Mayın temizlemede görünen köy...

Mayın temizlemede görünen köy...

Kaç senedir, 1 Mart tezkeresinin meclisten geçmediğine şükrediyor, tezkereye hayır oyu veren milletvekillerine de duâ ediyoruz.
Eğer 1 Mart tezkeresi meclisten geçseydi, Irak’ta katliâm yapan ABD askerleri bu katliâmı bizim topraklarımızdan geçerek yapmış olacaklardı. Yani Türkiye ABD’ye, “Madem Irak’ta küçük-büyük, kadın-erkek, genç-ihtiyar, sivil-asker, insan-hayvan demeden katliâm yapmak istiyorsun, nereden girebilirim diye yol aramak için yorulma. Gel bizim topraklarımızdan gir de öldür” demiş olacaktı. O zaman da bunun vebalinden ve kıyamete kadar Iraklı çocukların bedduâlarından kurtulamayacaktık.
Bereket ki, tezkereye “Hayır” diyen milletvekilleri Erdoğan’ın “Evet” deyin israrlarına aldırmadan “Hayır” dediler de, böyle bir vebalden ve bedduâya muhatap olmaktan kurtulduk.
Evet denilseydi ne olurdu? Irak’a çöreklenen ABD, şimdi bizim Güneydoğu Anadolu’ya da çöreklenmiş olacaktı. Hâlâ Irak’tan çıkmadığı gibi Güneydoğu Anadolu’dan da çıkmayacaktı.
ABD ile İsrail arasında fark var mı? Yok. Çünkü ABD büyük İsrail, İsrail küçük ABD demek. Öyleyse, Güneydoğu’da ABD’nin bulunmasıyla İsrail’in bulunması arasında da fark yok.
Ama bir cihetten şöyle çok mühim bir fark var:
Güneydoğu Anadolu’da İsrail’in eskiden beri gözü var. Bunu gizlemiyor da. Yahudiler, 3000 senelik “Arz-ı Mev’ud” ideallerini gerçekleştirmek için yanıp tutuşuyorlar. “Arz-ı Mev’ud”un ne olduğunu bilmeyen mi var? Arz-ı Mev’ud, “Vâdedilen topraklar” demek. Bu topraklar Nil ile Fırat arasında kalan yerler. Yahudiler bu toprakların yani Nil ile Fırat arasının Allah tarafından kendilerine vâdedildiğine inanıyorlar. Onlara göre bir gün bu topraklar onların olacak. Binlerce yıldır bunun mücâdelesini veriyorlar. Bizim Güneydoğu Anadolu’nun tamamı işte İsraillilerin sahip olmak için can attıkları bu Arz-ı Mev’ud içinde. Hatta Akdeniz Bölgesi’nin doğusu ile Doğu Anadolu’nun bir kısmı da Arz-ı Mev’ud’a dâhil.
Kedinin, gözünü ciğerden ayırmadığı gibi, İsrail de gözünü Güneydoğu Anadolu’dan hiç ayırmayıp kurnaz kedi siyasetiyle fırsat kolluyor.
Filistin de Arz-ı Mev’ud içinde. Filistinlileri öldürmelerinin sebebi, topraklarını Filistinlilerin işgal ettiklerine inanmaları. Filistin’de niçin katliâm yaptıklarını soran bir tv muhabirine konuşan İsrailli bir kadın şöyle diyordu: “Bu yapılanlar haklı yapılıyor. Çünkü, Tanrı bu toprakları bize verdi.”
ABD’yi, Irak’a ülkemizden sokmamak için 1 Mart’ta verdiğimiz mücadele yetmemiş gibi, şimdi de Güneydoğu Anadolu’da mayından temizlenecek arazinin temizlenme işinin İsrail’e verilme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Mayınları temizleyen, karşılığında da 40 küsur sene o toprakları kullanacakmış.
Kendi toprağımızı kendimiz kullanamayacaksak, niye temizlettirelim ki! Bunda bizim kârımız ne?
Kendi toprağı zaten az olup, inanç ve ideali uğruna habire yayılma politikası uygulayan İsrail’e, “Bu toprakları mayından temizle; temizlediğin yerler 40 seneden fazla senin olsun. Al kullan” demenin mantığı olamaz.
Bir adama, “Bu evin badanasını yap, merdivenini tamir et; 40-50 sene senin olsun. Al kullan” deseniz kim “Hayır” der. “Bu arabayı tamir et; 40-50 sene kullan” diyecek bir akıl sahibi bulunabilir mi?
Suriye ile İsrail’in arası zaten gergin. Mayından temizlenen araziyi İsrail’e verip, Suriye’yi kuzeyden çepeçevre kuşattırmanın, böylece Suriye’nin düşmanlığını kazanmanın geçerli bir mânâsı olamaz.
40-45 sene sonra kim bilir neler olur? İsrail’i o zaman oradan çıkarmak kolay olur mu? “Bu topraklar benim dedemin dedesinin dedesinin dedesinindi” demeyeceği ne malum? Hem niye demesin ki?
O zaman başımıza belâ almamak için, belâyı şimdiden başımızdan uzak tutmamız şart.
İsrail, bu toprakları 40-45 sene kullanmak şöyle dursun, bedava mayından temizlemeye talip olsa bile yine de oraya yaklaştırılmamalı. Çünkü o topraklarda adamların zaten gözü var. Öyle inanmışlar bir kere...
Türkiye’nin bir kısım topraklarını bazıları almış olsa, biz o toprakları geri almak için durmadan plan yapmaz mıyız? Başkalarının böyle planlar içinde olmadığını söylemek saflıktan da öte bir şeydir. Çünkü bu mayınlı arazi de dahil, oralar kendilerinin olduğu halde bizlerin o toprakları gasp ettiğimize inananlar var.
Bize göre ise İsrail, Ortadoğu’da müslümanların ortasında, İslam âleminin bağrına saplanan bir hançer gibidir. Bizim Güneydoğu, İslam vücuduna saplanacak ikinci bir hançerin saplanma yeri olamaz, olmamalı..
İkide bir, Türkiye büyük devlettir nutku atanlar nerede?
Az gittik uz gittik, dere depe düz gittik, sonunda kendi topraklarımızı mayından temizlemekten âciz duruma mı geldik?
Devletimizin büyük olmasından hepimiz gurur duyarız. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha 61 senelik ve birkaç milyonluk İsrail kadar da mı olamıyacaktı?
Kendi göbeğimizi kendimiz kesemiyor muyuz? Kendi mayınımızı kendimiz temizleyemiyor muyuz?
Haydi! “Türkiye büyük devlettir” diyenler, başkalarına muhtaç olmadan mayın temizlemeye bir çare bulsunlar bakalım.
¥
Faydalı 2 internet sitesi bildiriyorum:
hadisnedir.com mealvehadis.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi