Evliliğin anlamı ne?
Bir sohbette gençler sordu: Aile ve evlilikle ilgili yazılarınızı ilgiyle takip ediyoruz. Bu meseleyi düşünüyoruz, ama, nereden başlayacağımızı bilemiyoruz; ne tavsiye edersiniz?
Önce şu soruların cevabını vererek başlamalısınız: Niçin evleniyorum, evlilik benim için ne ifade eder? Biz bu dünyaya niye gönderildik? Yemeye-içmeye mi, evlenmeye mi, eğlenmeye mi? Yoksa imtihan olmaya mı?
Sık sık duyar ve duyururuz: Bu dünyaya imtihan olmaya geldik. Yani, ilim ve dua vasıtasıyla tekamül etmeye, mükemmelleşmeye, olgunlaşmaya, gelişmeye…
Ne var ki, aklî, kalbî bir şuur ile değil, dilimizin ucuyla söyleyip geçeriz! Şu fani dünyanın, fani makamları imtihanı için var gücümüzle çalışırız. İş imtihanı, üniversite imtihanı, yurtdışı seyahatı imtihanı; yoğunlaşırız bütün duygularımızla.
“Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır.”1
İşte evlilik de imtihan vesilelerinin büyüklerinden. Evlenmek, eğlenmek değildir. Eğlenmek, onun getireceği zahmet ve sıkıntılarına katlanma ücretidir.
Yaratılışımızın asıl gayesi, imtihan olmak; yani, iman-ı billah, marifetullah ve muhabbetullahtır. Bu imtihan çok çok önemli, hem de dünya çapında mühim. İslâma âleminin geleceğiyle alâkadar olan II. Dünya Harbinden de önemli. Takip edelim:
“Küre-i arzı herc ü merce getiren ve İslâm mukadderatıyla alâkadar olan bu dehşetli Harb-i Umumîden elli gündür (şimdi yedi seneden geçti aynı hâl) hiç sormuyorsun ve merak etmiyorsun. Halbuki bir kısım mütedeyyin ve âlim insanlar, cemaati ve camii bırakıp radyo dinlemeye koşuyorlar. Acaba bundan daha büyük bir hâdise mi var? Veya onunla meşgul olmanın zararı mı var?’ dediler.
“...Evet, bu Cihan Harbinden daha büyük bir hadise ve bu zemin yüzündeki hâkimiyet-i âmme dâvâsından daha ehemmiyetli bir dâvâ, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hâdise ve öyle bir dâvâ açılmış ki, her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek dâvâyı kazanmak için bilâtereddüt sarf edecek.
“Herkesin, iman mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?”2
Allah bizi yarattı, sayısız ihsanlarda bulundu ve kendisine kul kabul etti. Sonsuz mutluluğumuz için ibadetlerin yanında evlenmeyi de buna vesile kıldı. Öyleyse şöyle düşünmeliyiz:
Allah bizi bayan yaratarak imtihan eder, erkek yaratarak imtihan eder. Evlilikle, yani, eşlerle imtihan eder. Çocuk verir imtihan eder, vermez imtihan eder; alır imtihan eder. Mal verir imtihan eder, alır imtihan eder; vermez imtihan eder. Sağlık verir imtihan eder, hastalık verir imtihan eder. Hepimiz biribirimizle ve her şeyimizle imtihandayız:
“Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. Bakalım sabredecek misiniz?”3
İşte evlilik de imtihanlardan bir imtihan, hem de ağır bir imtihan. Çoluk çocuğumuz da bizim için imtihandır, diye beyan edilir.
Bu imtihan gereği, aile hayatı da sürekli mutlu bir çizgi üzerinde devam etmez. İmtihanın çeşitli boyutları var. Sevgi, şefkat, merhamet gibi olumlu, ulvi; nefret, düşmanlık, öfke gibi olumsuz, süfli duygular iç içe yoğrularak imtihan ediliriz. Kimi, ne kadar sevmeli; kimden ne keder nefret etmeli?
Gençler; imtihan sırası sizde: Eşinizi, “Güzelliği, yakışıklılığı, malı-zenginliği, kariyeri, işi, soyu-sopu için mi seçeceksiniz; yoksa dindar olduğu için mi?” Gençler! Evlilik, imtihanlardan şiddetli bir imtihan! Anne-babalar! Nasıl bir eş adayı yetiştirdiniz, evlâdınıza nasıl bir eş adayı arıyorsunuz! Allah kazanmayı nasip etsin, hepinize, hepimize!
Dipnotlar: 1-Kur’an, Bakara, 216.; 2-Asây-ı Mûsâ, s. 20-21.; 3-Kur’an, Furkan, 20.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.