarını istiyoruz. (..)”
Her boyaya giren çıkan İnönü, CHP zihniyetini anlatma bakımından önemli bir karakterdir. Bu konuşmasında da tam bir kafatasçı kılığına bürünmüş...
Neyse geçelim bir başka CHP’liye.
Tek parti döneminin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt Ödemiş’te şunları söyler:
“(..) Benim fikrim ve kanaatim şudur ki; dost da düşman da bilsin ki, bu memleketin efendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır. O da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsin. (..)”
Demek ki, Oğuzların Kayı boyundan gelen biri olarak kafatasçı bir Türkçü olsaydım, galiba CHP’li olurdum. Aman Allah korusun; ne Şam’ın şekeri, ne de CHP’li ve benzerlerinin yüzü. Kıyamete kadar benden uzak kalsınlar inşaallah. Evet, notlara devam edelim.
Kürt aydınlarından Dr. Canip Yıldırım da yine tek parti döneminden şu bilgileri aktarmaktadır.
“(..) Hatta öyle ki; yaşlı köylülere bile Türkçe öğretmeye kalkıyorlar. Türkçe konuşmayanlara para cezası verildiği yıllar. Bu işi belediyenin zabıta memurları yapıyorlardı, öyle bir hız verdiler ki bu işe, artık köylü şehre gelmemeye başladı, üretim durdu. Diyarbakır’ın kenarında yakın köyler var. Şilbe, Şeyh kendi, Ali Pınar, Zoğe gibi fakir köyler. Bunlar maişetlerini sağlamak için yoğurdu ayran yapar, kaymağını, tereyağını ayırırlar, kışa saklarlar, bu ayranı getirirlerdi eşeksırtında, sokaklarda bağırırlardı, ‘Hayde dev, hayde dev..’ (hadi ayrana gel, hadi ayrana gel) diye. Tabiî Diyarbakır’da kışın yorgansız, yazın ayransız olmazdı. Herkes bu ayrancılardan bir kuşhane (tencere) ayran alırdı. Belediyenin zabıtaları bunları alır götürürlerdi, haydi bakalım para cezası. Onun için kimse gelmemeye başladı. Köylü satmak için değil, ancak kendisinin tüketebileceği kadar ürün üretmeye başladı. (..)”
Bu noktada şimdi çok komik bir duruma daha şahitlik edeceksiniz. Yukarıda Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un kafatasçılıkla ilgili yorumlarını okudunuz. Bakın Mahmut Esat Bozkurt nere milletvekili. Notlara devam edelim.
“(..) Tek parti döneminin, bir diğer trajikomik uygulaması da milletvekili seçimleridir. Hayatında Mardin’i görmemiş olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Mardin, Mahmut Esat Bozkurt ve Mazhar Müfit Kansu Siirt’ten milletvekili seçilir. Ve yine bu insanların hiçbirisi buraları görmemiştir. (..)”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.