Gülen Hocaefendi’den müthiş misaller!..
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, milleti hedef alan “sütü temiz” plana ilişkin değerlendirmelerini tâkip edebildiniz mi?..
Son derece keskin, net, tavizsiz!..
Çirkinliğe “hoşgörü” yok,
Millet karşıtları ile “diyalog” arayışı yok!..
“Dik duruş” var!..
VAKİT’in yıllardır istikrarlı bir şekilde sürdürdüğü “net” çizgiye yaklaşan bir Hocaefendi tavrı!..
¥
“Plan”a yönelik tepkilerin en “keskin”i, en “sert”i, en “net”i, belli çevreleri en “rahatsız edici”si Gülen Hocaefendi’den geliyor...
Hocaefendi’nin konuşmasının belli noktalarında “müthiş” misaller ve “tavsiyeler” dikkat çekiyor...
Mesela...
Şu bölümde:
“KÜFÜR İMAN MÜCADELESİ!..”
“Bazı kesimler tarafından, ‘bitirme’ mülahazasına matuf olarak açık ya da kapalı belki otuz tane plan yapıldı. Gerçek yolunu bulmuş bir insan için bu türlü entrikalar tereddüde sevkedici, vazgeçirici olamaz. (..) Bu türlü şeyler hep olmuştur ve hep olacaktır. (..) Yol doğru ise, inananlar iyi bir yolda yürüyorlarsa ve yolun her menzilinde durup meseleleri test ediyorlarsa (..) Doğru bildikleri yolda yürümeliler. Hazret-i Nuh'tan Hazret-i Salih'e, Hazreti Musa'dan Hazreti İsa'ya kadar hemen hemen bütün Allah elçileri ve Hak dostları akla hayale gelmedik eziyetlere maruz kalmışlardır. Zekeriya Aleyhisselam testereyle biçilmiştir. Onları çekemeyen, dine düşman olan insanlar tarafından akla hayale gelmeyen eziyetlere maruz bırakılmışlardır. Küfür iman mücadelesi Hazret-i Adem’le başlamış, devam ediyor!..”
¥
Evet, bu kadar net!..
Ve bir de şu bölümlerdeki kadar net:
AHİRETİNİ BERBÂD EDENLER!..
“Abdullah bin Zübeyr bin Avvam, Haccac tarafından şehit edilince, Esma validemiz Haccac'ın yakasından yapışarak ‘Sen onun dünyasını mahvettin; fakat, o da senin âhiretini mahvetti.’ der. İşte, ben mü'minlere zulmetmek suretiyle ahiretini berbat edenlere üzülürüm.”
ESMA VALİDEMİZ VE HACCAC!
“Yolun neresinde bizi ölüm çukuruna atarlarsa atsınlar kazanmış sayılırız. (..) Allah'a bir can borcum var; falan ya da filan menzilde dünyadan ukbâya atılmama asla üzülmem; bayılırım buna!.. Bir yerde bir kör kurşunla yok edilmek bana ebedî hayatımı kazandırır!.. Ama bir şeye üzülürüm ben; inanan bir insana böylesine kötülük yapan insanlar ahiretlerini mahvetmiş olurlar. Esma Validemiz, Haccac’ın karşısına çıkar ve şöyle der: ‘Sen benim oğlumun dünyasını mahvettin, o senin ahiretini mahvetti. İşte ben ona üzülürüm!..”
¥
Evet;
Hocaefendi, konuşmasının bazı yerlerine “tedbir” paylarını yerleştirmekle birlikte, “esas bölümlerde” son derece net ve keskin mesajlar veriyor...
“HOŞGÖRÜ MUHASEBESİ!..”
Hocaefendi, “bu noktadan” sonra; muarızların cür’et, cesaret ve küstahlıklarını teşvik eden “hoşgörü”yü değil de “cesaret”i öne çıkartacak gibi...
“Camia”nın son zamanlardaki çizgisi böyle...
Ben bu tavrın ilk belirtilerine, “Kırık Testi” adlı eserinde şahit olmuştum...
Hocaefendi orada, “Hoşgörü” kavramının tehlikesine açıkça dikkat çekiyordu...
Mesela...
Oradan şöyle bir bölüm:
“Rüyamda, Bursa Ulu Cami'de hutbe okuyacakmışım (..) Caminin etrafındaki iskeleleri görüyorum, duvarları tamir ediyorlar. Konuşmalarından öyle anlıyorum ki; 'Bunu konuşturursak kalabalık cemaat gelir, yapacağımız bu işi daha rahat yaparız' diyorlar.
Orada 'figüre edilip kullanılmaya çalışıldığımı' anlıyorum. Hutbeyi okumadan Cuma namazını kılmak için başka bir yere gidiyorum. Uyanınca da şöyle bir tabir aklıma geliyor: 'Bazı insanlar bir yerlerde bir kısım oluşumlar için bizi kullanmak istiyor. Beni de orada figüran olarak kullanmayı arzu ediyorlar.' Herhalde, onlara alet olmamamız işaret ediliyor. Evet, tehlikeli hususlardan biri de, iyi zannettiğimiz bazı şeylere farkına varmadan alet olmaktır. Veya başkalarının bazı tavırlarımızı kendi çıkarlarına göre değerlendirip bizi alet etmesidir. Mesela, biz sürekli 'hoşgörü' deriz ve ona göre davranırız. Çünkü onun faziletine inanmışızdır. Ama başkaları bizim bu iyi niyetimizi bir yerde değerlendirir, aleyhimize kullanırlar. Bazen de biz çizgiyi tutturamaz, haddi aşar ve görüşüp tanıştığımız insanlar hatırına dinin hiç hoş görmediği şeyleri bile normal kabul etmeye başlarız”
¥
“Kırık Testi”deki bu ifadeler bende “Hoşgörünün vadesi doluyor!..” düşüncesini uyandırmıştı...
Hocaefendi’nin “plan”a karşı tepkisi de...
VAKİT’in yıllardır istikrarlı bir şekilde sürdürdüğü “net” çizgiye yaklaşan bir Hocaefendi tavrı olarak göründü bana...
O kadar değil de elbet...
Bu tarafa doğru geliyor gibi Hocaefendi...
Yavaş yavaş.