Üç konu ve üç yorum
Birinci dalga geçti, sonuncu dalga yolda,
Onüçüncü dalgada avukat değişmez ki...
ETÖ çetelerinin bütün umudu solda,
Irmaktan geçiyorken malum at değişmez ki...
1- SAYGIN OLMAK İÇİN:
Diyorlar ki:
Emekli generaller aydın ve saygın kişilerdir...
Siz emekli aydın generallerin saygınlığını hesaba katmadan sabah sabah evlerinden gözaltına alırsanız demokrasiyi ve bizim anladığımız hukuku berhava edersiniz...
Üniversite rektörleri aydın ve saygın kişilerdir... Bu kişileri hangi hakla gözaltına alabiliyorsunuz... Hele tutuklama bir fecaattır... Davet etseniz kalkar gelirlerdi...
Bak şu işin tersliğine...
Levent Ersöz paşa saygındı, üstelik aydındı, amma öyle bir kaçtı ki nereye gittiği bilinmedi...
Ve şimdi:
Eski İstanbul Belediye Başkanı, İstek Vakfı’nın başkanı, üniversite mütevelli heyet başkanı, saygın mı saygın, aydın mı aydın, amma Ergenekon hadisesi meydana çıkınca ipi kırıp kaçtı adam...
Bedreddin Dalan’dan bahsediyorum...
Sanmayın ki isimsiz falandan bahsediyorum...
Dalan’ın arazisi içinde arama yapıldı ve dudakları uçuklatacak sayıda enva-i tür silahlar ele geçti...
Ula Hergelekon’cular, bu aydın ve saygın zat sizin tarifinize tıpa tıp uyuyor... Amma kendisi kaçak...
Araziye yüzlerce silah depolamış...
Ne yapacaktı dersiniz?
Bu silahlarla ava mı çıkacaktı, yoksa Amerika’ya savaş mı açacaktı?
Adam zaten Amerika’ya kaçmış... Acaba “Ulusalcı” yandaşları ne derler, ne bahane bulurlar?
Biraz geç kalınsaydı rektörler ve rektör eskileri de firara kadem basarlardı. Mevcut durumla yetinelim şimdilik... Yandaşlar ne halt ederler bilemeyiz...
2- CHP’DEN AYRILMAK, O FİKİRDEN KOPMAK DEĞİLDİR.
AKP’nin Kültür Bakanı sayın Ertuğrul Günay’ı iyi tanırım... Ya da iyi tanıdığımı zannederdim...
CHP’de Baykal’la güreşe tutuştuklarında faul yapmayı seven Baykal bel altına vuruyor, yetkisini kötüye kullanıyordu... O günlerde iki yazı yazmıştım... Yazıların mahiyeti Deniz Baykal’ın haksızlık yaptığı, Günay’ın mağdur vaziyete düşürüldüğü hususundaydı...
Beni telefonla buldu ve teşekkür etti Ertuğrul Günay...
Galiba 2006 yılındaydı... Kocatepe Camii avlusunda düzenlenen kitap fuarında karşılaştık... Beraberinde Diyanet İşleri Başkanı muhterem Ali Bardakoğlu da vardı...
İyi bir methiye çekti sayın Günay benim için...
Ne yazık ki ben bugün sayın Günay için methedici bir yazı yazamam... Geçmişteki yazılarım da methedici değildi... Mağdura sahip çıkmak benim için bir vazife idi...
Sayın Günay Bakan oldu, lakin CHP’lilik mayasını henüz silemediğini görüyoruz... Hiçbir CHP’li CHP’den ayrılmakla, kovulmakla demokrat olamıyor... Olması da mümkün görülmüyor...
AKP, biraz kendi hatalarından, biraz mali konulardaki vurdumduymazlığından, biraz da devşirmeleri önemli makamlara getirdiğinden kaybeder diyorum...
3- AZERBAYCAN KLASİĞİ:
Siyasi konularda ben AKP gibi düşünmüyorum...
Nasıl ki bir CHP’li öldür Allah CHP mayası taşırsa, her Ermeni de mutlaka Ermeni’dir ve Türkiye’yi düşman bilir...
Düşmanlıkları ARARAT (Ağrı Dağı) kadar büyüktür...
Tabii ivazsız-tavizsiz dostluk tesis etmekte bir mahzur yoktur...
Yine de güvenilmez Ermeni militanlarına... Bakarsın gün gelir arkadan vurmuşlar, bakarsın düz yolda önünüze tuzak kurmuşlar...
Türkiye ile Ermenistan arasında buzları çözme girişimi başlatılınca Azerbaycan’da yer yerinden oynadı...
“Kabul etmeyiz” feryatları bir yana İlham Aliyev çıkını omuzladığı gibi Moskova’ya dayandı...
Başbakan: “Dağlık Karabağ meselesi çözülmeden ne kapı açarız, ne de anlaşma yaparız” demesine rağmen, Azeri yetkilileri Moskova naziresi olarak CHP Genel Merkezi’ne de yığıldılar...
Bre dostlar, Dağlık Karabağ’ı sizden alan Ermeni ve Rus birlikleri değil miydi? Siz ne yaptınız? Şiir okudunuz, şarkı söylediniz ve tabana kuvvet kaçtınız... Mertliğinizi gösteremediğinizi biliyorum... Şimdiki siteminiz, şımarıklığa benziyor doğrusu... Ne yani sizi kaybederse Türkiye dünyayı mı kaybedecek? Biraz akıllı olamaz mısınız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.