Derdimiz Davamız
Müslümanlar, birbirlerinin kardeşleridir. Mü’minler, hem kardeşlerine karşı vazifelerini, hem de kafirlere karşı tavırlarını alabilmek için, inanç bakımından mü’min, kafir ve münafık olarak insanları iyi tanımak zorundadırlar.
Bir önemli konu da şudur: Mü’min her an küfre düşebileceği gibi, kafir de her an mü’min olabilr.
Kafirin mü’min olması, fevkalade sevinilecek bir olaydır. Buna sebep olmak, dünyada büyük bir mutluluk ve huzur kaynağı, ahirette de bir kurtuluş vesilesidir.
Aksine mü’minin küfre düşmesi ise, bütün müslümanları üzen, üzmesi gereken bir olaydır. üzerinde derin derin düşünülmesi gereken, sebep ve çarelerinin araştırılması gereken bir olaydır. Ama, mümkün olan bir olaydır.
Onun için Müslümanların imanlarını güçlendirecek ilim ve amellere çok büyük önem vermeleri gerekir.
Mü’min iken dinden çıkarak kafir olana “mürted” denir ve yakalanırsa İslam toplumunda ferdin ve cemiyetin inanç, huzur ve güvenini koruma adına cezalandırılır. çünkü mürted olup da İslam’la savaşmayan yok gibidir.
Ancak, bir kimsenin dinden çıkıp kafir olduğunu söylemek, ciddi bir iştir. İnsanı dinden çıkaran dinin temel esaslarının inkarı veya alaya alınması veya faydasız görülüp beğenilmemesi gibi şeylerin, o insan tarafından bilerek söylenip söylenmediği, amaçlanıp amaçlanmadığı veya maksadını aşıp aşmadığı iyi araştırılmalı, insanlar gelişi güzel tekfir edilmemeli, yani hemen “dinden çıkıp kafir olduğu” ilan edilmemelidir.
İnsanlar bazen dini, içlerinden samimi bir şekilde benimsediği halde, bilmeyerek veya boş bulunarak inkara götüren bir sözü söylemiş de olabilirler. Gerçekten de bazen söz kafir, ama söyleyen mü’min olabilir.
Bu gibi hallerde yapılacak olan, temkinli olmak, uygun bir dille o kişiyi uyarmak ve tövbeye davet etmektir.
Ne yazık ki bazen de insanlar, bilerek dinden çıkacak sözleri söyleyebilir, işleri işleyebilirler. Bu gibi durumlarda inananlara düşen, yukarıda belirtilen gerekçeler gereğince o insanlarla, davetin dışındaki tüm ilişkileri kesmektir. Onlara selam verilmez, selamları alınmaz, kestikleri yenilmez. Müslüman bir eşle evlendirilmez, evli ise, nikah hükümsüz kaldığından eşi kendiliğinden boş olur ve elinden alınır. öldüğünde cenaze namazı kılınmaz, müslüman mezarlığına da gömülmez.
Bütün bunlar düşünüldüğünde bu gün müslümanların en önemli meselesi, kendilerinin ve sorumlu olduklarının imanlarını iyi korumaya çalışmalarıdır.
çünkü, insanları küfre düşüren cehalet maalesef çok yaygınlaşmış, yabancı inanç ve kültürler, İslam dışı yaşama biçimleri, belli bir sistem içinde çeşitli kişi ve kurumlarca değişik metotlarla insanımıza benimsetilmeye çalışılmaktadır. Hatta zaman zaman bu konuda, insan haysiyet ve şerefine yakışmayan, temel hak ve hürriyetlere ve yürürlükteki yasalara da ters düşen çok ilkel baskı, zorlama ve dayatmalara, hatta eziğyet ve işkencelere de şahit olunmaktadır.
Bütün bunları bertaraf edebilmek için sağlam bir inanca, güçlü bir bilgiye, engin bir kültüre ve fevkalade bir cesarete ihtiyaç vardır.
Derdimiz, davamız budur bizim. Yaşamak bunun içindir.