Serdar Arseven

Serdar Arseven

“DTP sınıra dayandı!..”

“DTP sınıra dayandı!..”

“Şu hale bak; PKK’ya terör örgütü demeyenler, 1 Büyükşehir, 7 il, 51 ilçe ve 40 beldeyi kazandı.”
“Adamlar, Ermenistan sınırına dayandı!..”
Seçim sonuçlarının özellikle bu tarafı bazılarını pek şaşırtmışa benzer!..
Sanki biz...
Defalarca, “Güneydoğu’nun büyük bir bölümünü DTP götürür” diye yazmadık!..
Derin devlet politikalarının bu partiye kuvvet verdiğini, milyonların (adeta) planlı bir şekilde DTP’nin kucağına itildiğini hâlâ göremeyen var mı?..
Mesele o kadar basit değil, evet... Güneydoğu’daki meseleyi salt “iş-aş” dâvâsı olarak görmek eksik olur... Ancak; o da önemli...
Geleceğe dair en ufak bir ümidi kalmamış insanların; parasız, pulsuz, işsiz, aşsız insanların “uzatılan herhangi bir eli reddetmesi” kolay mıdır?..

Evet, mesele basit değil... “İş-aş” ikilisiyle açıklayamazsınız sıkıntıyı!..
Bu insanlara kızmayalım, anlamaya çalışalım...
Onları “yok sayarak” bir yere varamazsınız!.. DTP’ye oy veren milyonlar “ay”dan gelmedi!..
Vergi ödeyen, askerlik yapan ve “oy” hesabında bir “Etiler” sakininden hiç de etkisiz olmayan bu insanları anlamak zorundasınız!..
Ben bölgeyi haftalarca dolaştım... DTP’lilerle saatlerce konuştum...
Bazılarının gerçekten de “PKK”lı olduklarını düşündüm, bazılarının ise PKK gibi marksist-leninist ve Ergenekonist bir oluşumla alâkalı olamayacaklarını gördüm!..
Bu başka bir şey; yıllar yılı “adam” yerine koymadığınız, her türlü “hakareti”, “işkenceyi” reva gördüğünüz bu vatandaşlarımız...
Yakınlarını faili meçhullere kurban veren insanlarımız, tepkilerini “politik tercihleriyle” yani “oylarıyla” ortaya koyuyorlar!..
“Beş vakit namazında” olan çok sayıda DTP’li var!..
İlginç gelebilir ama değil;
Türkiye’nin Milli Takımı galip geldiğinde çocuklar gibi sevinen, yenildiğinde ise adeta yemekten içmekten kesilen DTP’liler var!..
“Bu nasıl olur?” demeyin!..
“Sosyal olayları”ı belli kaplara sığdıramazsınız!.. Kolayca tarif edemezsiniz!..
“Bütün DTP’liler PKK’lıdır” gibi bir yaklaşımınız varsa... Ve DTP denilen partinin buna rağmen “milyonlarca oy” alabildiğini düşünüyorsanız, bitmişsiniz demektir!..
Hayır, ben öyle görmüyorum...
Bugün, bu şartlar altında ve bu hissiyatla “DTP’ye yönelmiş olan insanlarımızla” kaynaşmak hiç de zor değil!..
Yeter ki anlayalım ve dinleyelim!.. Yeter ki, onlardan üstün olduğumuzu, daha iyi düşündüğümüzü, ne bileyim daha okumuş filan olduğumuzu zannetmeyelim!.. Onlara böyle “tepeden” bakar pozlara girmeyelim!..

Hale bak; Güneydoğu’da çok önemli kamu görevlileri, “DTP’nin seçim kazanmaması için neler yaptıklarını” anlattılar bana!..
Efendim, bunlardan biri Saadet adayını çağırmış;
“Bak kardeşim” demiş; “Sen aradan çekil, AK Parti’nin oylarını bölme, sana bir belediye meclis üyeliği verelim!..”

Böyle “teklifler” gizli kalmıyor haliyle, hemen duyuluyor... Ve duyulduğunda da tepkilere yol açıyor...
“Devlet görevlilerinin” kendilerine karşı mücadele ettiklerini hisseden DTP’liler daha bir bilenmiş olarak yükleniyorlar seçimlere... Ve şekilde görüldüğü gibi de kazanıyorlar!..

AK Parti’ye verilen oylar, “milli irade”nin yansıması da...
Saadet’e verilen oylar öyle de...
MHP’ye verilenler vesaire;
Hepsi öyle de...
DTP’ye verilen oyların başka bir mânâsı mı var?..
İki DTP’linin oyu bir MHP’linin oyuna mı denk!..
Bakın, ben bu partiyi hiç ama hiç sevmiyorum!..
Ve girin Google arama motoruna bir göz atın,
Bu partiyi en fazla sıkıntıya sokan gazeteci de benim!..
Ben, bu partiyi sevmem, ancak oy verenlerini de aynı sepete yerleştirmem!..
Onları anlamak zorundayız;
DTP’ye yönelmelerine sebep olan faktörler nelerdir, DTP gibi “marksist-leninst” bir oluşumun dindarlardan da pekala oy alabilmesinin sebepleri nelerdir?..
“Bak şu adamlara, Ermenistan sınırına dayandılar” zihniyetiyle olmaz bu işler!..
O zihniyet; yani insanları topluca “karalayan” zihniyet, Türkiye’yi değil, Türkiye düşmanlarını besler!.. PKK’yı besler!..
Bu konuya ilişkin yazılarımız olacak kısmetse; Güneydoğu gerçeğini “bizim gözümüzle” anlatmaya devam edeceğiz!..
YENER DÖNMEZ’İN HABERİ
Doğan medya grubunun üzerine gitmeye azm-ü cezm-ü kast eyleyen Yener Dönmez kardeşimin son haberini okudunuz mu?..
Ben okudum, son derece dikkat çekici...
Yener Dönmez daha evvel Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporlarına, banka kayıtlarına, “mutemet beyanlarına” yaslandığı haberleriyle ses getirmişti...
Hepsi etkiliydi de... Bu bambaşka!..
Okumadınızsa...
Gözden kaçırdınızsa...
Hizmette sınır yok, tekrarı bizden: “Doğan medya’nın yüzde 25’i”...
Evet...
“Yüzde 25’i...”
“İsrail devletinin.”

Okumaya devam: “Doğan Yayın Holding’e kesilen trilyonluk vergi kaçakçılığı cezası ile adı bir defa daha gündeme gelen Axel Springer’in 1985 yılında ölmeden önce bütün hisselerini İsrail devletine bağışladığı ortaya çıktı. İsrail devletine ait Axel Springer, Doğan Yayın Holding’in de yüzde 25’ine sahip.”

Ben, habere dair herhangi bir yorumda bulunmuyorum...
Sadece ve sadece; Doğan grubundan bir açıklama beklediğimi ifade ediyorum!..
Yener Dönmez’in bu haberine herhangi bir itirazları varsa ya da eklemede, düzeltmede vesairede bulunmak istiyorlarsa... Göndersinler, basalım!..
Yoksa...
Yani, “İsrail devletine ait Axel Springer, Doğan Yayın Holding’in de yüzde 25’ine sahip!” cümlesi karşısında sessiz kalıyorlarsa...
Yorumu kamuoyuna bırakalım!..

YAZARLAR BİRLİĞİ’NDEYİZ
Bu akşam kısmetse Türkiye Yazarlar Birliği’nde “Yerel Seçim” sonuçlarını değerlendireceğiz. Türkiye Yazarlar Birliği, Ankara Kızılay’da, Milli Müdafaa Caddesi 10/13 adresinde faaliyetlerine devam ediyor. Program saat 18.30’da başlayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi