Kriz günlerinde Müslüman olmak

Kriz günlerinde Müslüman olmak

Bu günlerde dairenin, dükkanın, işyerinin sıkıntısını evinize getirmemeye dikkat ediniz.

Eviniz, limanınız gibi olsun. Akşama kadar hayat mücadelesini veriniz, bu yolda yorulunuz ama dinlenmek için eve geldiğinizde işinizi ve sıkıntısını evin dışında tutunuz.

İş yerinin sıkıntılarını eve getirmeniz sizin sıkıntınızı gidermez. Eşinizle beraber sabaha kadar yetmiş bin defa "Borcumuz var ne yapacağız?"diye sızlansanız, borcunuz ödenmez ve sızlanmanın sizde bıraktığı sızılar, sizi rahatsız etmeye devam eder.

Sevgili peygamberimiz: "Kuşlar gibi olunuz. Akşam yuvalarına tok olarak dönerler, sabah olunca rızk aramak için tekrar sabah erkenden yuvadan çıkarlar" buyurmuş. (Tirmizi, Zühd 32, İbni Mace,Zühd 14)

Kuşlar, yuvalarında yarın endişesini duyarak gecelerini uykusuz geçirmezler ama sabahleyin çalışmak için kanat çırparlar.

Bol zamanlarda yakınlara, yetimlere, fakirlere yardım ettiğimiz gibi dar zamanlarda da yardıma devam edersek Rabbimiz bize bir çıkış yolu lütfedebilir.

Fırsat düşkünü insanlardan olmamaya dikkat edelim.

Elinde parası olduğu halde krizi bahane ederek çekini, senedini, açık borçlarını ödemeyen ve parasıyla ucuza mal kapatan, ölmüş eşekten nal mıh söken insanlardan olmayın.

İnsanların darlığından yararlanarak faize para vermek, az paralarla malına el koymak, namusuyla oynamak gibi şeyleri yapmayalım. Yapanlara izin vermeyelim.

Hep yöneticilere akıl vererek tatmin olma yerine, kendimiz bize düşen görevi yaparak tatmin olmaya çalışalım.

Rum suresinin 54'üncü ayetinde yaratılışımız hatırlatılır. Eli ayağı tutmayan zayıf bir çocuk olarak doğduğumuz, sonra güçlü ve kuvvetli hale getirildiğimiz, daha sonra tekrar gücümüzü kaybedeceğimize dikkatimiz çekilir.

Çocukken anne ve babamız ve diğer yakınlarımız tarafından korunuyoruz. İhtiyarlayınca da çocuklarımız ve yakınlarımız tarafından korunuyoruz. Güç, kuvvet sahibi olduğumuz zamanlarda da biz yakınlarımıza, fakirlere yolda kalmışlara yardım elimizi uzatacağız.

"Ölme eşeğim ölme; yaz gelsin de sana yonca biçeyim" diyenlerden olmayalım.

Dünyanın öbür ucundaki zenginin parası gelinceye kadar yanınızdaki insanda derman kalmayabilir.

Sun'i teneffüs yoluyla ciğerlerine hava verilen insana "Bak her tarafta hava var, sende de ciğer var al nefesi ve kurtul" demiyoruz ve bizim ciğerimizin gücüyle bir üfürüklük hava, hayat verebiliyor.

Derdimiz ne kadar büyük olursa olsun müezzin efendi şehrimizde ve köyümüzde günde beş defa yüksek sesle bağırıyor: "EN BÜYÜK ALLAH'TIR"

İslâmi konularda sapkınlığın içine düşmüş bir insana bir ayetin ışığını tutuvermek, karanlık gecede hendeğe düşmek üzere olana ışık tutmak gibidir.

Ekonomik konularda sıkıntıya düşmüş bir insana gücünüz oranında yardım elinizi uzatıvermek de ciğerlerine bir nefes vermek gibidir.

Rum suresinin son ayetinde "Sabret, şüphesiz Allah'ın va'di gerçekleşecektir. Yakini bilgisi olmayanlar seni hafifliğe sevk etmesin" buyuruyor.

Karın tokluğu karşılığında, düşman önünde kendimizi hafife aldırmayalım. Gel deyince gelen, defol deyince giden, gücenmediğini bildirmek için pişkin suratla sırıtan insanlardan olursak düşman dahi değer vermez. Onun için Rabbimiz bizi uyarıyor: "Sabret, kendini hafife aldırma" diyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi