CHP Hâlini Arz Ediyor Ama Dinleyici Bulamıyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, son açıklamalarında yakayı ele verdiğinin farkında olmayınca tabii ki dinleyici bulamaz.
Dinlemek bir meziyet ise, dinletmek de ayrıca bir başka meziyettir.
O meziyeti kaçırdın mi dinlemezler seni.
Öymen, daha hâlâ Darvin teorisi gereği maymundan türemenin bilim olduğu konusunda ısrar edip duruyor. Ne diyeceksin 46’liler ruhu.
Asıl dinletemedikleri konu, şu bağımsız yargı meselesi.
Gerekçeleri enteresan:
Hükümetin seçim öncesinde yapmış olduğu yardımları Tunceli Başsavcılığına şikâyet etmişler bir şey çıkmamış.
İstanbul’un ilçelerinde seçimlere hileler karıştırılmış ondan da bir şey çıkmamış.
Yüksek Seçim Kurulu gereği gibi görevini yapmıyormuş...
CHP olasın sözün dinlenmesin!
Anayasa Mahkemesine yapmış olduğu başvuruda 367 karar sayısını milletin gözüne baka baka “toplantı yeter sayısı” olarak kabul ettiren CHP’nin hükmü savcılara nasıl geçmez?
Eskiden Egesel gibilerine hükmü geçiyormuş da şimdi geçmiyormuş
Yoksa çaptan mı düştü?
Hey gidi kara günler hey...
İl başkanlarından vali yapan CHP.
Bizim Temel Paris’e gidince bakmış ki Napolyon’un heykeline kuşlar fena halde pislemiş. Temel bu, hem de Karadenizli, duygusal.
Napolyon’un bu hallere düştüğüne oldukça üzülünce söylenmeye başlamış:
“Hey gidi koca Napolyon hey, eskiden neydin? Bütün dünyaya hükmediyordun, şimdi ne hale geldin, kuşlar bile sıç...u kafana.”
Temel demek istedi ki bir devri sallarsın, ama gün gelir kuşlara bile hükmün geçmez.
Devletin sahibi, resmi ideolojinin bekası...
Laikçi, çağdaş cumhuriyetçi...
Maydanoz hariç içeriğinde hepsi var.
1978 yılında Ecevit Başbakan iken CHP örgütünden gelen listeler akşam toplantısında Savcılar Yüksek Kurulunda görüşülür, sabahleyin öğlene varmadan onlarca savcı yerlerinden edilerek yollara dökülüyordu. Birisi de benim. Örgütün isteğiyle oluyordu o jet tayinler.
Ne ihtişamdı o günler!
28 Şubat rüzgarında Başbakanlık Takip Kurulu’nun zihniyet cellatlarından başörtülü bürokratlar köşe bucak kaçıyordu. Devletin mahzenlerinde inançlı kesime karşı kullanmak üzere ne biçim şantaj sandıkları vardı. İrtica ile suçlandın mı akar sular duruyordu....
Şimdi Onur Öymen diyor ki, “Şikâyet ediyoruz bir şey çıkmıyor.”
Ne oldu ne gitti?
Yoksa yakından tanıyıp bildiğimiz sol görüşlü kimi hakim ve savcılar AK Partisi iktidar oldu diye irtica saflarına mi iltihak ettiler? Kafaların içlerine bir şey mi oldu?
Hele de Ergenekon davasına bakanların görüşlerini bilmesek yutacağız.
Yargıdaki kadrolar gerçekten her dönem denge halindedir. Dengeyi de bakan ile müsteşarı sağlar. Ne var ki bu denge Cemil Çiçek döneminde bozuldu. Nedeni risk meselesi, bakan üzerine risk almamak için toplantılara katılmayınca dengeler bozuldu.
Ergenekon denilen yer altı yılanlarıyla çıyanlarına neşter vuran hakim ve savcılara kalkıp da “sivil darbe” ve de “faşist bir uygulama” yakıştırmasını yapanların bari sicilleri temiz olsa.
Nur Serter denilen hanımın İstanbul Üniversitesi’nde başörtülü kızlara uyguladığı tecrit odalarındaki psikolojik baskının eşini dünyada bulamazsınız.
Hitler’i geçin...
Mussolini’yi geçin...
Gelin İstanbul Üniversitesi’ne...
Orada sadece faşizmin kuralları değil, insanlığın hiçbir dönem unutulmayacak dramı yaşandı.
Hastanelerde yaşandı, okullarda yaşandı, garnizonlarda yaşandı.
İnanca saygı yerine tekme vuruldu, itildi, kalkıldı...
Öyle iken, şimdilerde beyefendiler demokrasi havarisi ile bağımsız yargı taraftarı kesildiler.
Yer altı mermi kaynıyor.
Şüphesiz, birileri o katil mermilerle delik deşik edilecekti.
Sabır saatleri diğer seçime kadar, hükümeti alamazlarsa işte o yeraltı dünyasını sokacaklardı devreye. Karanlık düşüncelilerin demokrasi dedikleri hadise budur işte.
Her on yılda bir darbe ile hükümeti ele geçirip ülkeyi yağmalamak.
Yağmalarlar sonra dönüp CHP’ye sığınırlar.
Şimdiki hadise başka konudur...
Yetim paraları kırk adım gitmeden onları çarptı.
Artık bundan sonra avantadan ne koltuk kapabilecekler, ne de servet edebilecekler.
Gitti saltanatın havası...
Sahne kapandı, seyirciler de dağıldı.
Dinleyen kalmadı.
Şimdi bir Napolyon misali zihniyet, kuşlar da aksine gelip gelip o taraflara pisliyorlar.
Hem de tepelerine.
Acıdım doğrusu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.