Bakanı için 4 defa kanun değiştirilen ülkede Kapatma mühürü de 4 kez sök
Bakanı için 4 defa kanun değiştirilen ülkede Kapatma mühürü de 4 kez sökülür
Demek ki kömür dağıtmakla o garip gureba semtlerindeki sefaleti çözmek mümkün olmuyormuş. Demek ki Başbakanın yoksulluk edebiyatındaki baş yeri alan “fakir fukara”nın kurtarılması için yapılan erzak ve kömür dağıtımı Türkiye’nin yoksulluğuna, huzursuzluğuna, içine düşürüldüğü sömürge durumuna bir çare olamıyormuş!
Sadece kapatma mührünün dört kere sökülmesi değil sorun. Yabancı ülkelerden getirilmesi yasak olan patlayıcı maddeler, kayıtdışı çalıştırılan işçiler, ruhsatsız binalar ve kolay para kazanma tutkusu... Ne olursa olsun bu kolay para kazanma tutkusunun yolunu açmak... İş yeri, iş yeri, işyeri... İş adamı, iş çevreleri...
O gün, o karanlık, pis, bakımsız “iş yerinin” merdivenlerine tırmanarak:
“Yavrum nerde, yavrum nerde abi!..” diye kendini kaybeden babanın hali, gözümün önünden gitmiyor. Yerlerde serili cesetlerin üzerindeki yoksul, toz toprak içindeki giysiler de... Türk halkının çilesi bu... Teröristlerin attığı bombalar ve döşediği mayınlarla şehit düşen başka gençlerin babaları da böyle bağırıyorlar. Yurdumuzun üzerine çöreklenmiş olan bu şeytanî düzen, bize de bütün dünyaya da gözyaşından, feryattan, yoksulluk ve yoksunluktan başka bir şey getirmiyor. Filistinliler Gazze’de böyle feryat ediyorlar, Afrikalılar Afrika’da ve Iraklılar Irak’ta... Türkmen cephesinden feryat vardı:
“Gelin bize uygulanacak soykırımı önleyin!”
***
Hal böyleyken, Meclis’ten, Vakıflar Yasası geçiyor ve hiç unutulmayacak konuşmalar oluyor. Hollandalı birisi bu yasanın çabuk çıkması için Dışişleri Bakanı’na talimat veriyor. Aynı zamanda Kıbrıs’ta limanların açılması için de. Vakıflar Yasası’nın neden Yunanistan’da mütekabiliyet esası gözönünde bulundurulmadan yasalaşmakta olduğuna cevap veren o Lejandik midir nedir (ismini doğru yazmaya ve bunu öğrenmeye mecbur değilim) ayrıca bir Türkle evli olan adam, bu durum için:
“Elbette Yunanistan yanlış yapıyorsa bunu ‘eleştirmek’ hakkımız var” diyor. AKP’nin geçen yıldan beri dilinden düşürmediği:
“Yunanistan’ın böyle yapması o işi meşrulaştırmaz” gibilerden akıl durdurucu bir cevap veriyor. AKP ile Lajendik aynı dili konuşuyor. Buna bir de Türk halkının “hamiyet duygularını” eklediler. Yani biz hamiyet duygularına sahipmişiz ve bu yasayı çıkarırmışız (bu yüzden) ama Yunanistan böyle yapmayabilirmiş, bu da doğru olanın Yunanistan’ın değil Türkiye’nin tavrı olduğunu gösterirmiş. Görüyor musunuz Sionist aklını! Karmakarışık bir cümle kuracak ve idraki, bu yolla değiştereceksiniz. Hamiyet duygularımız vatanın her türlü tehlikeye atılması için geçerli bir sebep olabilirmiş meğer. Yeter ki bize hamiyetli densin! Koskoca Hayati Yazıcı, ciddi ciddi, Lejandik’in bu lâflarını, cevap olarak söylüyordu ama kendisi de buna pek inanmış gibi değildi. Herhalde AB’nin artık bizi içine almasının kesin olarak reddedildiği gibi son bir gelişmeyi hatırlıyorlardı ve AB için yapılıyormuş gibi görünen bu tavizlerden azap duyuyorlardı.
***
Size bu konuda bir hikâye anlatayım: Karamanlis bizim Kıbrıs’a cemaat dedi ya, Tayyip Erdoğan neden Batı Trakya’daki Türkleri aynı siyasi akla, mantığa, ölçüye dayanarak “soydaşlarımız”, “Batı Trakya’da oturanlar” diyerek Karamanlis’i rahatlattı diye soranlara şu cevap verilmiş: Karamanlis’in başı Kültür Bakanlığı’ndaki bir “metres” skandalıyla biraz dertte, Tayyip Bey, Karamanlis’i daha fazla üzmemek için böyle yapmış. Batı Trakya Türkleri dememiş. Ey akıl, ey iz’an, ey siyaset nerdesen?
***
Yarına devam edeceğim ve kendini Atatürkçü sanan yahut özel olarak yetiştirilmiş bir “marjinal” grubun “Şeriat Ortaçağdır” pankartına değineceğim. Bizimki değil, sizin şeriatınız ortaçağdır. Atatürkçüyseniz, onun Şeriata ve İslâm’a ne kadar saygılı olduğunu bilmeliydiniz. öyle ucuz Atatürkçülük olmaz. Bu, eskiden gayr-i millî Sabataycıların bir taktiği idi. Şimdi ne?