Kur'an öğreniminin önündeki yaş engeli kaldırılsın
Kur’an öğrenmek, onun metnini okumayı öğrenmeyi de anlamını okuyup öğrenmeyi de hükümlerini ve prensiplerini çıkarıp uygulamayı da kapsayan geniş bir kavramdır. Dolayısıyla, Kur’an öğrenmek her Müslüman için dini bir vecibedir ve gereklidir. Hatta duruma öre farzdır da diyebiliriz.
Kur’an öğrenmek aynı zamanda bir ibadettir. Bu ibadeti Müslümanlar yerine getirirler ve getirmelidirler. Kur’an okumayan, onu anlamayan ve okumasını bilmeyen bir Müslüman tasavvur edilemez.
Kur’an, Müslüman’ın temel kitabıdır, onun için okunur. Kur’an hidayet kitabıdır, yol gösterir, gösterdiği yoldan gitmek için okunur. Kur’an bir ışık kitaptır, ışığından yararlanmak ve aydınlanmak için okunur.
Kur’an insanı özgür kılar, özgür olmak için okunur. Kur’an en mükemmel bir ahlak kitabıdır, ahlaki ilkelerinden yararlanmak ve kâmil bir insan olmak için okunur. Kur’an bir hayat kitabıdır, hayatı daha iyi tanımak ve ondan yararlanmak için okunur.
Kur’an, sevgiyi aşılar, onun sevgi havuzunda yıkanmak için okunur. Kur’an bir uyarılar kitabıdır, uyarılmak için okunur. Kur’an bir ibret kitabıdır, ibret almak için okunur. Kur’an bir mucize kitaptır, onun icazından yararlanmak ve imanı kuvvetlendirmek için okunur.
Kur’an bilimi teşvik eden kitaptır, teşvikinden yararlanmak için okunur. Kur’an bir tefekkür kitabıdır, düşünmek ve düşünceyi geliştirmek için okunur. Kur’an yararlı ve güzel işler yapmaya ötürür, güzel işler yamak için okunur.
Kur’an her şeyden önce bir kulluk görevi olarak okunur. Çünkü ulu Allah Kur’an okumayı kullarına bir görev olarak yüklemiştir. Onu okuyup anlamak iyi bir kul olmaya, güzel ve yararlı işler yapmaya vesile olur. Onun için Kur’an okunur.
Kur’an, indiği andan itibaren günümüze kadar dünyanın her yerinde serbest bir şekilde okuna gelmiştir. Eski Sovyet rejimi hariç, dünyada hiçbir ülkede hiçbir tarihte Kur’an okumak yasaklanmamıştır. İslam dünyasının hiç bir ülkesinde veya hiçbir köşesinde Kur’an okumak yasaklanmamış, bir suç unsuru olarak telakki edilmemiştir. Bunun bir tek istisnası vardır. O da Türkiye Cumhuriyetidir.
Kur’an okumak Türkiye cumhuriyetinde yasaktır. Ne zamandan beri? Cumhuriyet kurulduktan kısa bir zaman sonra kanunsuz olarak şifahen yasaklanmıştır, Kur’an okuyanlar ve okutanlar karakollara ötürülerek eziyete tabi kılınmıştır. Fakat bu yasak umumi idi. Herkesi kuşatıyordu. Küçük büyük ayırımı yoktu. İstiklal kahramanı olan bu millet sanki cezalandırılıyordu.
28 Şubat’tan bu yana ise Kur’an okumak kanunla ilkokul çağındaki çocuklara resmen yasaklanmıştır. Bu yasak İlk yasaktan daha ağır ve daha tehlikelidir. Çünkü ilk yasak şifahi emirlere dayalı idi, bu yasak ise kanuna dayalıdır. Sadece ilköğretim çağındaki çocukları kapsamaktadır. Bunun anlamı şudur: Herkes Kur’an okuyabilir, fakat ilköğretim çağındaki çocuklar okuyamaz, tatil zamanında da zaten okuma imkânı bulamaz. Dolayısıyla Kur’an okumak bir nesil için yasak hale getirildi ve bu nesil Kur’an nurundun mahrum edildi.
Kur’an okumayı yeni kuşaklara yasaklayanların hedefi nedir? Hiç şüphe yok ki, bunda iyi niyet asla yoktur. Niyet son derece kötüdür, temelinde Kur’an düşmanlığı, Allah düşmanlığı yatmaktadır. Bir milleti ayağa kaldıran kitap ile o milletin genç kuşakları arasına duvar örmektir; yeniden tarih sahnesine çıkmasına engel olmaktır. Türk gençlerinin Kur’an’ın ışığından yoksun olarak yetişmesini sağlamaktır. Bunu yapanlar içlerinde besledikleri Kur’an düşmanlığını bu şekilde açığa vurmuşlardır. Zira bir atasözünde, kişi bilmediğinin düşmanıdır, denilmiştir.
Buna ek olarak şunu da ifade edebiliriz: Karanlık aydınlığa düşmandır. Kur’an insanların kafalarını aydınlattığı için, karanlıkta olanlar bu aydınlığa tahammül edememişlerdir. Yarasa kuşları gece karanlığından son derece rahatsız oldukları için ışığı sevmezler, hatta ışıkta yaşayamazlar, gece vakti ışıkta avlanırlar. Karanlıkta olanlar her tarafın kendileri gibi karanlıkta olmasını isterler, karanlığın çok iyi ve güzel bir şey olduğunu zannederler.
Kur’an okumayı kanunla yasaklayanlar, eski siyasilerle bazı askeri yetkililerdir. Hem dünyada hem de ahirette bu yaptıklarının hesabını elbette vereceklerdir. Bunu emreden sorumlular zamanın bazı komutanları, uygulayanlar ise Mesut Yılmaz hükümetidir. Bu leke onlar için Kıyamet gününe kadar devam edecektir; ahiret hayatında da sürecektir. Hiç şüphe yok ki, Allah’ın huzuruna bu yasakla gideceklerdir. Onların ameli işte budur. Kur’an’la Allah kelamı ile uğraşmışlardır, onun ışığının genç kuşaklara yansımasını engellemişlerdir.
Çocukların Kur’an okumalarını engelleyenler acaba nelere engel olmuşlardır? Bunun üzerinde bir nebze olsun durmakta fayda vardır: Kur’an okumaya engel olmakla çocukların ve yeni kuşakların Allah’ın kitabı ile tanışmalarına, onun manevi atmosferinden istifade etmelerine engel olmuşlardır; ışıktın mahrum bırakılmışlardır; dini doğru anlama nimetinden yoksun bırakılmışlardır; hurafelere terk edilmişlerdir; ahlak ilkelerinden, kalıcı hayat prensiplerinden, ana-babaya itaat etme ve onlara karşı güzel davranma şuurundan yoksun bırakılmışlardır; sevgiden yoksun bırakılmışlardır; ibadet şuurundan yoksun bırakılmışlardır; imandan, yararlı ve güzel işler yapmaktan, Hz. Peygamberi örnek almaktan, namaz kılmaktan, oruç tutmaktan, hactan, zekâttan, doğruluktan, vefadan, bilgiden, düşünmekten ve ibret almaktan yoksun bırakılmışlardır.
Kur’an okumanın değil yasaklanması, tüm ilk ve orta öğretim boyunca hem okuması hem de mesajlarının hulasasının çocuklarımıza ve genç kuşaklara öğretilmesi gerekir. Bunu yapmak din ve vicdan özgürlüğünün bir gereğidir. Anayasanın emridir. Öğrenim zamanında bu öğrenimi görmeyen çocuklarımız, maalesef yaz aylarında ağır bir yükün altına sokularak adeta tatilden mahrum bırakılmaktadırlar. Bu da çocukların bu devlet üzerindeki hakkıdır.
Gerekli dini öğrenimi, ilgililere öğretim zamanında öğretmemek zulümdür, yeni kuşaklara yapılan çok büyük bir haksızlıktır. Çocukları Kur’ansız bırakmak aç bırakmaktan daha tehlikelidir. Zira ruhen aç olan insanların nasıl canavarlaştığını gözlerimizle son zamanlarda maalesef sıkça görmekteyiz. Bu vahşetlerin altında yatan sebep Kur’ansızlıktır, dini bilgi ve dini eğitim eksikliğidir, vicdansızlıktır. Vicdanlar ancak Kur’anla tatmin edilir. Bunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız.
Tarih boyunca bir kutsal kitabın öğrenilmesinin ve okunmasının özellikle çocuklara yasaklanmasının bir benzeri yoktur. Bunu yasaklayanlar belki de tarihi bir rekor kırmışlardır, fakat bu rekor kendileri için ebediyete kadar uzanan kara bir leke olarak kalacaktır.
İlkokul çocuklarına Kur’an okuma yasağının hala devam ediyor olması, bugün ki yöneticiler için de benzer bir leke olabilir. Bu lekenin silinip temizlenmesinin vakti çoktan gelmiştir. Gerekirse bunun için anayasal değişiklik yapılmalı ve bu hüküm referanduma sunularak yeni kuşakların Kur’an’dan mahrum olmalarının önüne mutlaka geçilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.