Evlenilmesi sakıncalı kişilikler? - 4
* İnatçı ile evlenmeyin: İslâma göre diğer menfî duygular gibi inat da, güzel ve iyi alışkanlıklar kazanmak için verilmiş, sebat anlamında kullanılması gereken bir duygudur. Meselâ nefis ve şeytana inat, “Namaz kılacağım, faydalı kitaplar okuyacağım, hak ve hakikat için mücâdele vereceğim, hak yoldan ayrılmayacağım!” şeklinde kullanılırsa, insan kazanır.
Bu şiddetli duygu önemsiz, geçici, yok olucu işlere karşı kullanılırsa, hem ferd, hem de sosyal hayatı tahrip eden, muzır bir haslete dönüşür; felâkete kapılar açar. Akıllı bir mü’min, duygularını kontrol ve kanalize edebilen mü’mindir. İnat duygusunu da müsbet yolda kullanmayı bilir.
* Müstehcen/açık saçık ile evlenmeyin: Müstehcenlik, erotizm başta ferd olmak üzere, âile ve toplumu mahveden en dehşetli kirliliklerdendir.
Açık ve saçıklığın, kıskançlığı tahrik ettiği bir vâkıa.
Müstehcenlik, insanların meşrû ve helâle karşı olan kuvve-i şeheviyelerini kırar. Bunun dehşetli neticeleri, müstehcenliği tercih edenlerin hayatı incelendiğinde görülür. Müstehcenlik, doyumsuzluğu getirir. Doyumsuzluk içinde kıvrananların ise, cinsî sapmalara düşme ve düşürme riskleri çok büyük.
Açık-saçıklık, insanın mânevî duygularını köreltmekle kalmıyor, insanları cinsî sapıklıklara da itiyor. Bir insanın, uzun bir müddet veya hayat boyu müstehcen bir ortamda bulunması; onun “cinsî iktidarını” ya zaafa uğratıyor veya yok ediyor. Bu sefer, eşler şehevî duygularını meşrû çerçevede tatmin edemiyor. Mânevî ve sosyal bir bağ, bir sınır, caydırıcı bir engel de yoksa sapık ilişkiler bataklığına itiyor.
Gerek inanç, gerek kültür, gerek iklim, gerekse “sınırsız hürriyet” anlayışı müstehcenlik ve sâir kötü alışkanlıklara karşı herhangi bir kayıt getirmiyor. Serseri mayınlar gibi ortalıkta dolaşan hevesâtın hangi hastalığı saçacağı, hangi hayata ne şekilde son vereceği belli değil.
Yapılan araştırmalar, hormonların, insanların aklî dengelerinde sarsmalar meydana getirdiğini gösteriyor. Hormonları da müstehcenlik olumsuz yönde etkiliyor.
* Müsrif ile evlenmeyin: İsraf, saçıp-savurmak, ihtiyaç olmadığı halde rastgele harcama yapmaktır. Hiçbir servet, israfa dayanamaz. İsraf, rastgele, plansız, aşırı ve yersiz tüketmektir. İsraf, ni’meti hafife almak demektir. Allah’ın muntazam bir üretim fabrikası olan kâinat, durmadan çalışıp mu’cizevârî üretim yaparken, israf bunun değerini idrâk etmemek, o çarkların aksine hareket ve şükürsüzlük etmek demektir.
İsraf sadece yeme-içme’de değil, duygularda ve vakitde de ortaya çıkar. Duygularını yerli yerinde kullanmayanlar; zamanını boşa harcayanlar da en büyük israfı irtikâp ederler…
Krizlerin ana sebeplerinden birisi de israftır. Hatta, kavgaların, yaralamaların ve cinayetlerin de sebebidir israf. 2009 Haziran’ının ilk günlerinde Türkiye; Adana’da bir apartman dairesinde, aynı aileden 3’ü çocuk 8 kişinin öldürülmüş olarak bulunmasıyla sarsıldı. Hadiseyle ilgili değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşan Adana Valisi İlhan Atış, “Olayın sosyolojik boyutları var. İsraf, fazla borçlanmak, kredi kartına yüklenmek, onu ödemek için eşten dosttan aileden yardım istemek var. Ailenin buna bir ‘hayır’ cevabı var ve mecburen bir dışlanmışlık var. Bu sorun ailelerde birbirlerine karşı bu tip davranışları sergilemelerine sebep oluyor. Bu toplumsal bir problem’’ diye konuştu.
İşte israfın görünen dehşetli yüzü! Ya görünmeyenleri…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.