Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Evlenilmesi sakıncalı kişilikler? - 1

Evlenilmesi sakıncalı kişilikler? - 1

Aşağıda sıralayacağımız olumsuz duygu ve hasletleri, “karakter, huy, mizaç ve alışkanlık” hâline getirenlerle sakın evlenmeyin! “Güzeldir, akrabamdır, malı-mülkü, yatları katları vardır, soylu-sopludur!” deyip evlenirseniz, vahim sonuçlarla karşılaşacağınız kesindir. Çünkü, bu haller asırlar boyudur denenmiş, hâlen de denenmeye devam ediyor.

Bu kadar pahalıya mal olan tecrübelerden istifade etmeyerek, tekrar denemeye kalkmak pek akıllıca bir davranış olmasa gerek!

* Cahille evlenmeyin: Cahil kimdir? Diplomasız kişi mi; hayır! Cahil, ilk-orta, lise veya üniversiteden diploma almayan değildir. Cahil, bilgisiz, tecrübesiz, ilgisiz, toy olandır. Cahil, İlâhî hakikatlerden habersiz, hakkı tanımayan, varlığın ve yaratılışın gayesini bilmeyendir.

Cahil, kendisini bilmez. Kendisini bilmeyen, Rabbini bilmez. Rabbini bilmeyen, onun yaratıklarına karşı nasıl davranacağını bilmez. Onlara şefkat ve merhamet de etmez.

Cahil, kendi haklarını, hukukunu bilmediği gibi; eş olarak vazifelerinden de bîhaberdir.

Eğer cahil ile evlenirseniz, başınız belâdan kurtulmaz. Kurduğunuz aile yuvası, saadethaneye değil, zindana döner.

* Yalancıyla evlenmeyin: Yalan, bütün insanlığın ittifakla karar verdiği kötü bir haslettir. Yalan her yerde, her toplumda şer kabul edilmiştir. Yalan küfrün esası, nifakın alâmetidir. Allah’a bir iftiradır. İnsanı aşağıların aşağısına atan, yüce ahlâkı öldüren, çirkin bir haslettir. İnsanlığı fesada veren, gelişmesini önleyen lânetlenmiş bir huydur. Yalan, kesin zehir taşıyan bir yılandır. Riyakârlık yalanın fiilî şeklidir.

Yalancıyla evlenirseniz sizi her zaman aldatır…

* Aptal ve ahmakla evlenmeyin: Aptal, ahmak; aklını kullanmayan, onu geliştirmeyendir. Aptallığın, yalnızca zekâ düzeyinin alçak olması değil, aynı zamanda bir düşünme biçimi olduğu ifade edilir. Bireysel psikolojinin kurucusu Alfred Adler: “Saf (pür) aptallık, mantığın taleplerine karşı soğuk davranır ve onlara ancak zorlama sonucu uyar. Bir hayat tarzı yoktur. Hayat biçimi de herhangi bir ilgiyi anlayabilmekten uzaktır. Sağduyuya karşı da saygı duymaz.”

Aptal ve ahmakla evlenirseniz, size fayda vereyim diye zarar verir; aile hayatınızı alt-üst eder.

* Karamsar, ümitsiz kişilerle evlenmeyin: En dehşetli hastalıklardan birisi yeis, yâni ümitsizliktir. Acizlik ve korkudan kaynaklanır. Yeis, terakkî ve ilerlemenin de en büyük ayakbağıdır. Ümitsizlik, hayatı anlamsızlaştırır, çekilmez kılar. Maddî imkânları yerinde olsa da, yeise düşen, ya alkol ve uyuşturucuya, ya başka bir sapıklığa düşer. Çünkü onlara göre hayatın mânâsı kalmamıştır artık.

Yeis bir mânâda, rahmet-i İlâhîyi de suçlamak demektir. Allah’ın sonsuz gücüne, yardımına, esirgeyicilik ve bağışlayıcılığına güvensizliktir.

Yeis, aynı zamanda Allah’ın rahmetinden ümidini kesmektir. Sonsuz merhamet ve ümit kaynağı Cenâb-ı Hak’tan ümidini kesip karamsarlığa düşen bir insan sizden ne ümit edebilir ki!

Karamsar bir tiple evlenirseniz, hayatınız kararır.

* Korkakla evlenmeyin: Korku en tehlikeli damarlardandır. Dessas zalimler, ahlâksız cesurlar, korkakları gemlendirerek mukaddes değerlerden vazgeçirirler. Eğer korkakla hayat arkadaşlığı kurarsanız, tehlike anında sizi ortada bırakır; size arka çıkmaz.

* Fasıkla (günahkârla) evlenmeyin: Beşeriz, hata yaparız. Özellikle büyük günahları işleyen ve küçük günahlarını ibadet, zikir, şükür, fikir ve tövbe ile silmeyenlerle sakın evlenmeyin! Çünkü, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor. (Lem’alar, s. 15.)

Fasıkla evlenirseniz, sizi de kendi karanlık bataklıklarına sürükler.

* Bencil, (egoist) ile evlenmeyin: Çünkü, bencil yalnız kendisini düşünür, kendisi için endişe eder, kendi menfaat ve çıkarlarını, zevk ve lezzetini öne alır. Enaniyetli olan, bir şey öğrenmez. Çünkü, her şeyi bilir sanır. Ve her şeyi nefsine verir; karşısındakilerden de öyle muâmele bekler. Şirke, dalâlete sapar. Gücü, mevkii ve serveti de varsa, onları bir baskı unsuru, bir zulüm vasıtası olarak kullanır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi