Obama’nın yalanı ve tasfiye plânı!..
Obama, yaklaşık yüz yıl önceki “Ermeni tehciri” konusunda “cesur adımlar” atmamızı (!) isterken...
Daha dün sınırlarımızın dibinde yaşanan olaylar hakkında “yalan” söylemekten çekinmedi...
Şuna bak;
“ABD hiçbir zaman İslâm’la savaşta değildir. Olmamıştır, olmayacaktır!”
Meclis’teki temsilcilerimizin gözlerinin içine baka baka, böyle dedi...
•
Selefi Bush’un, Afganistan ve Irak saldırıları öncesinde “Bu bir haçlı seferidir (crusade)” ifadesini kullanmış olması bir yana...
Irak’taki eğitim atışları sırasında Kur’an-ı Kerim’i hedef tahtası olarak kullanmamış mıydı ABD askeri?..
Afganistan’daki büyük sokak gösterilerinin sebebi, ABD askerinin “Kur’an-ı Kerim yakmaları” değil miydi?..
Bush’un akıl hocaları Benny Hinn, Franklin Graham, Jimmy Swaaggart ve diğer WASP’lar (Beyaz Anglosakson Protestan), Hazreti Peygamber’e ve Kur’an-ı Kerim’e “savaş açtıklarını” dışa vurmamış mıydı?..
İşgal gücünü komuta edenlerden general William Boykin; Müslümanların “putperest” olduklarını iddia ederken, Felluce katliamının sorumlularından general James Mattis, Müslümanları öldürmenin “çok eğlenceli bir şey” olduğunu söylememiş miydi?!
Bu zihniyetten Franklin Graham’ın “zırvasını” kim unutabilir:
“İslâm’ın Tanrısı başka bir Tanrı ve ben İslâm’ın çok şeytani bir din olduğunu düşünüyorum!..”
•
Bir “Dine” daha nasıl savaş açılır?..
Müntesiplerini; çoluk, çocuk, kadın, yaşlı dinlemeksizin katlet!..
Tecavüz et!..
Camilerini, mescidlerini yık!..
“Kutsal kitabını” ateşe ver, hedef tahtası yap!..
O dine her fırsatta hakaret yağdır!..
“Müslüman öldürmenin ne kadar zevkli bir şey olduğunu” söyle!..
Bütün bunlar ve daha fazlası “dine savaş açmak” değilse, “dine savaş açmak” nedir öyleyse?..
Daha ne yapmalıydı, sapık Neocon takımı?
•
Obama; terörist selefi Bush ile etrafındaki Neoconların yaptıklarından dolayı “özür dilemese” de olurdu...
En azından Hazreti Peygamber’e hakaret içeren karikatürleri savunduğu için “özür dilemek” yerine, “yarım yamalak bir açıklamayla” durumu idare etmeye çalışan Rasmussen gibi yapabilirdi...
Mesela; “ABD’nin zaman zaman giriştiği operasyonlar ve ölçüsüz kuvvet kullanımı, İslâm’la savaş algılamasına yol açmıştır. Yeni ABD yönetimi, bu durumun yol açtığı olumsuz algının giderilmesi için her türlü gayreti ortaya koyacaktır” filan diyebilirdi...
O, bunu yapmak yerine, “ABD’nin İslâm’a hiçbir zaman savaş açmadığını” iddia etmek suretiyle, milyarlarca Müslüman’ı aptal yerine koymayı tercih etti!..
•
Hiç şüphe yok ki;
ABD, “Neocon”lar döneminde “İslâm”a savaş açtı!...
Peki, Obama’nın yapmak istediği nedir?..
Halkı Müslüman ülke olarak Türkiye’yi seçmesinin anlamı ya da mesajı nedir?
Çok açık;
Obama, “ABD İslâm’la hiç savaşmadı ki” yalanına başvururken, bundan sonrasının stratejisini de “ele” veriyor aslında...
Bir bütün olarak “Müslümanlar”ı hedef almanın anlamı yok...
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un halihazırdaki Ortadoğu Danışmanı Martin Indyk’in “Ortadoğu’da dengelere geri dönüş” (Indyk., M.S. and Wittes, T.C., 2008, Back to Balancing in the Middle East, Brookings Institution, Washington) isimli çalışmasında, yeni yönetimin yol haritası açıklanmakta...
Özetle:
1) (Başta Hizbullah lideri Nasrullah ile İran Devlet Başkanı Ahmedinejad olmak üzere) Amerikan karşıtı popüler liderler tasfiye edilecek.
2) Onlar yerine ABD ile uyumlu çalışabilecek türden liderlere destek verilecek.
3) İran-Suriye-Hizbullah-Hamas hattı kırılacak.
•
Raporun “ana damarını” Hamas ve Hizbullah’ın tasfiye edilmesi oluşturuyor...
“Planı” açıkça ortaya koyan M. Indyk’in raporunda, bölgenin tek “Laik-Müslüman” devleti (!) olan Türkiye ile bu konularda “işbirliği” yapmanın önemine de sık sık vurgu yapılıyor!..
•
Peki, Türkiye böyle bir plana yatar mı, yatıyor mu?..
Amerikan basınına konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hamas’ın dışlanmasına karşı çıkacaklarını” söylemiş olması iyi...
“Hamas’sız bir çözümün mümkün olmadığını” döne döne dile getirmesi de öyle...
Lâkin; benim endişelerim devam ediyor!..
Umarım, Türkiye’nin “sıkışık” durumundan istifade, birtakım adımlar attırmaya zorlamıyorlardır!..
Umarım!..