Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Seçmen iktidarı değil AK Parti’yi uyardı

Seçmen iktidarı değil AK Parti’yi uyardı

AK Parti karşıtları oy kaybını iktidara yönelik olarak algıladılar. Haklılar, hükümet karşıtıysanız böyle düşünürsünüz. Ama bu algılamada bir sakatlık olduğu ortada. İktidar olmayanların objektif olması tabii ki beklenemez.
İşin garibi, AK Partililer de oy kaybını hükümete karşı olarak algıladılar. Oysa siyaseti bilen ve kaybolan oyları iyi tahlil eden kişiler, uyarının hükümete değil, partiyi yöneten ve yönlendirenlere olduğunu çok rahat görebilirdi ve görmeliydi.
Başbakan başta olmak üzere AK Parti’de siyasi tecrübenin zirvesinde olan insanlar var. Onlar kayıp bir oyun bile sebebini şıp demeden bilir ve anlarlar. Ya bu insanların uyarıları dikkate alınmayıp üstü örtüldü ya da kendisini uzman zanneden birtakım isimler, yanlış yönlendirmeler yaptı.
Şimdi belki bir kısım AK Partililer, yukarıdaki sözlerimden veya aşağıda yazacaklarımdan alınıp, “Hadi canım sen de” diyebilirler. Siyasette “Hadi canım sen de” ifadesi ya da “Bizden iyi mi bileceksin” tavrı, her zaman ciddi kayıplara sebep olur. Birinci ders bu.
Herkes gibi ben de AK Parti’nin kayba uğradığı bölgeleri inceledim ve çarıklı erkân-ı harp dediğim bilge kişileri bulup konuştum. Siyasi gözlem ve inceleme işi, zemini halı döşeli, deri koltuklu, klimalı odalarda yapılmaz. Araziye inmek gerekir. Araziye inmeyenler, sadece harita üzerinde sonuç tahmin ederler ki, işte o zaman da ortaya böyle manzaralar çıkar.
Bir kere oylardaki düşüşlerin büyük ekseriyetinin yanlış aday seçiminden kaynaklandığı açıktır. Ha bu arada iktidara yönelik tepkilerde de MHP-CHP ittifakına SP’den hatırı sayılır şekilde destek verilmiş. İlçelerde ve il genel meclislerinde kendi partilerine oy verilirken büyük şehirlerde CHP’nin adayı ya da MHP’nin adayı desteklenmiştir.
AK Parti oy düşüşünü elbet araştıracakmış, soruşturacakmış, eğer bu araştırma ve soruşturma, genel merkezde masa başında yapılacaksa yine yanılacaklar demektir. Uzmanlar oluşturup, kurullar oluşturup, araştırma yapacak ve “tabandan” değil de “tavandan” görüşler serdedeceklerse yine yanılacaklardır.
İşin iç yüzünü öğrenmek için; caddeye çıkacaklar, sokağa girecekler, evlerin kapısını çalacaklar, dükkânları ziyaret edecekler, parklarda, bahçelerde, kahvelerde oturan insanlarla birebir görüşecekler, konuşacaklar. Yalnız bunu yaparken de üst perdeden değil, onlardan biri gibi yapacaklar. “Bilen adam” edasıyla değil, “bilmeyen adam” edasıyla hareket edecekler.
Peki, böyle yapmıyorlar mı? Hayır, tabiî ki yapmıyorlar. İktidar olmanın verdiği açık ya da gizli “ene” ile “Nasıl olsa biz alırız, nasıl olsa bizim dediğimiz kişi aday olur, nasıl olsa bize muhtaçlar, nasıl olsa biz güçlüyüz” gibi son derece sığ bir kafayla, belli yerlerde toplanıp, belli yerlerde yiyip içtikten sonra merkeze dönerek; “Falan yer tamam” diyorlar.
Ezbere yazmıyorum bunları, hepsi gözlemlere dayalı. Özellikle genç nesil AK Partililer böyle yapıyor. Her türlü maddi imkânlara sahip olmaları, yukarıda da çok fazla sevilen, güvenilen ve işi bilen bir Başbakan’ın oluşu, partililerin büyük bölümünü rehavete sürüklüyor. Bir kısım medya ile diğer siyasi partiler de sevinçlerini bu rehavete borçludurlar.
Adaylar belirlenirken, yanlış adayların konulduğu her yerden öyle çok itirazlar geldi, öyle çok uyarılar geldi ki, genel merkez ve il teşkilatları hiç umursamadılar bile. Çarıklı erkân-ı harp, kendisinin umursanmasını ister. Şehrine, kasabasına, köyüne, kimin aday olacağını o belirlemek ister. Bazı yerlerde AK Parti bunu göremedi ve cevabını da aldı.
Toplumumuzun büyük kesiminin AK Parti’ye olan teveccühü devam ediyor. Bizde siyaset ve siyasi tercihler, ataerkil aile kavramı içerisinde yürür. Siyasi tercihlerde “ferdiyetçilik” ve “kişiselcilik” henüz yerleşmemiştir. En azından muhafazakâr çizgideki kesimlerde durum halen büyüklerin ne düşündüğü ve ne istediğine bağlıdır.
Sol cenahta durum farklıdır. Orada “bencil” bir anlayış hâkim olduğundan, ataerkil aile mefhumu sökmez. “Bana karışamazsın” anlayışından hareket edilir ve hangi seçimde olursa olsun, birlik beraberlik sağlanmaz. Ama muhafazakâr kesimde böyle değildir. Birbirlerinden çok uzak diyarlarda da olsalar aile bütünlüğüne genelde uyulur. Yarına yanlış adaylarla ilgili bir iki örnek vereyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi