Rasmussen’e Hayır
Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ı bizimkiler tam anlamadı ki Avrupalılar anlasın. Cümleyi şöyle kursak da olurdu, “Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ı Avrupalılar anlamadı ki bizimkiler de anlasın.”
Bu iki cümle, ülkemizdeki iki zihniyeti ortaya koyuyor. Demek batıda da hakkımızdaki zihniyetler değişik ki, benzer seyirleri müşahede ediyoruz.
Türkiye’de Müslümanlar, dindarlar, muhafazakarlar çantada kekliktir sistem yanında. Onlara danışmaya, görüşlerini almaya gerek yok. Siz ne karar verirseniz, onlar uymaya mahkum.
Nerden geliyor bu anlayış?
Batıdan. Öyle görmüşler, öyle öğrenmişler, öyle yapıyorlar. Alışkanlıkları değiştirmek çok zor. Bir mürit bir tarikata girer, teheccüd namazı, evrad ve ezkar, nafile namaz, oruç, sadaka, hizmetler… ele geleni yemiyecek, dile geleni demeyecek… ee, herkes başaramz bunları, çünkü kolay değil alışkanlıkları değiştirmek.
Sadece mürütler için mi geçerli bu! Elbette değil. Adam ne diyordu telefonda: “Biz böyle gördük, böyle yaptık. Şerefsizim böyle. Açarsın telefonu valiye, dersin “bana bak vali, söyle o emniyet müdürüne, kırarım onun ayaklarını. Sıkıysa yapmasın. Bunlar adam değil ki. Ah bizim zamanlar ah! Biz böyle gördük, böyle yaptık. Biz diyeceğiz de yapmayacaklar. Sıkar biraz, şerefsizim sıkar.”
Avrupa da öyle. Alışmışlar, açarlar telefonu iş bittikten sonra, “bu böyle” derler. “Senin fikrin ne?” demeye gerek duymazlar. Duymamışlar bu zamana kadar.
Şimdi NATO’ya yeni genel sekreter atayacaklar. Kendi aralarında konuşmuşlar ve karar vermişler. Türkiye’ye sormamışlar. “Sormaya ne gerek” dediler zahir. Böyle gördüler bu zamana kadar.
Ama o da ne?
Türkiye reddediyor hakkında uzlaşılmış adayı… nasıl oluyor bu?
Farkına varamamışlar daha, Türkiye’ye Başbakan, Recep Tayip Erdoğan’dır şu ara. Erdoğan farkını ülkedekiler anlamadı ki anlatsınlar onlara…
Haberlerden okuyoruz: “Rasmussen'in adaylığına, Türkiye'den onay veya olumlu bir işaret alınmadan resmiyet kazandırılması da "şaşırtıcı bir stratejik hata" olarak değerlendiriliyor. Bu adımın Ankara'yı rahatsız ettiği ileri sürülüyor. NATO genel sekreteri arayışlarında, genelde müttefikler arasında tam uzlaşma olmadan aday isimlerine resmiyet kazandırılmıyor. Rasmussen'in adaylığına resmiyet kazandırılması, "tüm müttefiklerin onayının alındığı, oldu-bitti havasını" ön plana çıkarma girişimi olarak algılanıyor.”
Yahu şu Başbakan Recep Tayip Erdoğan da enteresan adam hani. Oyun bozanlık ediyor bak! Şimdi bizim monşerler “ayıp ediyor, ne olmuş yani bize danışılmamışsa?” diye yaygarayı basacaklar.
NATO genel sekreterliğine aday olarak ismi onaylanan Danimarka Başbakanı Rasmussen, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)in karikatür krizinde olumsuz ve laubali bir tutum takınmıştı. Bir de bölücü roj tv. nin yayınını durdurmama kararı ile Ankara’yı üzmüştü. Başbakan kendisini özel arayan o adama bunları anlatmış, “ben bunu halkıma ve İslam dünyasına nasıl anlatırım?” demiş, o da apar topar Ankara’ya savcılarını göndermiş.
Ama nafile galiba. Haberlere bakılırsa NATO'nun yeni genel sekreter arayışlarına ilişkin yorum ve spekülasyonlar devam ederken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Londra'da, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in adaylığına karşı olduğunu açıklaması, zirve kulislerinde şok etkisi yapmış.
Şimdi bizim monşerler yine başbakanı suçlayacak, “dinci siyaset yapıyor” diyecek, bizim hükümetin yanında değil, Avrupalıların yanında yer alacaklar. Sonra da “monşer” denilince kızacaklar. Kızsınlar, ne yapalım, hak ediyorlar doğrusu.
Evet, Türkiye eski Türkiye değil. Şimdi eşit şartlarda masaya oturan ve hakkını koruyan bir Türkiye var.
İşlerine gelirse…