Damlalar
“Kalp, çark gibidir, beden de değirmen taşı gibi. Su, meşiyyet (irade) âleminden hüküm nehri ile gelir ve kalp çarkına vurur. Kalp dönmeye başlar. Su hızlandıkça çark da hızlanır. Çark hızlandıkça taş daha hızlı çalışır, yerinde duramaz. Hazırladığı ve imal ettiği şey buğday, arpa, darı ve susam gibi her ne ise meydana çıkar.”
(Hayat Nedir/Hâce Yusuf Hemedânî)
“Şeyh, bu dersin zayıflara göre olmadığını söylemişti, zira içinde çok dersler içeren bir karmaşık dersti bu. 'Hangi tohum neşvünema bulamaz?' diye soruyordu. Elbette ki taşlar üzerine düşen tohum neşvünema bulmayacaktı. Kalbi taş gibi katılaşmış olanların hali böyleydi. İşte Rahman'ın ihsan ettiği vesilelerle maksuda erişilecekti ve bu dersi anlamak için kapıları hakikate açık bir kalp gerekiyordu.”
(Su Üstüne Yazı Yazmak/Muhyiddin Şekûr)
“Hiçbir zaman kahkaha ile güldüğü görülmemiş, toplumun kötülüklerinden ve nahoş hallerinden kaçmayı kendine düstur edinmiş olan Eflatun'a iki soru sormuşlar.
Birincisi; 'İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?'
Eflatun tek tek sıralamış:
'Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki sonra çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.
Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta. Ne bugünü. Ne yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...'
Sıra gelmiş ikinci soruya; 'Peki sen ne öneriyorsun?'
Bilge yine sıralamış:
'Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Ve önemli olan; hayatta, en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır...”
(Bilgelik Hikayeleri/Hazırlayan Cevdet Kılınç)
“Ey dünyanın maddi nimetleri peşinde koşan talip! Dünya nimetlerine ulaştın, ona kavuştun mu? Yazıklar olsun, eyvahlar olsun sana. Bil ki, bu nimetlerin sonunda pişmanlık vardır, inlemek vardır, gözyaşı dökmek vardır. Beylik, vezirlik, padişahlık, aslında ölümdür, derttir, can çekişmedir. Yükünü başkasına yükleme, kendin yüklen; baş olmayı, yüksek mevkide bulunmayı pek isteme, kimsenin gözüne batmadan fakirce yaşamak daha iyidir.”
(Mesnevi)
“Eğer bir mekanın yanında çöp sepeti yoksa, orası eksiktir. Yüce bir mekanın yanında mutlaka bir çöp sepeti olmalıdır ki; o mekanda toplanan bütün çöp ve pislik oraya atılabilsin. Aynı şekilde Cenab-ı Hakk saf nurdan bir kalp yarattığında, bu nifs-i emareyi çöp sepeti olarak onun yanına koymuştur. Cehaletin kara lekesi de safiyet mücevheriyle aynı kanatlarla uçar. Biraz yozlaşmışlık olmalıdır ki üzerine safiyet inşa edilebilsin. Doğru bir okun, eğri bir yaya ihtiyacı vardır. Ey kalp! Sen doğru ok gibi ol! Ey nefis, eğik bir yayın şeklini al!”
(Ahmed Sem'ani)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.