Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Taklidin anlamı

Taklidin anlamı

Taklit; boynuna gerdanlık asmak, başkasının ürünü olan bir şeyi aynen alıp kullanmak anlamına gelen İslamî bir terimdir. Kullara ait bir düşünceyi, doğruluğundan şüphe etmeksizin alıp aynen kullanmak demektir. Taklit fotokopi çekmektir, taklit bir şeyin resmini yapmak demektir. Bu sebeple İslam’da taklit caiz görülmemiştir. Taklit ibadetler için kullanılmaz, belki dünya işleri için kullanılır. İbadetler için itaat ve teslimiyet ifadesi kullanılır.

Düşüncede taklit; kula ait bir düşüncenin hiç sorgulanmaksızın aynen alınıp kullanılması, bir tür gerdanlık gibi boyuna asılmasıdır. Sanatta taklit başkasının sanat ürününü aynen almak, onun fotokopisini yapmaya çalışmaktır. Bir şeyin aynısını yapmaya taklit denmez.

Taklit eden taklit edilenin daima gerisinden gider; onun gibi olamaz. Avrupa’yı taklit eden ülkemizin hali bunun örneğidir. Avrupalılar bir işi ya da bir şeyi yapıyor, Türkler de onların yaptıklarını yapıyorlar, taklit ettikleri için ona bir şey ekleyemiyorlar yahut onun ilerisine geçemiyorlar. Her alanda gelişememenin ve geri kalmanın sebebi işte bu taklittir.

Sanatında ve yaptıkları işlerde kulları taklit edenler daima kulların gerisinde kalırlar, bir ilerleme kaydedemezler; eksiklerden kendilerini kurtaramazlar. Türkiye’nin 200 yıldan beri gereğince kalkınamamasının sebebi işte bu taklit zihniyetidir. Bundan mutlaka kurtulmak gerekir.

Özellikle ressamlar içinde en büyük ressamı taklit edenler ona benzerler, fakat onun önüne geçemezler. Çok ileri derecede ressam olabilmek için kulları değil de Allah’ı taklit edenler esas başarıyı yakalarlar. Hatta diyebiliriz ki, en başarılı ressam kulları değil, Allah’ı taklit edenlerdir.

Bir çiçeği örnek alalım. Bütün ressamlar tabiattaki varlıkların resmini yapmaya çalışırlar; yani Allah’ın sanatını taklit ederler. Allah’ın sanatını ne kadar başarı ile taklit ederlerse resim yapmada o ölçüde başarılı olurlar.

Bir gülü düşünün. Ona bakarak resmini çizen kişi suretinin benzerini yapabilir, fakat aynısını yapamaz. Gülü taklit ederek bir gül yapmak isteyenler de öyledir. Benzerini yapabilirler, fakat aynısını yapamazlar.

Bir şeyin aynısını yapmak taklit değil, tahliktir, yaratmaktır, yoktan yapmaktır. Allah her şeyin orijinalini yaratandır; kullar ise ancak onun yaptıklarını taklit ederler; taklitte kullar ne kadar çok başarı elde ederlerse sanatta da o kadar başarılı olurlar.

Mesela; uçağı ele alalım. Kullar uçak yaparken Allah’ın yarattığı ve onun harika sanat eseri olan kuşları taklit etmişler, böylece uçan dev cisimler yapmışlardır. Uçaklar kuşlara benzerler, fakat asla kuşların aynısı olamazlar. Eğer aynısı olacak olsalardı, o zaman bunu yapanlar haşa, Allah’ın yaratıcılığına ortak olmaları gerekirdi; uçakların his sahibi olması ve asla düşmemesi ve bir kazaya maruz kalmamamsı, yakıtının tabii olması gerekirdi.

Kullar işte bu harika ilahi sanata bakarak uçak yapmışlar, dolayısıyla Allah’ı taklit etmişler ve onun sanat eserlerinden yararlanmışlardır. Uçaklarda Allah’ın eserlerini ne kadar çok taklit söz konusu olursa o kadar başarı ve güven elde etmek söz konusudur.

Eğer Batılılar kulları taklit etselerdi, kullar uçak diye bir orijinal araç yapmadıkları için, belki de bugün ki uçaklar asla yapılamayacaktı. Teknik alanda bunca icatlar yapılamayacaktı. Allah’ın sanat eserleri ve yaptığı işler taklit edildiği için benzeri nakliye araçları gerçekleştirilmiştir. Helikopter de böyledir. Diğer yapılan işler de… Bilmek lazımdır ki; taklit eden kişi, taklit edilen orijinalin aynısını yapamaz; yaparsa buna taklit denmez, belki icat denir, buluş denir.

Allah’ı taklit edenler, bir kere daha ifade etmeliyiz ki; Allah’ın eserlerinin benzerini yaparlar, onun aynısını değil.. Aynısını yapmak için yaratıcı olmak gerekir. Yaratıcılık kullara mahsus değildir, belki kulların yapacağı şey, yaratanı taklit etmek, yaptıkları eserleri onun eserlerine benzetmektir.

Bunun gibi, Allah’ın zatının değil, sıfatlarının taklit edilmesi kulların mükemmel olmasını temin eder. Allah’ın “Muhsin” adının tecellisini taklit edenler daima güzel işler yaparlar, yaptıkları işler, başarmaları ölçüsünde diğer kullarınkinden daha güzel olur, fakat Allah’ın yaptığı kadar ya da ondan daha güzel olamaz. Çünkü işin orijinalini yapmak Allah’a mahsustur. Kullar Allah’ı taklit ettikçe diğer kullardan daha ileriye giderler, fakat daima Allah’ın eserlerinin gerisinde kalırlar.

Allah’ın yaptıklarının benzerini yapmaya ittiba denmez. İttiba’ fikri ve taabbüdî konularda bir âlimin yaptığı içtihadı inceledikten sonra, beğenince onun görüşüne tabi olmak, onunla amel etmek demektir. Bir müçtehit âlim, bir meselede içtihadı bulunmaz da başka bir müçtehidin görüşünü inceleyip ona uyarsa bu işe ittiba denilir.

Taklit ittibadan farklı şeydir. Taklit doğruluğuna, sağlamlığına ve güzelliğine inanarak bir kimsenin işini ya da düşüncesini aynen alıp kullanmak ve sorgulamadan ona uymaktır. İşte sorgulamadan uyulacak tek varlık yüce Allah’tır.

Allah kullar tarafından taklit edilirse kullar en güzel, en sağlam ve en mükemmel işleri yaparlar. Çünkü Allah işlerin en mükemmelini yapandır. Kullar böyle değillerdir. Kullar eksik olup işleri de kusur ile mualleldir. Kusurlu olanı taklit eden kusurlu iş yapar. Kusursuzu taklit eden kusursuz ya da az kusurlu iş yapar.

Kulların yaptıkları işlerin mükemmel olabilmesi için her bakımdan mükemmel ve kusursuz olanı taklit etmeyi esas almaları gerekir; böylece insanlar dünya üzerinde en iyi işleri yapmış olurlar. Fakat kulların yaptıklarını taklit ederlerse en iyi ve en mükemmeli elde etmede başarılı olamazlar.

Kulları taklit edenler daima kusurlu iş yaparlar. Allah baki, güzel ve mükemmel iş yapandır. Dolayısıyla Allah’ı taklit edenler, işlerin en mükemmelini yaparlar, fakat Allah’ın yaptıklarını asla yapamazlar.

Allah’ı taklit edenler işlerin en iyisini yapmış olurlar, fakat Allah’ın yaptığının aynısını yapamazlar. Bir çiçeğin resmini yaparlar, fotoğrafını çekerler. Bunda ne kadar başarılı olurlarsa o kadar mükemmel sanatkâr olurlar, fakat o çiçeğin aynısını asla yapamazlar; hatta bir sivrisineği bile yapamazlar. Ancak, sivrisineğin resmini yapıp fotoğrafını çekerler. Resim ve fotoğraf çekmek taklittir, kulun işidir. Ressam ne kadar güzel ve başarılı olursa o kadar güzel bir resimden söz edilebilir, fakat asla yaratmaktan söz edilemez. Dolayısıyla taklit ile yaratmayı bir birine karıştırmamak gerekir.

Bir alanda icat yapanlar da aslında yoktan var edenler değil, var olan bir şeyi dünyada bulup insanlara tanıtanlardır; Allah’ı taklit edenlerdir.

Allah’ı taklit etmek, eserlerini örnek alarak onun işlerine hayran olmayı ve benzerlerini yapmaya çalışmayı ve mükemmeliyeti esas almayı gerektirir.

İşte bu sebeple diyoruz ki; İslam dünyası Batılıları taklit etmeyi bırakmalı, Allah’ı taklit etmeli, onun eserlerine bakarak işlerin en güzelini en mükemmelini yapmaya çalışmalıdırlar. Kalkınmanın yolu kulları taklit etmeyi terk etmekten ve kusurlu iş yapmayı bırakmaktan geçer. İslam âleminin tek sorunu kulları taklit etmektir. Batılılar Allah’ı taklit ediyorlar, Müslümanlar ise Batılıları taklit ediyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi