Her iki parti de bu işi siyasi rant için yapmıyor
“Zaman her şeyin ilacıdır” derler. Aklı başında olan insanlar da bunun böyle olduğunu bilir. Onbinlerce genç beyin, yıllarca üniversite kapılarından döndürüldü ve gelecekleri karartıldı ama işte zamanı geldi ve artık kızlarımız okuyabilecek.
Böyle ummaktayız ve beklemekteyiz. AK Parti ve MHP koalisyonuyla başörtü meselesi artık orta çağ zihniyetli kişilerin tekelinden kurtulacak ve kadınlarımız, kızlarımız öğrenimlerine devam edebilecek.
21. Yüzyıl tarihine kara bir leke olarak geçecek olan başörtü yasağı, gelecek nesillerin aydınlık Türkiye’sinde hep bir “ur” olarak önlerine çıkacak olsa da ne yapalım, onların da önlerini daha iyi görebilmeleri için belki fener vazifesi yapar.
Başörtü yasağı yüzünden okul kapılarından içeri alınmayan kızlarımızın durumuna “ayıp” demek dahi, “ayıp” kelimesine ihanettir. “Ayıbın” bile kendine has bir kuralı vardır ve bu ayıba, CHP zihniyeti dışında hiçkimsenin herhangi bir yorum getirmesi mümkün değildir.
AK Parti ve MHP’nin bu dayanışması, milletin arzuladığı ve özlediği bir manzaraydı. Her iki partinin de bu işten siyasi bir çıkar beklediğini düşünmek hakiki bir ayıptır. İki parti de böylesine hayati bir mesele hususunda asla oy derdine düşmez.
Kim ki, “Bu işte siyasi rantları var” derse, gerçekten yıllardır kanayan bu yaraya merhem olamak için değil, yarayı daha da büyütmek için çaba harcıyor demektir. Her iki partinin de bu meseleden oy beklentisi olduğuna kesinlikle inanmıyorum.
Aksini iddia edenler, eğer CHP ve o zihniyetteki insanlar değilse, diğerlerinin de oy verdikleri bir siyasi partileri vardı ve onlar da bu meselenin çözümü için meydanlarda halka söz vermişlerdi. Onlar yapsaydı, oy avcılığı olmaz mıydı?
Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın ve arkadaşlarının bu konuda samimi olduklarına bütün kalbimle inanıyorum. MHP’ye gelince, onlara da inanıyorum ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle ilgili çok yakından yaşadığım bir gerçeği paylaşmak istiyorum.
Karım başörtüsüyle okulundan mezun olmasını Devlet Bahçeli’ye borçludur. Vietnam’daki Amerikan askerlerinin insan avladığı gibi köşe bucak başörtü avcılığı yapıldığı günlerde karım üniversite öğrencisidir. Bazen okula, bazen de belli derslere giremez ve devamsızlık yüzünden okulundan atılacak noktaya gelir.
Hele öyle bir ders vardır ki, dersin hocası sınıfta gördüğü başörtülü öğrenciler sınıfı terk etmeden asla içeri girmez ve kapıda bekler. öyle inatçı, öyle inatçı bir tiptir ki, bütün sınıf, başörtülü öğrencilere destek vermek için dışarı çıksa dahi o adam boş sınıfta ders boyunca oturur ve gider. CHP zihniyetinin tam küflenmiş bir temsilcisidir.
Eşim böyle bir dönemde, kaçgöç oynayarak büyük zorluklar çekip, derslerini başarıyla tamamlar ama yukarıda sözünü ettiğim hocanın dersinden geçmesi mümkün değildir. çünkü adamın başörtülü hiç kimseyi görmeye tahammülü yoktur.
Koca beş yıl heba olup gidecektir. Ne insanlar devreye sokulur, ne yalvarmalar yakarmalar yapılır ama adam sırf Peygamber adı diye “Nuh” bile demez. Direnir de direnir. Kimseyi dinlemez ve anlamaz. Nerede bir başörtülü görse sıtma tutmuş gibi titrermiş.
O yıllarda okulda güçlü olan ülkücü gençler, başka bir fakültede görevli olan Devlet Bahçeli’nin kapısını çalmaya karar verirler. Devlet Bahçeli’nin siyasetle uzaktan yakından ilgisi yoktur ve sadece öğretim üyesidir.
öğrenciler Devlet Bahçeli’nin kapısını çalarlar. Eşim de başta olmak üzere dertlerini anlatırlar. Bahçeli dinler ve dışarıda beklemelerini söyler. On dakika sonra Bahçeli eşimi içeri çağırır ve “Git imtihanına gir, problem olmayacak” der.
Hakikaten eşim gider ve aynı hocanın imtihanına girer, okulunu sağ salim bitirir. Sayın Bahçeli ne demiştir, nasıl bir yöntem kullanmıştır bilemem ama bu işi halletmiştir. O sebeple, AK Partililer gibi MHP’lilerin ve Genel Başkan Bahçeli’nin, bu işten siyasi rant beklediğini düşünemem.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.