Sayın Cumhurbaşkanı ne demek istedi?
KATAR
Sayın Gül’ün bizim de takip ettiğimiz Katar gezisi, bu ülkenin yatırıma ayırdığı 140 milyar dolarlık dev pastadan Türkiye’nin de pay almasını sağlamayı hedefliyordu…
Gerçekten de baş döndürücü bir cazibesi var, Türkiye gibi cari açığın pençesindeki bir ülke için buraların…
Katar 140 milyar ayırıyor.
Suudi Arabistan on katını…
Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman gibi petro-dolar, gaz-dolar zenginleri Türkiye’yi ciddi bir yatırım alanı olarak öne çıkartıyor…
Bütün bunların… Hem de “kriz endişesi” yaşamakta olan bir ülkenin gazetecilerini heyecanlandırması gerekmez mi?.. Bu heyecanın yazılarımıza, haberlerimize yansıması beklenmez mi?..
Hayır, olmuyor… Türkiye’deki “yasakçı terörü” maalesef gündemimizi kilitliyor… Ve ne yazık ki… Fırsatlar coğrafyasında dolanırken… Sohbetlerimiz hep “bu mesele” üzerinde dönüp duruyor…
Ne yaparsın…
“Sayın Gül” Katar’daki sohbetimizde, Türkiye’nin önünü açacak olan yüz milyarlarca dolarlık fırsatları öne çıkartmayı arzu etse de…Türkiye’deki “yasakçı terör” gerilimi müsaade etmedi buna…
Döndük, dolaştık… Aslında onu da yapmadık… Sayın Gül’ün, “yatırım imkânlarına” ilişkin konuşmasının hemen bitiminde… “Türkiye medyası” olarak… Bu konuya geldik…
Sayın Gül, konuşmasa olmaz… “üniversitelerdeki yasağı kısmen ortadan kaldırmaya” matuf anayasa değişiklikleriyle ilgili sorulara, “tartışmaları daha da alevlendirecek” karşılıklar verse olmaz…
çıkış yolu olarak, o bilinen diplomatik üslubunu konuşturdu da… O bile yeterli olmadı galiba…
Katar’da söylediklerinin “Türkiye’de nasıl algılandığına” şöyle bir göz attım da… Herkes bulunduğu noktaya göre, bir tarafa çekmiş…
“Türbanın öncelikli mesele olmadığını söylemek istedi” diyen de var…
Benim gibi…
“Herkes işine baksın. Kimse görev alanının dışına çıkmasın. Anayasa değişikliği yapma görevi Meclis’indir. üniversitelerde başörtüsüne özgürlük gelirse, gerilim çıkmaz… Kamplaşma olmaz. Kimse, boşuna kriz üretmeye çalışmasın” mesajını alan da…
Bulunduğu konum itibarıyla Sayın Gül’ün bu meseleye ilişkin tartışmalara nasıl baktığının doğru değerlendirilmesi önemli…
Bu bakımdan… Diyorum ki… Katar’da, kendisine yöneltilen sorularla verdiği karşılıkları birebir bant çözümü olarak, (noktasına virgülüne dokunmaksızın) yansıtayım:
Soru -Efendim… Bu seyahatle ilgili çizdiğiniz tablo ortada. ABD, AB işte Kafkaslar… Yani Türkiye dünyanın her kritik gündeminde gerçekten hassas bir noktada ve belirleyici potansiyele sahip bir ülke… Bunu da hepimiz görüyoruz. Bir yandan ekonomi konusunda, güvenlik konusunda, bizim jeostratejik, vesaire… Klasik bunların hepsi… Bildiğimiz şeyler… Böyle bir Türkiye’nin kendi içinde tartışmakta olduğu gündemi nasıl değerlendirirsiniz böyle bir konjonktürde?
GüL-Bazı meseleler çok büyütülüyor Türkiye’de… Olduğunun çok ötesine taşınıyor. Ama görüyorsunuz işte, Türkiye’de bakın kaç tane büyük shopping centerler açıldı. Ben devlet adamları Türkiye’yi ziyaret ettiğinde ‘gitsinler gezsinler’ diyorum. İsimlerini saymayayım şimdi; İstanbul’da bundan beş on sene önce dünyanın başka yerlerinde gördüğümüzde hayran kaldığımız büyük merkezlerden, iş merkezlerinden çok daha iyileri Türkiye’de açılıyor. Bakın son üç dört sene içerisinde, dört beş sene içerisinde İstanbul’da… İstanbul modern, İstanbul Santral, Pera Palas… Bütün buralarda modern sanat galerileri açıldı. Bütün bunlar hep kamu destekli… Kamu yardım etti, devlet yardım etti. Binalarını verdi, İstanbul Modern’in binasını verdi. İstanbul Santral, çok büyük. İstanbul, 2010 yılında büyük Avrupa’nın Kültür Merkezi oluyor. 2008 yılında Türkiye Frankfurt’ta kitap sergisi yapıyor. Türkiye’nin ne kadar kitabı varsa, yazarı varsa, sanatçısı varsa, müzik varsa, CD’ler varsa… Tüm bunlar gidiyor, herkes taşınıyor. Sağcısı, solcusu, dinlisi, dinsizi herkes ne yazdıysa. En büyük romancılar, en büyük sanatçılar, inanılmaz bir faaliyet olacak. Şimdi siz bunları düşündüğünüzde, Türkiye’nin gittiği istikamet belli. Türkiye’nin bakın işte, beş sene içerisindeki ekonomik kalkınmasına, hamlesine bakın. Türkiye’nin dışarıdaki yatırımlarına bakın, herkesin dışarıdaki Türkiye’ye baktığı, gıpta ettiği şeylere bakın. Biz bazı şeyleri çok Türkiye içerisinde, yani Türkiye’nin bütün gündemini böyle sarsacak noktalara getirmekte mahir gibi hareket ediyoruz. Bence Türkiye’ye biraz haksızlık oluyor. Tabii ki, demokratik ülkelerde her şey tartışılır, edilir, konuşulur gider ama böyle şey haline getirmemek lazım.
Soru: Son gündemin söylendiği ya da iddia edildiği gibi, toplumda ciddi bir ayrışmaya, kamplaşmaya yol açma riski görüyor musunuz?..
-Ben Türkiye’de havaalanında da sordular, Türk halkı içerisinde... Türk halkı o kadar kaynaşmış birbirine ki farklılıklarını daima zenginlik olarak gören bir halk Türk halkı. Yani, Kızılay’da dolaşırken, Taksim’de dolaşırken, herhangi bir köyde dolaşırken böyle şey var mı, böyle insanların birbirine… Söz konusu değil. Apartmanınızda bir tane yabancı olsa, ona sahip çıkmak için herkes yarışır. Bırak kendi vatandaşlarımızı, apartmanınızda, bulunduğunuz apartmanda başka bir ülkenin vatandaşı oturuyor olsa, herkes ona ilgi göstermek için yarış içine girer. Türkiye’nin hangi köyüne kim gitse, hangi yabancı gitse misafir etmek için herkes birbiriyle yarışır. Böyle Türk halkı.
-Efendim, ‘Türkiye’ye haksızlık yapılıyor’ dediniz. Haksızlık yapan kimdir?..
-Daha fazla şeylere girmeyeyim çünkü ben doğrusu polemik konularına girmek istemiyorum. Ama tabii bunların tartışılacağı ortamlar var Türkiye’de. Tartışılıyor ama birçok konuyu bu kadar keskinleştirmemek lazım. Fikirler söylenir, konuşulur, edilir her şey tartışılır. Ondan sonra nasıl oluyorsa, demokratik sistemler nasıl işliyorsa öyle işler.
-Anayasa değişikliği çerçevesinde liderleri davet etmeyi düşünüyor musunuz? Anayasa değişikliği konusu ciddi bir gerilim konusuna da dönüşmeye başladı, sokağa da taşmaya başladı. En azından siyasi parti liderlerini davet etmeyi düşünüyor musunuz?..
-Valla onu da söyledim. Ben daha çok Türkiye’nin gerçek bazı meseleleri var. Açık söyleyeyim size; bunlar terörle mücadele gibi, bazen milli güvenliğimizi ilgilendiren konular var. Bu tip konularda, daha söylediğiniz teşebbüslerde bulunabilirim. Ama günlük siyasetin parçası haline gelmiş konulara benim müdahale etmem, girmem doğru olmaz kanaatindeyim.
----
Evet… Sorular ve cevaplar aynen böyle…
Dilerseniz, o bölümleri bir kez daha okuyun…
Ve karar verin: Sayın Gül ne demek istiyor?..
Ya da şöyle sorayım:
Ben mi doğru anladım sözlerini…
“Yasakçılar” mı?..
Ben mi saptırıyorum…
Yoksa onlar mı?..