Faizciler baş aşağı!
İlk bakışta ‘musibet’ gibi görünen bazı hadiselerin, çoğu zaman neticeleri itibarıyla ‘hayırlı’ olduğu görülür. Bu sebeple “Olanda hayır vardır” ya da “Her işte bir hayır vardır” denilmiştir. Dünyayı ve dolayısı ile Türkiye’yi etkileyen finansal/ ekonomik krizin böyle ‘hayırlı’ bir yönü de var.
Meselâ, 11 Eylül 2001 ‘İkiz Kule saldırısı’nı planlayanların hedefi ve maksadı İslâmı terörle eşdeğer göstermekti. Fakat neticeleri itibariyle bu saldırı, İslâmın daha geniş kitlelerce tanınmasına vesile oldu. “İslâm nedir?” diye merak edenler çoğaldı ve araştırıp inceleyince de “fıtrat dini” olduğunu anlayıp ona teslim oldular.
Dünyayı sarsan ekonomik kriz de bazı neticeleri itibariyle hayırlara vesile olacak. Bu krizin belki de en büyük ‘faydası’ dünyanın faiz belâsının zararlarını görmüş olması olacak. Yakın zamana kadar “Faiz olmadan ekonomi işlemez” diyenler, krizlerin sebebinin de faiz olduğunu yaşayarak ve bizzat gördüler. Öyle olmasa, Vatikan bile “Dünya ekonomisini faiz batırdı. İslâmın faizsiz sistemini inceleyelim” anlamına gelecek beyanlarda bulunur muydu?
Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı’nın (UTESAV) düzenlediği “Faizsiz Finansman Sertifikası: Sûkûk” konulu toplantıda faizin krizlerin sebebi olduğu bir defa daha ortaya konuldu. Konuşmacı Prof. Dr. İsmail Özsoy, faizin bütün dinler tarafından yasaklandığını hatırlatarak “Yahudiler faizin ‘kötü’lüğünü kabul eder, kendi aralarında faizsiz iş yaparlar. Ama başkalarını zarara uğratmak için de faiz uygularlar. Dünya faiz sistemini yönetenlerin de ağırlıklı olarak Yahudiler olduğu unutulmamalı” hatırlatması da dikkat çekiciydi.
Eğitim hayatı boyunca faiz ve faizsiz sistem üzerine çalıştığını da hatırlatan Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Özsoy, “Türkiye’de ve dünyada ‘faiz’ aleyhinde konuşmak bile tehlikeliydi. Üniversitelerde bu konuda araştırma yapmak tek başına üniversiteden ihraç sebebiydi. Ama şartlar değişti, faizin kriz sebebi olduğu anlaşıldı. Başta İngiltere ve Hollanda olmak üzere faizsiz sistemi araştırıyorlar. Hatta Rusya’da bile bu sistem uygulanmaya başladı. Dünya hızla faizsiz sisteme doğru yol alıyor” dedi.
Akla şu soru gelebilir: “Madem faizsiz sistem dertlere çaredir. O halde insanlar niçin gönüllü olarak ‘faiz’ tuzağına düşüyorlar?”
Bu problemin de onlarca makul cevabı var, ama mevcut sistemin “faiz sistemine hayat hakkı tanımamak” üzerine kurulduğunu hatırlamak lâzım. Bu bakımdan mevcut ‘faizsiz bankalar’ın hatalarını ‘faizsiz sistemin hataları’ olarak görmek doğru olmaz. Toplantıda da dile getirildiği üzere, ortada makul ve uygulanabilir güzel bir ‘sistem’ var, ama uygulama esnasında insanlardan kaynaklanan problemler çıkabiliyor. Bu bakımdan faizsiz sistemle çalışan bankalara çok daha fazla görev düşüyor. Onların yaptığı hatalar kendileriyle sınırlı kalmayıp, ‘faizsiz sistem’in kötülenmesine eleştirilmesine sebep oluyor.
Böyle önemli ve istifadeli bir toplantı düzenlediği için UTESAV’a teşekkür etmek gerek. Fakat bu konunun bir iki toplantı ile halledilmesinin kolay olmadığı da görülmeli. Daha geniş toplantılarla bu konu hem millete anlatılmalı, hem de dünyaya güzel bir örnek sunulmalı.
Yaşanan kriz, faizcilerin foyasının ortaya çıkmasına vesile oldu. İnşallah ‘faizsiz sistem’in çare olduğu da geniş kitlelerce anlaşılır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.