Güneydoğu, Gülen, Mustazaf-Der, Ergenekon... Tezgâha dikkat!..
Ergenekon Terör Örgütü’nün “bülteni” haline gelmiş olan sözde gazeteyi -büyük ihtimalle- izlemiyorsunuzdur.
Ben -işim gereği- dikkatle takip ettiğimde, “ETÖ tezgâhını” görüyorum.
Son günlerde, “Ergenekon’u örtecek bir çatışmayı” ısrarla gündeme taşımaya çalışıyor adamlar.
Ortada bir “Cemaat çatışması” varmış;
Kavganın tarafları, Fethullah Gülen cemaati ile Hizbullahçılarmış!..
Gülen Cemaati, Hizbullah’ın tabanını oymak için gayret gösterirken, Hizbullah da, Gülen Cemaati’ne “Karşı koyacak gücünüz yok, üzerimize gelirseniz kaybedersiniz!” tehdidinde bulunuyormuş!..
Bülten’den kışkırtıcı “haber” (!) ler...
•
Ergenekon iş başında;
Güneydoğu’yu karıştırmak istiyor!..
Bunu yapabilmenin iki yolu var:
1- Din ekseni ile marksist-leninist ekseni çatıştırmak.
(Bu, bir dönem yaşandı. Tarafların çatışması sağlandı. Bir tarafın, “aynı delikten ikinci kere ısırılmamak” konusunda ne denli hassas olduğu bilindiğinden, bu oyunun tutma ihtimali bugün için oldukça az. Bu arada, Mustazaf-Der çevrelerine son zamanlarda ‘PKK etiketli’ bir takım saldırılar söz konusu olmuşsa da bunlar ETÖ’nün arzuladığı sonuçlara yol açmadı.)
2- Din ekseninde bir çatışma meydana getirmek.
(Bu deneniyor, bir takım saldırılar derinden derine organize ediliyor.)
•
Tezgâh açık;
“Ergenekon Bülteni” sürekli olarak “gerginliği” pompalarken, derin güçlerin diğer unsurları da buna paralel olarak “Ergenekon” operasyonunun gündemden düşmesini hedefliyor.
Bu operasyonun “medya ayağı”nın “uyuşturucu sevkiyatına” hem de “aile boyu” bulaştıkları yargı kararlarıyla belgelenmiş bulunan bir “Bülten mensubu” tarafından yönetildiğini de görüyoruz.
Hedef;
Vurgulamış olalım:
Güneydoğu’daki “sıkıntıyı” kaşımak!..
•
Niçin Gülen grubu?..
Belli değil mi;
ETÖ, en fazla hangi Cemaat’e diş biliyor?..
Ve niçin diş biliyor?
•
Şüphesiz, Gülen Cemaati “oyunun” farkında...
Bundan dolayı da, “Ergenekon Bülteni”nin işaret ettiği Mustazaf-Der’in önde gelen isimleriyle “diyalog” kapısını açık tutmaya çalışıyor.
Ve Güneydoğu’yu sıkıntıya sokacak ve dahası, Ergenekon operasyonun gölgede kalmasına yol açacak bir takım “provokasyonların” önüne geçmeye çabalıyor.
•
Mustazaf-Der’e gelince...
Onlar da; “tartışmaların” ve “tehlikeli çekişmelerin” içine girmek istemiyorlar.
Nitekim; “Tekelci medya grubundaki” bir takım “yazarların” ve bilhassa da İslâmi camiadan geçme bir “yazar”ın onca telkin ve kışkırtmasına rağmen, Mart-2009 yerel seçiminde “tarafsız” kaldılar.
Öte yandan;
“Güçlü oldukları halde, hiçbir şiddet olayının içinde olmayacaklarını” açıkça deklare ettiler.
Bu deklarasyon; “tezgahın farkında olduklarının” açık bir göstergesiydi.
•
Bakın, ETÖ dâvâsı son derece kritik bir noktaya geldi.
ETÖ mensuplarının, darbe tezgâhçılarının iyiden iyiye köşeye sıkıştıkları bir noktada bulunuyoruz.
Son olarak, Vakıf arazisinde “darbe silahları” bulununca ve Vakıf’ın elebaşı, “Orası kâğıt üzerinde bize ait ama biz kullanmıyoruz” demek suretiyle “top”u “başkalarına” atınca...
Evet;
O “başkaları” için açıklama mecburiyeti hâsıl oldu!..
Önümüzdeki günlerde açıklama yapmak durumundalar.
Ergenekon’un üzerini örtmeye çalışan bir “tetikçi kartel gazetesi” bile “Bu vakıf arazisi gerçeği nedir, artık açıklanması lazım!..” çağrısında bulunuyorsa...
ETÖ, iyiden iyiye köşeye sıkışmış demektir.
Bu; köşeye sıkışan kedinin son çare olarak “tırnağını kullanacağı” noktadır.
İşte böylesine krıtik bir noktada bulunuyoruz ve başta Güneydoğu’da faaliyet gösteren hassas insanlarımız olmak üzere, herkesi çok ama çok dikkatli olmaya çağırıyoruz...
Gülen Cemaati’nden, Ergenekon’un ekmeğine yağ sürecek açıklamalar gelmez, gelmemeli...
Mustazaf Der ve çevresi de, “Hiçbir çatışmanın içinde olmayacaklarını” deklare etmeye devam ediyor, etmeli...
Ve bu arada; önümüzdeki günlerde Güneydoğu’da gelişebilecek olan “hadiseler” konusunda, “duyarlı medya organlarına” da büyük sorumluluklar düştüğünü hatırlatmak isteriz.
Bilhassa Güneydoğu konusundaki yayınlarda “ortak dile yakın bir dil” tutturmaya gayret etmek lâzım.
Daha doğrusu şart!..