Değişim ve Milli Görüşçülük
Dönüşüm ya da değişim
Geçtiğimiz günlerde "Milli Görüşçü olmak ya da Milli Görüşçü görünmek" başlığı altında bir yazı yazmıştım. Bu yazım üzerine bazı AKP'lilerden eleştiri aldım. Buna serzeniş de denebilir. Yazım üzerine bazıları "Milli Görüşçülük sadece sizin inhisarınızda mı?" şeklinde bir soru yöneltiyorlardı. Halbuki yazımda kesinlikle böyle bir şey demediğim gibi ima bile etmemiştim. Elbette Milli Görüş tüm topluma açıktır ve hiç kimse inhisarı altına alamaz.
Yazımda özellikle Sayın Arınç'ın Kabineye alınmasının ardından medyada AKP'nin Milli Görüş çizgisine çekildiğine dair gündeme gelen iddialara karşılık olarak "Ortada AKP'nin Milli Görüş çizgisine çekilmesi gibi bir durum yok. Olan AKP'de başlayan çözülmeyi önlemeye yönelik bir stratejik hamleden ibaret" demiştim.
Aradan çok fazla bir zaman geçmedi Sayın Arınç yaptığı açıklamada "Milli Görüş çizgisinden geliyor olmaktan utanmıyorum. Ama dönüşüme uğradım, bugün siyasi kimliğim muhafazakar demokrat" diyerek hem beni doğrulamış hem de birtakım zorlama yorumların sahiplerine gereken cevabı vermiştir. Elbette Sayın Arınç'ın cevabı üzerine fazlaca bir şey söyleyecek değilim. Herkesin kendi siyasi kimliğini tarif etme hakkı vardır. Kaldı ki, Arınç pek çok dönüşüme uğramışın aksine Milli Görüş çizgisinden geliyor olmaktan utanmıyorum diyerek bir vefa örneği de göstermiştir. Ancak, buna rağmen bazı gazetelerin AKP'deki kabine değişikliğini Milli Görüş çizgisine kayış olarak nitelendirmelerinin gizli maksadının ne olduğunu düşünmek gerekiyor.
Özelikle de söz konusu yazım üzerine bazılarının eleştiri çizgisini de aşan cevapları dolayısıyle özür dilemeleri gerekir diye düşünüyorum. İlle de Milli Görüşçü ilan edilmek istenen insanlar değişime uğradıklarını söylerken bizim bu gerçeği tespit edip köşemizde yazmamızdan niçin gocunurlar anlamak mümkün değil.
Benim söylemek istediğim husus AKP'nin kuruluşundan çok önce bugün partinin kurmayları arasında sayılanların başta da Sayın Erdoğan olmak üzere Milli Görüş ile bağlarını kopardıklarını hem de bunu ayrılmadan yıllar önce gerçekleştirdiklerini her fırsatta tekrarlamalarıdır. Durum böyle iken ve geçmişte Milli Görüş hareketi içinde olup da daha sonra AKP'de yer alan eski Milli Görüşçülerin hepsi de bildiği halde bazıları her fırsatta özellikle Saadet Partisi tabanını yanıltmak için kendilerinin de Milli Görüşçü olduklarını tekrarlamaları siyasi takiye değilse nedir? Sayın Arınç'ın tavrı çok açık ve nettir. Kısacası samimidir. Dönüşüme uğradığını itiraf ederken geçmişinden utanmadığını ifade etmesi bir olgunluk ifadesidir. Ama bazılarının tavrı maalesef yanar döner bir tavırdır. Hem Milli Görüşçüleri kendi etraflarında toplayabilmek için Milli Görüşçü olduklarını söylüyor hem de sistem içinde sağlam bir yer edinebilmek için dönüşüme uğradıklarını söylemekten çekinmiyorlar. Elbette insanlar fikri değişime ve dönüşüme uğrayabilirler. Bunda yadırganacak bir taraf da yoktur. Yadırganacak ve makbul olmayan yön değişim ve dönüşümlerini gizleme ihtiyacı duyanların tavrıdır.
Hemen belirteyim ki bu yazım bir "Ben dememiş miydim?" yazısı kesinlikle değildir. Hiç kimseye haklı olduğumu ispat etmeye ihtiyaç duymuyorum. Herkes kendi yolunda yürür gider. Ancak, bir durum tespiti yaptığımızda bu tespit birilerinin işine gelmiyor ya da onların düşüncesine ters düşüyorsa hemen karşı saldırıya geçmelerini yadırgıyor ve bunu kendi durumlarına duydukları güvensizlik olarak görüyorum. Maksadım sadece bunu ifade etmekten ibarettir; cevap vermek değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.