Ortaçağ kafası
Reha Muhtar geçmişte Ateş Hattı programı ile rating rekorları kıran bir gazeteciydi. Birkaç kez ben de konuğu olmuştum. Farklı görüşleri tokuşturmayı iyi biliyordu. Zamanında Türkiye'nin en çok seyredilen programıydı.
Şimdi ise o Reha Muhtar gitti yerine daha olgun bir Reha Muhtar geldi. Yine farklı fikirleri tokuşturuyor ama bu sefer seviye biraz daha yüksek. "Reha Muhtarla çok farklı" programı Ateş Hattı kadar ilgi görmese de entelektüel düzeyde bir tartışma platformu olduğu için seyredenlerin sayısının az olmadığını düşünüyorum.
Reha Muhtar genelde tartışmalarda taraf olmuyor, tarafları sabırla saygıyla dinliyor ve onları konuşturmaya çalışıyor. Ateş Hattı'nda tarafları kavgaya tahrik ederken burada olgun bir hakem rolünde herkesin dağarcığındakini dökmesi istikametinde çaba sarf ediyor.
Geçen hafta Ali Bulaç beyin de katıldığı programı ara ara seyrettim. Katılımcılar içinde konuşması dikkatle dinlenen ve ciddiye alınan şeyler söyledi Ali Bulaç bey. Fikirlerine katılırsınız katılmazsınız orası ayrı ama Ali Bulaç, bilgi yüklü, düşünce ufku geniş, muhaliflerinin bile saygı duyduğu ve konuştuğu zaman dinlenen ve faydalanılan önemli bir şahsiyet. Önemli bir aydın.
O programda da bu özelliklerini konuşturdu. Bence seviyeli bir tartışmaydı. Fakat Ali beyin iki konudaki duyumlarına dayanan bilgisini paylaşması sorun oldu. Bir şarkıcı hakkında annesine atfedilen bir söz ile eşcinsellerin sivillere yönelik katliamlarda rol aldığı bilgisi tartışmayı basına taşıdı.
Şarkıcının annesine atfedilen sözü bizzat şarkıcının itirazı üzerine Ali bey düzeltti. Fakat benim kaçırdığım bölüm yani "Irak ve Afganistan gibi ülkelerde yapılan sivillere yönelik toplu katliamların eşcinsel askerler tarafından yapıldığı" iddiası basında tam bir vurun abalıya hamlesine dönüştü.
Ali Bulaç gibi gerçek bir aydın hakkında, "Karanlık bir kafa", "Ortaçağ kafası", "Zamane faşisti" gibi başlıklar atıldı. Üstelik bu başlıkları atanların hemen hepsi ötekine tahammülü salık veren yayın organlarıydı.
Dedim ya ben o bölümü kaçırmışım. Evvelki gün Ali beyi aradım ve işin aslını sordum. Ali bey "Arap medyasında tartışılan fikirleri naklederken böyle bir görüş var diye o tartışmayı söyledim, kendi fikrim olarak söylemedim." dedi.
Velev ki kendi fikri olarak söylemiş olsa, nihayetinde bir fikir değil mi? Fikir hürriyeti ifade hürriyeti yok mu?
Programın yapımcısı Reha Muhtar her türlü fikri sabırla dinlerken ve tavır koymak yerine öğrenmek için daha da deşelerken fikre saygınını özgün bir örneğini sergileyerek bence iyi bir iş yapıyor.
Öte yandan, toplumun kabullerinin tam aksi istikamette fikirleri demokratik bir hak olarak yayınlamaktan çekinmeyenler, Ali Bulaç'ın sahiplenerek değil alıntı yaparak aktardığı bir düşünceye karşı karanlık bir kafa ortaçağ kafası gibi yaklaşım sergileyenler Reha Muhtar'ın çok gerisinde kalıyorlar.
Onların bu tavırları, Ali Bulaç beyin İslamcı(!) kimliğine karşı kendine demokratların önyargılı bir tavrı gibi geldi bana.
Bence karanlık olan ve ortaçağa yakışan kafa yapısı farklı fikirleri tartışmak yerine mahkum eden kafa yapısıdır.
Eşcinselliğin özendirilmesine karşı çıkan Ali bey, özendirenlerin hışmına uğramış gibi geldi bana.
Ali bey programda Hz. Lut'un yanında yer aldı. Bence de doğru olanı yaptı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.