Siz de Takiyye Yapmayın!..
Şunu herkes bilmeli ki, tabiî, fıtrî, insanî ve dinî değerlerin yasaklanması, bizatihi bir fitnedir. Fite, yani kaos, kafa karışıklığı, düşünce ayrılığı, değerler çatışması, derken ayrılıklar, tefrikalar, bölünmeler, parçalanmalar. Derken karmaşalar, kargaşalar, kavgalar...
“Laiklik, sekülerizm, demokrasi” diyenler, “fitne” ve “kaos” istemiyorlarsa, dini değerleri saygıyla karşılamalı ve asla yok saymamalıdırlar. Kendi inançlarına bağlı kalmayı erdem sayanlar, aynı erdeme başkalarının da sahip olacağını unutmamalıdırlar.
Kaldı ki bir milletin hukuku oluşturulurken, o milletin dini, örfü, adeti mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Bu, hukukun oluşumunda en önemli unsurlarından birisidir. “Ben yaptım oldu” kabalığına artık “halkın egemenliği” olan demokrasilerde asla yer yoktur.
Bizde maalesef “cumhuriyet” ve “demokrasi” hiç ağızlardan düşmemesine rağmen, “halkın iradesine ve egemenliğine” hiç bakılmamıştır. Hatta halk, kendi hukuku düzenlenirken bile hiç hesaba katılmamıştır. Baskı, cebir ve şiddetle “batı hukuku”, inanç, örf ve adetler açısından çok farklılıklar gösteren bu millete zorla dayatılmıştır.
Türkiye’de laikliği ön plana alanlar, bu “halksızlığı”, “cumhursuzluğu” övgüyle karşılıyorlar. Hatta bir de “Laiklik ve batı hukuku bu halka sorulmadı” diyerek aba altından deynek gösterip tehdit ediyorlar.
İyi mi bu? Yakışıyor mu?
Halkına sorulmayan, halkı hesaba katılmayan bir ülkede demokrasi olur mu?
Faşizan baskıların adını “demokrasi” koyarsanız, mesele halledilmiş olur mu?
Kendini kandırmak da bir çeşit fitne değil mi?
Şunu açıkça söyleyelim, isteyen Müslüman olur, isteyen de kafir. Kafir olma özgürlüğünü insana veren de Allah Teâlâ’dır. Memnun olmaz başka, istemez başka, hatta dünyada ve ahirette cezalandırır başka. Buna rağmen kafir olan anında gebertilmez. Cezasının vakti beklenir.
İçimizden birileri kalkar da, “din ulusun hayatında bir değer ifade etmez” derse, bu görüş ancak kendini bağlar. Kendisi öyle düşünebilir. Akla, mantığa, realiteye, ilme, tarihe ters düşermiş, bize ne, kendisi düşünsün. Bir avuç marjinal ile kala kalırmış, bize ne, kendisi değerlendirisn.
Ama sakın ha, bu akla, ilme ve tarihi gerçeklere ters düşen basit düşünceyi bize de dayatmayı aklının ucundan bile geçirmesin. Kimse bu konuda bulunduğu makamı istismar etmeye de kalkmasın, asla yemezler artık.
Zaten geçmişte de kimse silahın tehdidi ile dinini terk etmiş değildi. İnananları arenalarda aslanlara attılar da ne oldu? Çukur kazdılar ve onları diri diri yaktılar da ne oldu? Bitirebildiler mi dini? Bütün bunları görüp de bu çağda hala dindar insanları tehdit etmek ne kadar budalalıktır böyle?
Kapalı kapılar ardında yapılan ne teklifler, ne tehditler, ne de anlaşmalar bizi bağlamaz. Biz, birileri öyle istiyor diye dinimizden dönecek değiliz. Yapanlar, utançlarıyla kalırlar. Dünyada herkesin altına imza attığı insan hakları beyannamesinden geriye dönüş asla söz konusu olamaz bundan sonra, sana da bana da.
Gelin makul olalım, hazımlı olalım. Gelin, içimiz dışımız bir olsun. Halkın yanında başka, gizli toplantılarda başka olmayalım. Bu iki yüzlülüktür, ayıptır, utanç vericidir. Gelin hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirelim.
Biz takiyye yapmıyoruz, yeter artık, siz de yapmayın!..