Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Yaşamasam ne olur ki?..”

“Yaşamasam ne olur ki?..”

Acımız büyük..
Sen rahatladın.
Üşüyordun, şimdi ısındın.
“Ben sonsuzluğu düşünüyorum,
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum!..” diyordun...
Ulaştın!..
Şimdi, “Güvercinler ülkesinde” dolaşıyorsun!..
Büyük dâvâ adamı;
Mekânın cennet olsun.
HESAP SORMAK!..
Şehit Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybedenler arasında olduğu saatler öncesinden belli olduğu halde acı gerçek açıklanmadı.
Meselenin bu tarafında sıkıntı yok, liderlerine aşık olan dev kitlenin, bilhassa da vatansever gençlerin “acı haberi” yavaş yavaş sindirmesi gerekiyordu.
Saatler boyu yapılan da buydu...
Burası normal ve bir tek burası normal!..
¥
Olayın, önümüzdeki dönemde (Cenab-ı Allah ömür verirse ) “yıllar boyu sürecek” bir araştırmanın içine girmemizi gerektirecek olan “sıkıntılı” boyutları var!..
Muhsin Yazıcıoğlu “herşeye rağmen” kurtulabilseydi,
“Olan bitenin hesabını” sormak için elinden geleni yapardı!..
¥
Helikopter, Ergenekon iddianamesinin açıklandığı saatlerde düştü...
Hadi bunu tesadüfe (!) bağladık diyelim...
ELT işini ne yapacağız?..
Koordinat belirleme çalışmasındaki gecikmeyi ne yapacağız?
Dezenfermosyonları ne yapacağız?..
¥
Helikoptere bir ay önce ELT denilen alet (yer bulma vericisi) takılmış...
Bunu açıklayan helikopter sahibi şirket yöneticisi, “Olsa olsa helikopter şiddetli çarpma ile düşmediği için cihaz devreye girmemiştir” demişti.
Öyle değilmiş oysa!..
Helikopter, sert bir şekilde düşmüş, yani vericinin kazazedelerin yerini tam olarak tespit edebilmesi için gerekli olan şart yerine gelmiş!..
Baz istasyonları seyrekti, bundan dolayı “koordinatlar tam olarak tespit edilemedi” yollu açıklamalara itibar etsek bile, ELT meselesini ne yapacağız?..
Enkaz yerinin çok çabuk ve kesin bir şekilde belirlenebilmesine yarayan bu cihaz, arızalı mıydı da işe yaramadı acaba?..
Şirket yetkilileri bu iddiaya da kesinlikle karşı çıkıyorlar; “Üst düzey yöneticilerimiz seyahatlerinde çoğunlukla bu helikopteri kullanıyorlardı. Böyle bir şey mümkün mü, kim hayatını bile bile tehlikeye atar” diyerek.
“ELT cihazı sağlamdı ve sinyalleri gönderdi” demek istemiyorum.
Lâkin; helikopterin merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindekileri Çağlayancerit ilçesine indirdikten sonra, “yakıt almak üzere” Kahramanmaraş Havaalanı’na indiğini ve 1.5 saat sonra ilçeye geldiğini;
Motorunu durdurmaksızın, Merhum Yazıcıoğlu ve beraberindekileri tekrar aldığını biliyoruz...
O esnada ne oldu; pilotun farkına varmadığı bir operasyon mu yapıldı?..
Merhum Yazıcıoğlu’nun dâvâ arkadaşları ısrarla bu konunun üzerinde duruyorlar ve durmaya devam edecekler!..
Edeceğiz!..
KÖYLÜ YAPTI DEVLETİN YAPAMADIĞINI!..
Merhum Yazıcıoğlu’nun yeğeni Süleyman Soysal da, “Bu ne biçim bir bürokrasidir, binlerce asker çıktı, şu oldu bu oldu dediler, hiçbir sonuç alınamadı!.. Yine bizim köylülerimiz yaptı ne yaptıysa!” diyor...
Devletin iki tam gün boyunca yapamadığını, “Bu iş böyle olmayacak, bunlardan hayır yok” diyerek ayaklanan 17 kahraman vatan evladı birkaç saat içinde yapabildiyse... Burada bir “problem” var demektir!..
Şu hale bak, koca devletin “belirlediği” alanda değil de, bir avuç kahraman köylünün belirlediği alanda bulunuyor enkaz!..
Devlet değil köylü tarafından!..
¥
Hangi birini dile getirelim;
Resmi görevlinin (Hem de bizim de olduğumuz ortamda ve bize de ‘Serdar Bey, bunları yazmanı istemiyoruz’ uyarısının yapıldığı bir ortamda) BBP yetkililerine verdiği bilgiye göre, “cep telefonundan koordinat belirleme” ameliyesine 16.20’de başlanmış...
BBP Genel Merkezi’nin, “Başkan’ın helikopteri kaza yaptı” haberini kendi mekanizmalarından saat 15.33’te aldığını biliyoruz...
15.33 ile 16.20 arasında tam 47 dakika var.
Bölgede havanın erken karardığını hesaba kattığınızda, bu “47 dakika”nın ne denli “hayati” olduğu gerçeği çıkıyor karşınıza!..
Bundan çok daha sıkıntılı bir nokta da, devletin zirvelerinden bir yetkilinin çıkıp; “Yazıcıoğlu yaralı olarak kurtuldu, şu sıralar hastaneye sevk ediliyor” açıklamasını yapmış olması...
BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu, bu “müjdeyi” alır almaz yansıtmıştı kamuoyuna!.. Yansıtacaktı tabii, ne yapsaydı?..
Devletin en önemli yetkililerinden birinin ağzından çıkana inanmasa mıydı?.. Bu nasıl olur?.. Kamu otoritesini temsil mekamında bulunan bir zat, nasıl olur da böyle bir açıklamada bulunur?..
¥
“Bana gelen bilgilere göre, kurtarma ekipleri olay yerine ulaştı. Muhsin Yazıcıoğlu yaralı, şuuru açık. Arkadaşlar kendisini hastaneye ulaştıracaklar. Henüz hastaneye kaldırılmadı”
Bu nasıl bir açıklamadır?
Böyle bir açıklamanın bütün toplumu ve ilgilileri gevşeteceğini, o hayati saatlerin heba olacağını ve karanlığın basmasıyla birlikte kazazadelerin “kurtulma” ümitlerinin sıfırlanacağını düşünmez mi?..
Bu sorumsuzluksa nasıl bir sorumsuzluktur?..
Değilse...
Nedir?!..
¥
Daha fazla uzatmak istemiyorum!..
İki gün boyunca, milyonlarla birlikte kan ağladım!..
Şimdi; farklı duygular birbirine karışmış durumda!..
Kulağımda, enkaza ulaşan kahraman köylülerden birinin sözleri:
“Buraların üzerinden geçilmiş olsaydı enkaz mutlaka bulunurdu. Şu anda donuyorum ve ölebilirim!.. Ölsem de olur!..
Yaşamasam ne olur ki!..”
¥
ALLAH RAHMET EYLESİN
Büyük Dâvâ adamı Muhsin Yazıcıoğlu, kardeşim-meslektaşım İsmail Güneş, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ Ağabey, İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı Ağabey, Murat Çetinkaya kardeşim, ve Pilot Kaya İstektepe... Cenab-ı Allah rahmet eylesin, yakınlarına Sabr-ı Cemil versin. Sevdiklerimizle cennette buluştursun... Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi