“Aşık oldum, hemen evlenmeliyim!” mi?
Kitle iletişim vasıtalarıyla yabancı kültürün bombardımanına maruz kalan biçare orta dereceli okulların gençleri bile, “Âşık olduk, hemen evlenmeliyiz!” diye çalışmaya fırsat bulamıyor! Bu, topyekûn bir millî fecaattır!
Sevginin kaynama derecesi olan aşk, sihirli bir kelime. İlim adamları, “Aşk hastalık mı, sağlık alâmeti mi?” tartışmaları yapıyor.
Tesbitlere göre aşk, beyindeki muhakeme kabiliyetini çalıştıran bölümü etkisizleştiriyor. Aşkın nörolojik temellerini araştıran nörologlar, sevgi ve arzunun yoğunluğunu ölçtüler. Londra Üniversitesi profesörlerinden Prof. Dr. Semir Zeki, yaptığı araştırmada, önce sevdiği kişinin, ardından da arkadaşlarının fotoğrafları gösterilerek, serebral kan akışları izlendi. Araştırma; aşkın, kişilerdeki ‘’muhakeme yeteneğini yitirdiği’’ni ortaya koydu.
Araştırmaya göre, aşk, beyinde güven, inanç, haz duyma ve ödüllendirme fonksiyonlarını etkinleştiriyor.
***
Aşk, insan beyninde muhakeme ve yargılama yapan bölümleri de etkisiz hale getiriyor. Âşık olan kişiler, sevdiklerine karşı muhakeme yeteneğini kaybediyor. ‘’Âşıkken tamamen kör oluyor’’ ve âşık olunan kişinin olumsuzlukları beynin bu bölgelerinin çalışmaması sebebiyle görülemiyor.
Beynin ‘zihin teorisi’ olarak adlandırılan ve başkalarıyla farklılıklarını ortaya koyan mekanizması da âşık olunca devreden çıkıyor. Bu sebeple kişiler âşık olduklarıyla aralarında bir ayrım yapmıyor ve onu kendisi gibi görüyor.
***
Araştırma, aşkın, insanları nasıl saplantılı hale getirdiğini de açık şekilde ortaya koyuyor. İnsanların beynindeki kimyasallardan serotonin seviyesi âşık olanlar da, saplantılı (obsesif kompülsif bozukluğu) kişilerinkiyle aynı seviyede bulunuyor. Aşk bir yandan kişiye huzur ve güven verirken, diğer yandan ayaklarını yerden kesiyor. Beyindeki ‘medial insula’ bölümü aşkla aktive oluyor.
Agresif davranışlarla ilgili bu bölüm âşık kişilerde çalışıyor ve anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye yarıyor. Aşk, duygulanım, dikkat, motivasyon ve hafıza ile ilgili beyin alanlarını aktif hale getiriyor. Bu yapıların aktifleşmesi, stresin azalmasına sebep oluyor.
***
Sinir hücreleri arasında hedeflere uygun bağlantıları etkileyen uyarı maddelerinden sinir büyüme faktörü de (NGF) aşkın süresini biçiyor. Ellerin terlemesine ve heyecanın yükselmesine de sebep olan NGF değeri tutkulu aşkın ilk zamanlarında yükseliyor. Araştırmada insanın fıtratı itibarıyla bu tutkuyu sürdüremediği ortaya çıkıyor ve arzunun şiddetiyle doğru orantılı artan NGF değeri en fazla 3 yıl sonra azalıyor.
Prof. Dr. Semir Zeki, ‘’nöropotik aşk’’ hakkında şunları söyler: ‘’Aşık olan kişinin beyninin depomin içinde yüzüyor. Bu beyindeki motivasyon ve hedefe yönelik konsantrasyonu arttırıyor. Beyindeki bazı kısımların aktivasyonunu yitirmesine neden olan aşk rasyonel (akılcı) değil. Âşık olan kişilerde ‘özgür irade yok oluyor. Aşk bir hastalık. Hayatınız boyu devam etmesini istediğiniz bir hastalık. Arzu edilen bir felâket.”
İlim adamlarının bir hastalık olarak değerlendirdiği “aşk,” hiç şüphesiz mecazî olanıdır.
Aşk nedir, kaç çeşit aşk vardır? Aşk duygusu niçin verilmiştir? Bu soruların cevaplarını da yarın ele almaya çalışalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.