“İdam istiyoruz; hemen, şimdi!..”
İki gün önce,
Avrupa Birliği’ni bir “medeniyet projesi” olarak değerlendirmenin ne kadar yanlış ve yanıltıcı olduğunu ele almıştım...
Mardin’de yaşanan ve 45 vatandaşımızın vahşice katledilmesiyle sonuçlanan olayın ardından, sokağın gündemine gelen tartışmalar ne denli “kritik” bir konuya el attığımı ortaya koymakta...
“Mardin’deki katliamla Avrupa Birliği’nin ne alâkası” mı var?..
Var efendim var...
Bakın anlatayım:
Malûm; nişan törenini basan caniler yakalandı...
Bunları vatandaşın önüne atsanız ya da cezalarının “maktûl” yakınları tarafından verilmesini isteseniz ne olur?..
Ve dahi;
“Kısasta hayat var” hükmünün uygulandığı bir düzende ne olurdu ve bugünkü düzende ne olur?..
*
“Kısasta hayat var” tarafını ilahiyatçılar cevaplandırsın...
Biz bugünkü düzene gelelim;
Bugün var ya bugün olacağı şudur:
O canavarlar; aralarında çocukların, hamilelerin, kamu görevlilerinin de bulunduğu insanları, canavarca hislerle, tasarlayarak katletmiş olmalarından dolayı “Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına” mahkûm edilirler.
“Mardin’deki vahşette” maktul sayısı 44 olduğundan ve “katlama” hesabında öldürülen kişi sayısı esas alındığından 44 defa ağırlaştırılmış müebbete çarptırılırlar.
Burası çok önemli;
“Hapisteki süreyi iyi hâli olarak geçirmeleri” halinde infaz kanununun kendilerine tanıdığı ‘imkandan’ faydalanırlar!..
Bu kanunun 107. maddesine göre, yatıp yatacakları “40 yıl”dır!..
Evet, normal şartlarda “40 yıl” yatar ve çıkar bu canavarlar!...
Normal olmayan yani “Türkiye’ye özgü olan” şartlarda ise en geç 15 yıl sonra “af”tan istifade ederek özgürlüklerine kavuşurlar!..
*
Böyle bir durumda siz olsanız ne yaparsınız?..
Yani şunu soruyorum:
Evlatlarınızı, anne babalarınızı ve diğer yakınlarınızı acımasızca katleden heriflerin 10-15 sene sonra belki de daha az bir süre sonra ellerini kollarını sallayarak dolaştıklarını göre göre yaşayabilir misiniz?..
Bir şeyler yapma ihtiyacı hissetmez misiniz?..
Hissetmeyebilirsiniz...
“Mevzuata uygun olan” da hissetmemenizdir...
Avrupa Birliği “Bana girmek istiyorsan idam cezasını kaldıracaksın” dediğinden...
Ve bu “emrin” gereği olarak da “idam cezası” kaldırıldığından...
Sizler de...
AB müktesebatının gereği olarak “hislerinizi” rafa kaldıracaksınız!..
Aksi takdirde...
“Madem kanun kesmiyor, kendim keserim göbeğimi” diyecek olursanız...
Siz de hapse atılırsınız...
Ve, hakkınızdaki hüküm de “kan gütmekten dolayı adam öldürdüğünüzden” ağırlaştırılmış müebbet olur!..
Normal şartlarda üç aşağı beş yukarı aynı cezayı alırsınız!..
Af çıkarsa ne olur?..
Ne olacak, diğerlerine ne olduysa size de o olur!..
*
Elbette, “Herkesin yargı kararlarına saygılı olması gerektiğini” savunuruz...
Lâkin, kanunların da, kararların da muhatabı olan insandır!..
Adaletin çözüm üretmediği yerde, insanın hiç de arzu edilmeyen birtakım yollara yönelmesi doğru olmasa da, tabiidir!..
*
“Ey Meclis” diye seslenmek istiyorum tam da şu anda:
“Gerçekten de Milletin Meclisi isen, milletin hissiyatına uygun kanunlar çıkart!..”
“Kısasa kısas” değilse bile!..
İdam!..
VE ANLAMLI ÇAĞRI
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, AB baskısı ile kaldırılan “idam”ın geri getirilmesi için defalarca çağrıda bulunmuştu...
Bugün de, Mardin’deki menfur katliamın ardından Saadet Partisi Lideri Numan Kurtulmuş’tan çağrı geldi:
“Zanlıların yakalandığı söyleniyor. Bu adamlara, en iyimser ihtimalle, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vereceksiniz. Bu caniler, infazdan yararlanarak bir süre sonra sokakta gezecek. Türkiye’nin bunu bir kere düşünmesi lazım. Bu olay idam cezasının gözden geçirilmesini gündeme getirmelidir!..”
Evet; aklın yolu bir!..
“İdam” cezası, “Adalet”in gereğidir!..