Türkiye'de başörtülü kız olmak...
Benim ülkemde başörtülü bir kız olarak yaşamak her zaman zordu, şimdi biraz daha zorlaştı…
PKK sempatizanlarıyla militanları, satanistler, komünistler, faşistler, siyonistler, masonlar, dinsizler omuz omuza üniversitelerimizde okurken (APO bile okumuştu), başörtülü kızlar okuyamıyor…
Top sakallı, keçi sakallı, çeneden sakallı, parmak sakallı, tutam sakallı, favorili, pala bıyıklı, ince bıyıklı, badem bıyıklı, bıyıksız, sakalsız, şalvarlı, uzun ceketli, yelekli, bermuda pantolonlu, kravatlı, kravatsız, şapkalı, külahlı, şapkasız, kasketli erkekler hiçbir müdahale ile karşılaşmadan üniversitelerden eğitim alırken, başörtülü kızlar alamıyor…
Saçını istediği şekle sokmuş, istediği kokuyu sürünmüş, istediği kılığa bürünmüş kızlar serbestçe üniversiteye girerken, başörtülü kızlar giremiyor.
Bir şekilde üniversite eğitimlerini tamamladılar diyelim, o zaman da iş bulamıyorlar.
çünkü çoğu şirketler “tesettürlü” bayan çalıştırıp fişlenmek istemiyor.
Bunca gazete çıkıyor, ama çoğunda başörtülüler çalışamıyor…
Bunca televizyon yayında, yine büyük ekseriyetinde başörtülü çalıştırılmıyor.
“Cumhuriyeti koruma-kollama” işlevi üstlendiklerini söyleyen televizyonlarımızın, gazetelerimizin, dergilerimizin kaçta kaçında (tabii hizmetliler dışında) başörtülü kadın çalıştırılıyor sanıyorsunuz?
Hemen hemen hiç!
Sahipleri dindar işletmeler arasında bile başörtülü kadın çalıştıranların sayısı son derece az.
Başörtüsü “simge” de, öyle algılanmış ki, sanki beceriksizliğin simgesi!..
Sanki başarısızlığın simgesi!..
Sanki yeteneksizliğin simgesi!
Tabii böyle bir iddiada bulunmak, akla takla attırır, ama yapılan uygulamadan çıkan sonuç budur…
Başörtülü kadınlarımız, pratikte böyle bir muameleye maruz kalmaktadır.
Buna tahammül etmek çok zor!
Aslında bu ülkede başörtülü kız olarak yaşamak çok zor!
Kadınlara ait bir mekânda abdest alırken, sırf kıyafet farkı yüzünden hemcinslerinizin kınamasına maruz kalıyorsunuz.
Sırf kıyafet farkı yüzünden, kamuya ait olmayan mekânlarda bile tersleniyorsunuz…
Hastanelerde “farklı” muameleye maruz kalıyorsunuz.
Bazıları sırf başınız örtülü olduğu için sizi görmezden geliyor…
Bazıları ise peşin hükümcü, görür görmez yadırgıyor, yargılıyor…
Hiç sebepsiz size saldırılıyor!
Kışkırtılıyorsunuz.
çoğunlukta olduğunuz halde, küçük bir azınlığın tasallutuna uğruyorsunuz…
Korkutulmaya, yıldırılmaya çalışıyorsunuz.
İnadına bekletiliyorsunuz, hırpalanıyorsunuz, aşağılanıyorsunuz…
Aynen karşılık vermeniz halinde, zorla baş açtırmaya meraklı yüksek tirajlı ve imkânlı medya tarafından ipinizin çekileceğini, sorgusuz-sualsiz linç edileceğinizi, son derece haklı olsanız bile umursanmayacağınızı bilmenin ürküntüsü içinde susmak, yutkunmak zorunda kalıyorsunuz.
Sorunlar içinizde birikiyor…
Başkaları tarafından başınıza açılan problemler yüzünden bunalıyorsunuz…
•
Bu kadar büyük ve yoğun baskılar altında kalan gencecik bir kızın direnebilmesi neredeyse imkânsızdır…
Ama işte kızlarımız yıllardan beri bu baskılara karşı sabırla direniyorlar.
Ama kırgınlar, kızgınlar, üzgünler…
Yine de eminim son derece kararlılar.
Bir şekilde okuyacaklar…
“Alttan düğüm”, “üstten düğüm”; “türban”dı, yok “başörtüsü”ydü komedisini aşıp tüm “kamusal alanlar”da var olmayı başaracaklar.
Kader onları zorluyor…
Sınavların en zorlusunda pişiriyor…
Hem müthiş bir mücadele ruhu kazanıyorlar, hem de gencecik yaşlarda olgunlaşıyorlar.
Kader onları hazırlıyor.
Neye hazırlıyor bilmiyorum, ama kesin olan şu ki hazırlıyor.
Yoksa gencecik omuzlara bunca ağır yük yüklemezdi…
Bunca büyük sorumluluklar vermezdi.
Unutmayın: Allah Hz. Hacer’i çöl yalnızlığında pişirip olgunlaştırmış, kıvamına geldiği zaman da Zemzem ile mükâfatlandırmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.