Y. Bülent Bakiler

Y. Bülent Bakiler

Muhsin Başkan’ın cenazesinde teselli bulmak

Muhsin Başkan’ın cenazesinde teselli bulmak

Muhsin Yazıcıoğlu için cenaze merasimi Ankara’da yapıldı. İstanbul’dan Ankara’ya gidemedim. Merasim İstanbul’da yapılsaydı da o kalabalıklara katılamazdım. Yüreğim büyük acılara artık dayanamıyor.
Ankara’ya gidemedim ama, hem TBMM bahçesinde yapılan merasimi, hem de Kocatepe Camii avlusunda kılınan cenaze namazını TV yayınlarında seyrettim. Gazeteleri dikkatle okudum. Öğrendim ki, TBMM bahçesinde yapılan merasimde, kalabalık bir grup, ilk defa Muhsin Yazıcıoğlu’nun aziz nâaşını tekbirlerle omuzlamış. Bana göre, bu çok, ama çok önemli bir hâdise.
1980 yılında, şair Ahmet Muhib Dranas, vefatından bir kaç ay önce, Yenişehir’de, bir ayak üstü sohbetimizde bana dert yanmıştı. Demişti ki: “Bir Fransız yazarının bizim hakkımızdaki hükmü şöyle:
* Türkler, İsviçre Medeni Kanununa göre doğarlar, büyürler, nişanlanır evlenirler, ayrılırlar, miras sahibi olurlar.
* Türkler, bir suç işledikleri zaman İtalyan Ceza Hukukuna göre hüküm giyerler veya beraat ederler.
* Ticarete atıldıklarında, Fransız Ticaret Hukukundan faydalanırlar.
* Öldükleri zaman da İslâm Hukukuna göre defnedilirler.”
Dranas demişti ki: “Bu tespit kanıma dokundu! Artık bizim cenaze merasimlerimize bile Batı gelenekleri bulaşmaya başladı. Bazı ünlülerimizin cenazelerini, Şopen’in ölüm marşıyla kaldırıyoruz. Batılılar gibi, cenaze başında nutuk söylüyoruz. Batılılar gibi saygı duruşunda bulunuyoruz. Siyahlara bürünüyoruz. Bir tek istavroz çıkarmamız noksan kaldı. Yakışır mı bunlar bize?“
Yakışmıyor elbette diye cevap vermiştim. Şimdi bir de ölülerimiz için saygı duruşuna geçerken, Batı dünyasından bize, borazan öttürme adeti bulaştı. Bin kere, milyon kere ayıptır. Bütün bunlar, bir aşağılık duygusunun saçmalıklarıdır. Batılıların geleneklerine hiçbir şey demiyorum. Adamları saygıyla karşılıyorum. Ama o geleneklerden bize ne? Hani Atatürk; “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür!“ demişti? Bizim kültürümüzde var mı ölülerimizin ruhları önünde put gibi durmak, borazan üflemek?
Bir delinin kuyuya attığı bir taşı, kırk akıllı çıkaramıyor. Şimdi bir takım kimseler, benim bu yazdıklarımı okuyunca “laiklik, ilericilik, devrimcilik, çağdaşlık...” tamtamları çalacaklar. Laikliği, ilericiliği, çağdaşlığı borazan öttürmede, Şopen’in ölüm marşını çalmada arayanlara söyleyecek sözümüz yoktur. Çünkü anlayamazlar. Onlar, çağımızın bin yıl gerisinde kalan ham kafalardır.
Biz, ölülerimizi fatihalarla anan, tekbirlerle, tehlillerle omuzlayan bir milletiz. Muhsin Yazıcıoğlu’nun tabutu da, TBMM bahçesinde ilk defa tekbirlerle, tehlillerle kaldırılmış. Ne güzel! Ne güzel! Ne güzel! Biliyorum ki, bundan sonraki cenaze merasimlerinde bundan ders alınmayacaktır. Yine Batı gelenekleri üzerimize çöküp duracaktır. Ama biz de TBMM bahçesinde, bir kerecik bile olsa, bizim bir şehidimizin, bizim geleneklerimize göre kaldırılmasını hatırlayıp teselli bulacağız.
Nur içinde yatasın Muhsin Başkan!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Y. Bülent Bakiler Arşivi