Sahte Türkçeciler ve Türkçe olimpiyatları
TRT Şeş açıldığında, bazıları –dil milliyetçiliği-adı altında şiddetli tepki göstermişti. Kürtçe televizyonun, bölgede Türkçe öğrenimini gevşeteceğini, dil birliğini ortadan kaldıracağını iddia etmişlerdi.
Hala aynı yöndeki eleştiriler sürüyor.
Bunların Türkçeci kesilmelerine bakınca insan ilk anda –Türkçeye sahip-çıktıklarını sanıyor. Ama biraz eşeleyince maksadın Türkçe mürkçe olmadığı anlaşılıyor.
Fethullah Gülen hoca efendinin teşvikleri ile kurulan yurt dışındaki Türk okulları her yıl Türkçe olimpiyatları düzenliyorlar. Türkçenin evrensel ölçekte tanınmasına katkıda bulunan organizasyonun bu yıl ki elemeleri yeni başladı. STV önceki gün Teksas’ta düzenlenen elemeleri ekranlara taşıdı. Türkiye’den binlerce kilometre uzakta bir okulda pırıl, pırıl çocukların –Türkçe-konuşması, şiirler okuyup, şarkılar söylemesi müthişti. Dilinizi bilenlerin çoğalması, kültür ve medeniyetinizin tesir sahasının genişlemesi, ülke tanıtımının yaygınlaşması demektir.
Şimdi TRT Şeş’e tepki gösterenlerin ne yapması lazım? Türkçe hassasiyetlerinde samimi iseler bu organizasyona destek olmaları, hatta ön ayak olmaları gerekir. Okulların banii’ne bakmadan güzel Türkçemizi dünyanın her yerine taşıyan bu Türkiye ve Türkçe sevdalılarını alkışlamaları gerekir. Ama bakıyorsunuz, Kürtçe yayına karşı çıkanlar, daha şiddetli bir tonla bu okullara karşı çıkıyorlar. Görmedikleri, bilmedikleri, tanımadıkları insanları şu veya bu şekilde yaftalayıp rahatlıkla suçlayabiliyorlar.
Demek ki, mesele Türkçe filan değil. Bir bahane bulup ortalığı karıştırmak. Suret-i haktan görünüp, bazı kişi ve kurumların hassasiyetlerini harekete geçirmek.
Türkçe, Türkçe diye bağıranların hiç biri Hoca efendi ve sevenleri kadar Türk diline hizmet etmemiştir. Bu okullar sayesinde dünyanın her tarafında içten içe bir lobi örülüyor. Türkiye sempatizanı gençler yetiştiriliyor. Bir taraf, kendi insanını bile ülkesinden nefret edecek hale getirirken, diğer taraf Dünyaya bir Türkiye sevgisi aşılamaya çalışıyor.
Dünyanın kanunu böyle, işi gücü fitne fücur olanlar bu ülkede el üstünde tutuluyor. En önemli görevlere onlar getiriliyor. Devletin bütün kapıları onlara açılıyor. Ama hayatını hizmete adamış olanlar, ya aşağılanıyor, ya ülkesini terk etmek zorunda bırakılıyor, ya da bir şekilde ülkesinde parya muamelesi görüyor. Hâlbuki hepsini toplasanız bu okullardan bir tanesinin verdiği hizmetin milyonda birini veremez. Sülaleleri bir araya gelse bu okulları inşa eden ruh yüceliğine erişip, bir okul da kendileri yapamazlar. Bütün işleri kara çalmak, her hayrın önünü kesmek, bu ülkeyi yaşanamaz hale getirmektir.
Türkçe, elden gidiyor diye dövünmelerine rağmen Türkçemizin yaygınlaşmasına katkıda bulunacak tek bir teşebbüsleri yoktur. Zaten Türkçe onların hassasiyeti değil, bozgunculuk yapmak için kullanmaya çalıştıkları bir araçtır. Önemli olan istismar edilebilir bir şey bulmaktır onlar için.
Daha yaşanabilir bir ülke için bu tip sülüklerden kurtulmak gerekiyor. Bu devran böyle gitmemeli, Türk milletinin dilini, bayrağını, değerlerini savunanları ötekileştiren, dışlayan, öz vatanlarında yaşayamaz hale getirenlerin yaptıkları yanlarına kar kalmamalı, milletin kaderi kendi çocuklarının ellerine teslim edilmelidir.