Mayınların temizlenmesi, Suriye, İsrail ve biz

Mayınların temizlenmesi, Suriye, İsrail ve biz

Hiçbir meseleyi suhuletle tartışamıyoruz. Aşırı tepkiler, yersiz, abartılı çıkışlar problemlerin çözüm imkanını da ortadan kaldırıyor. Bir meseleyi çözmek için önce salim kafa ile düşünmek, sonra da ulaştığımız neticeleri toplumla paylaşmak gerekiyor. O kadar gürültü çıkarıyoruz ki, çözüme katkıda bulunacak düşünce kırıntıları arada kaynayıp gidiyor.

Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi meselesinde de aynı patırtı çıktı. Konu hemen vatan severlikle-hainlik çerçevesine kaydırıldı. Ortada hiçbir somut veri yokken, mayınlı arazilerin İsrail’e peşkeş çekileceği ifade edildi. Toplumun milliyetçilik damarına basılarak hükümet köşeye sıkıştırılmaya çalışıldı.

Buna biraz da Başbakan’ın iyi düşünülmemiş,toplumsal yansımaları hesap edilmemiş beyanları çanak tuttu.

İsrail’in uzun zamandır bölgede toprak almak istediğine dair hedeflerinin olduğu sağda solda konuşuluyor. Tapu kadastro genel müdürlüğü bölgede şüphe ve tereddütleri tevlit edecek oranda yabancılara mülk satışı yapılmadığını ifade etmesine rağmen toplumun İsrail ile ilgili haklı kaygıları sürüyor.

Yap işlet devret modelinin İsrail ile ilişkilendirilmesi boşuna değil. Gazze, Filistin örneğinde Türk toplumu İsrail’in nasıl haydut bir devlet olduğunu gördü. Hiçbir uluslar arası anlaşmayı tanımadığını, insan haklarına uymadığına tanıklık etti. Dolayısıyla,bu endişeleri, kaygıları, normal karşılamak lazım.

Ancak abartılı olan ortada İsrail’e dönük hiçbir taviz belirtisi yokken, mayınlı araziler peşkeş çekilmiş gibi hareket etmektir. Bu yapılması gereken bir işin de gecikmesine, ertelenmesine vesile olmuştur. İsrail’in mayın temizlemesine karşı çıkmaktan ziyade gerçek vatanseverlik niçin böyle bir faaliyetin TSK tarafından yapılmadığını, yapılamadığını sorgulamaktır.Sadece elli yıl geçmişi olan birkaç milyonluk bir ülkeden teknoloji transfer etmek, onların teknik imkanlarından medet ummak bizi incitmiyorsa milli duyarlılıktan söz edemeyiz. Milliyetçilik başkalarına karşı çıkmak, tepkici tavırlar ortaya koyarak tutucu bir çizgi izlemek değil, kendimize ait zaafları gidermek, en iyinin, en güzelin, en gelişmiş olanın bu topraklarda imal ve inşa edilmesine çalışmaktır. Müspet milliyetçilik biraz da budur.Ötekileştiren, yabancılaştıran, aşağılayan, bir Milliyetçilik hiç kimseye fayda getirmez. Suriye gibi bir devlet bile yıllar önce mayınlarını kendi imkanları ile temizlemiş, geniş bir alanı tarıma açmışken bizim Büyük devlet hikayeleri ile avunmamız acaba ne kadar inandırıcı? Kendi işini, kendisi yapamayan, en basit işlerde bile dışa bağımlı olan bir ülke her şey olabilir ama büyük devlet asla. Birilerinin peşine takılıp, Milliyetçilik naraları atacağımıza kendi meselelerini kendi imkanları ile çözen bir ülke olmanın peşinde koşmak en doğrusu. Suriye, İsrail ve biz. Biri mayınlarını kendisi temizlemiş, biri bu işleri dünyanın her tarafında yapıyor ve öteki yani biz, şanlı bir mazinin çocukları olarak bu işi nasıl çözeceğimizi bilmiyor, birbirimizle didişip duruyoruz. Bu basit gerçek bile yıllarca nasıl gerçek dışı hikayelerle uyutulduğumuzu göstermiyor mu? Dünyanın en büyük milletiyiz ama Suriye’nin, İsrail’in yaptığını yapamıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi