Semiz’lerle Temiz’leri birbirine karıştırmayın!
Birkaç hafta öncesinde “seçim sath-ı mailine girdik” deyip, seçim ağırlıklı yazılar yazarken, bu haftanın başında da “seçim öncesi son viraj”a girdiğimizi yazmıştık ki, bir de baktık “sandık günü”ne gelmişiz!.. Bugün “seçim” var... Bugün 48 milyon seçmen, “yerel yönetici”leri seçecek... Düne kadar “aday”larla ilgili her türlü “eleştiri”yi yapıp, onlara “uyarı”da bulunurken, bugün “seçim”den, daha doğrusu “seçmeni etkileyecek bir konu”dan bahsetmemiz yasak... Ama, hiç kimseyi yönlendirmeden, “seçim”den genel hatları itibariyle bahsetmek, herhalde “YSK yasakları” kapsamına girmez...
Özet olarak söylemek gerekirse; “aday”ları gördünüz, “vaat”lerini dinlediniz!.. “Afiş”ler, “slogan”lar zaten malûmunuz!..
Bugün, “oy” vereceksiniz!..
Peki, kime oy vereceğinizi hiç düşündünüz mü?..
Vicdanen rahat mısınız?..
Ölçtünüz-tarttınız mı?..
“Bu adam, adam gibi adam!” dediğiniz biri var mı?..
O halde, ona verin oyunuzu!..
Yoksa, hâlâ “kararsız” mısınız?.. Hâlâ, “kime versem?” diye mi düşünüyorsunuz?..
Tamam, “karar” vermek, elbette zor...
Nihayetinde, bir “genel seçim” değil bu!..
Adı üstünde, “mahallî” seçim!..
Dolayısıyla;
Hangi aday “daha iyi hizmet” verir, hangi aday “cukka”sını düşünür?..
Hangi aday “küp”leri doldurur, hangisi “çöp”leri toplar?.. Hangi adayın “ufku geniş”tir... Hangi aday “rant çarkı” değil de “çocuk parkı” yapar?.. Hangi aday “sıska”lıktan “semiz”liğe geçer, hangisi “temiz”liğe önem verir... Hangi aday “çukur”dur, hangisi de “çukur”ları doldurur... Hangi aday boş bulduğu yere “ağaç” diker, hangisi “beton” bloklar?..
Hangi aday “hizmet” demekte, hangi aday “ideolojik” tavırlar sergilemektedir?..
Hangi aday “birlik ve bütünlük”ten, hangi aday “kavga, dövüş, gerilim ve bölücülük”ten medet ummaktadır?..
Öyle sanıyorum ki;
Geride bıraktığımız günlerde bunları düşündünüz, ölçtünüz, biçtiniz ve tarttınız... Bugün “oy kullanma kabini”ne girecek ve orada “vicdadınız”la baş başa kalıp, “son karar”ınızı vereceksiniz...
BUNLARI DA UNUTMAYIN!
İşte bu kararı verirken, “her şeyi” düşünmelisiniz!.. Türkiye üzerinde oynanan “oyun”ları, insanlara kurulan “tuzak”ları, bu ülkenin önde gelenlerine düzenlenen “suikast”ları, “faili meçhul cinayet”leri, öldürülüp “asit kuyuları”na atılan insanları, “darbe plânları” hazırlayıp “hükümeti yıkma” teşebbüslerinde bulunmaktan “aslî görev”lerini yapmayanları, hasılı kelâm “Ergenekon Terör Örgütü”nü, hiç aklınızdan çıkarmayın!..
Kullanacağınız oy, “darbe” teşebbüslerinde bulunan “Ergenekon’a darbe” olmalı!..
Kullanacağınız oy; “demokrasi”yi bir “vesayet rejimi” olmaktan çıkarıp, “özgürlük”lere yelken açan bir sistem haline getirmeli!..
Uzun lâfın kısası;
Sandığa attığınız oy, “Ergenekon”u da bir paçavra gibi fırlatıp, dışarı atmalı!..
Bu ülke; “Ergenekon Terör Örgütü”nün “kanlı plân”larından, toplum mühendisliğine yönelik “şeytanca strateji”lerinden, kısacası “insanların ölümü üzerinde saltanat sürmeyi” hedefleyen “korku tüccarları”ndan kurtulmalıdır artık!..
BİR OY N’OOLACAK DEME!
Evet, bu bir “yerel seçim”dir!..
Ama unutmayın ki;
Bu seçim, “ülkenin geleceği”ne yön vermek isteyenler için, “genel seçimden daha önemli” hâle gelmiştir!..
Yine unutmayın ki;
“Ülkenin gidişatı” konusunda karar vermek isteyenler; sizin, bugün vereceğiniz kararı heyecanla bekliyor!..
Çünkü sizin vereceğiniz karar; ya “darbecileri” sevindirecek, ya da “özgürlük ve demokrasi” yanlılarını!..
“Bir oy” deyip, geçmeyin!..
Bir oy, çok şey değiştirecek!..
Gidin, ve kullanın oyunuzu...
Kullanın ve “yarınki gazete manşetleri”ni siz atın!..
Haydi sandık başına!..
“Türkiye” için!..
“Darbecilere darbe” için!..
Bırakın bir şeylere “takılı” kalmayı!..
Çıkarın “çengeli” kafanızdan ve gidin “oy” vermeye!..
“Vicdan”ınıza danışın!..
“Mutmain olacağınız” adaya oy verin!..
Ama, “seçiminizi” bir an önce yapın...
Yoksa, çiçeği dökülmüş “odun”lara mecbur kalabilirsiniz!..
Benden bu kadar!..
===========
O, hiç “fırıldak” olmadı
Hani, var ya; ölüm, “insanın içine doğuyor” olmalı... Ya da, bazı sözler “ölüm”le birlikte anlam kazanıyor...
Ne diyordu merhum Muhsin Başkan; “Bırakın şu helikopter işini... Siz beni öldürecek misiniz?”
Ağzından, belki de “öylesine” çıkmış bir söz... Ama, “takdir-i ilâhî”ye bakın ki; “helikopter”de öldü!..
Ya, 19 Mart günü Karaman Seçim Bürosu’nda söylediği şu sözlere ne demeli:
“Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Küf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hakim değilsiniz. Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz... Dik duracağız, doğru gideceğiz!”
Gerçekten de “düz” ve “düzgün” yaşadı, hiç “fırıldak” olmadı!.. Ama, belli ki; öleceği içine doğmuş...
Bir defa daha Allah rahmet eylesin...