Ersöz, iyi ki GATA'ya gitmiş (mi?)

Ersöz, iyi ki GATA'ya gitmiş (mi?)

Ergenekon silahlı terör örgütü davasının önemli sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün sağlık durumu endişe uyandırıyor.
Cezaevine ve sivil hastanelere girmemek için direnen Ersöz, sonunda emeline ulaşmış ve Gülhane Askerî Tıp Akademisi Hastanesi'ne yatmayı başarmıştı. Şimdi prostat ameliyatı sonrasında kaptığı enfeksiyon sebebiyle ölümle pençeleşiyor. Düz mantıkla bakınca Ersöz, iyi ki GATA'ya gitmiş diyor, insan. Hasbelkader hastalık cezaevinde veya sivil hastanede vuku bulsaydı, kıyamet kopardı. Fakat tersini düşünmek de mümkün. Belki sivil hastanede olsaydı, basit bir prostat ameliyatından ölümcül halde çıkmayabilirdi. Habis olmayan prostatlara neredeyse mahalle arası polikliniklerinde bile müdahale edilebiliyor. Zaten Ersöz de firarda olduğu günlerde bir özel hastanede sorunu çözdürecekti. Böylesi basit bir operasyon, bu kadar gelişmiş bir hastanede, nasıl böyle bir sonuç doğuruyor anlamak zor. Benzer riskler hiçbir yerde sıfırlanamaz ama davanın hassasiyeti ve GATA'nın imkânları düşünüldüğünde soru işaretlerine engel olmak mümkün değil.

Sanık emekli paşaları GATA'ya sevk ettirebilmek için basın toplantısı düzenleyip kamuoyu baskısı oluşturan İstanbul ve Ankara baro başkanları, bu gelişmeyi nasıl yorumluyor, doğrusu merak ediyorum. Devletin diğer hastanelerini sıfırlayan yaklaşımları haklı tenkitlere sebep olmuştu. Bazı avukatların "Ergenekon sanıklarının avukatlık bürosu haline geldi" şeklinde eleştirilerine muhatap olan baroların sessizliği dikkat çekici. Şayet Ersöz, sivil hastanede bu duruma düşseydi, barolar ortalığı birbirine katardı. Aynı soru 'GATAkulli' yazarları için de geçerli. Acaba, Doğan Grubu'nun GATAkulli hassasiyeti yüksek yazarları gelinen noktayı nasıl değerlendiriyor? Sessizlikleri mahcubiyetten olamaz. Herhalde henüz ilham gelmedi.

Levent Ersöz, Ergenekon terör örgütü soruşturmasının en önemli isimlerinden biri. Güneydoğu'nun korkulu rüyası, 'Sarı Levent' olması bir yana, ETÖ'nün kilit konumlarında görev yaptığı iddia ediliyor. 'Karakutu' nitelemesini fazlasıyla hak ediyor. Örgüt liderliğinden yargılanan eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur'un sağ kolu. Medya patronlarına Eruygur'un mesajını ileten, onun adına baskılar, tehditler yapan kişi. Gazetecilerle görüşüp örgütün planları doğrultusunda yönlendirmekle suçlanıyor. Medyayı 'adam etmek' önemli görevleri arasında sayılıyor. Örgütün operasyonel ayağının başında ve bütün kritik noktalarda bağlantı elemanı pozisyonunda görülüyor. Mustafa Balbay'la yaptığı görüşmenin iddianameye yansıyan şu kısmı, onun hakkında yeterince aydınlatıcı olabilir: "Levent Ersöz'ün de bunların hepsinin kesilmesinin gerektiğini, hayat hakkı tanınmaması gerektiğini, yoksa yeniden hortlayıp kendilerini ortadan kaldırabileceklerini söylediği..." Legal ve illegal istihbaratın başında bulunduğu dönemde, üst düzey devlet adamlarının dâhil olduğu 2.500 kişiyi dinletip, hukuk dışı biçimde kayıt yaptırdığı ileri sürülüyor. Ersöz, darbe suçuna ek olarak "Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlakî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme" yani 'fişleme' yapmakla da suçlanıyor. Hukukî dinlemeleri eleştirip Ergenekoncuların hukuk dışı dinlemelerine sessiz kalanların çifte standardını kayıtlara geçirmeliyiz.

Önce Şener Eruygur'un geçirdiği tuhaf kaza, sonra Levent Ersöz'ün başına gelenler... İster istemez soru işaretlerine sebep oluyor. Levent Ersöz, GATA'ya gitmekle iyi mi yaptı, açıkçası ben işin içinden çıkamadım.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi