Tehlikeli toplar bunlar!..

Tehlikeli toplar bunlar!..

-Sayın yazar, bir süredir bakıyorum bazı konulara hiç girmiyorsunuz; nedir sebebi?-Mm, öyle mi, nedir meselâ?
-Meselâ sütun komşunuz Ali Bulaç'ın eşcinsellerle ilgili bazı sözleri bir kısım medyada ağır saldırılara muhatap oluyor, siz ise kat mülkiyetiyle irtifak arasındaki ayrıntılara takılmış gidiyorsunuz?

-Öyle mi, ne diyor Ali Bulaç eşcinsellerle ilgili olarak?

-Diyor ki, bakın dünkü yazısından okuyorum aynen: "Hepsi değilse bile, sıkı örgütlü eşcinseller, her türlü eleştiriden muaf tutulmak, kendilerine özgü hukukî ve toplumsal imtiyaz tanınsın istiyorlar. Yani cumhurbaşkanı, başbakan, hükümet, asker bile eleştirilecek, dinle ilgili konuşulmamış hiçbir konu kalmayacak; ama eşcinsellere kimse en ufak bir eleştiri yöneltmeyecek. Onlar tercihlerini savunacaklar, hatta başkalarına empoze edecekler, aileler ise çocuklarını bu tercihe karşı koruyamayacaklar, eleştirenleri, "bize karşı nefret suçu işliyorsun" diye kıyameti koparacaklar. Bu olamaz!" ve şöyle devam ediyor: "2004 değişikliğinden sonra cinsel tercihleri tartışmak veya toplumun nefretini bunun üzerine çekmek suç oldu. Bunun aleyhinde tahkir edici propagandalar yapılamaz. İnsanın cinsel tercihlerde bulunma hakkı varsa onları eleştirme hakkı da olmalı... Cinsel tercihte bulunan insan bu tercihini evrensel doğru olarak empoze edemez."

-Yaa, bunun için mi topa tutuyorlar Ali Bulaç'ı?

-Evet, üç aşağı-beş yukarı bunun için.

-Gayet de güzel ifade etmiş vallahi. Aynen iştirak ediyorum, az bile söylemiş bence...

-Ama bazı eşcinsellerin saldırgan tabiatları sebebiyle, ABD Ordusu'nun Irak'taki çirkin operasyonlarda öne sürüldüğü iddiasını da seslendirmiş...

-Vallahi aziz kardeşim, bu toplar tehlikeli toplardır; sakatlığa, sert obstrüksiyonlara sebep olabilir; nitekim öyle olduğu anlaşılıyor.

-Yani?

-Yanisi şu; Ali Bulaç bir varsayım öne sürüyor; bir eğilimin varlığından bahsediyor; bütün eşcinseller saldırgandır dememiş anladığıma göre; fakat fırsattan istifade, bir kısım medya bunu bir linç kampanyasına çevirmek istedi anlaşılan.

-Siz bu iddia hakkında ne dersiniz?

-Bir şey dememeyi tercih ederim lakin anlaşılan o ki, gösterilen tepkinin dozu ve yaygınlığı, varsayımın ciddiyet ihtimâlini doğrular mahiyette tezahür etmiştir. Gösterilen tepkilerde yer yer gılzete yani galizliğe varan bir sertlik, bir huşûnet müşahede ediliyor. Bizim matbuat âlemi enteresan bir âlemdir; içinde çok etkili ve yaygın lobiler barındıran bir âlemdir bu. Bu dünyada yaşayanlar birbirini az buçuk bilir, tanır. Şimdi şöyle geriye doğru bir zihin taraması yapıyorum, bazı isimleri, yazdıklarını, tutumlarını, meşreplerini gözden geçiriyorum da, diyorum ki davranışlarda şiddet eseri göstermek için ille de Amerikan askeri olmak gerekmez, şirretliğin kaleme aksetmiş örnekleri de vardır; nitekim Ali Bulaç'ın varsayımını doğrulayan numûneler görülmüştür, görülmektedir, vâriddir. Üstelik bunlar gizli-saklı, imâ ile zikrolunur şeyler de değildir, bilinir...

-Biz de bilsek?

-Yağma yok acemi muhabir. Dikkatli gazete okuyucularının bildiği şeyleri tâdâd etmenin âlemi yok. Ben bu varsayımın ciddiye alınması gerektiğini, çünkü en azından bir hayli veri ile tetabuk ettiğini söylüyorum o kadar. Velâkin her galîz yazı sahibinin, ol cümleden telâkki edilmesi de lâzım gelmez; bunların bir kısmı da "lobi"nin hışmına uğramamak için eşirrâ korosuna dahil olmuşlardır.

-Ben bir şey anlamadım, hiç kusura bakmayın sayın yazar...

-Önemli değil acemi muhabir; anlayan anlar zaten. Bu mevzuda son sözüm şudur: Her söylediğin doğru olacak ama her doğruyu her yerde söylemek olmaz.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi