Darbeciler zorda kalsın!
D ünyanın neresinde olursa olsun, meydana gelen ‘darbe’ler Türkiye’nin de dikkatini çekiyor. Çeçmişinde ortalama her 10 yılda bir darbe yaşayan bir ülkede, başka ülkelerde yaşanan darbelerin merak edilmesi tabiîdir.
Şimdilik son darbe, Orta Amerika ülkesi Honduras’ta meydana geldi. Honduras’ta da ordu yönetime el koymuş ve Devlet Başkanı Manuel Zelaya’yı tutuklayarak ‘ülke dışına’ sürgüne göndermiş.
“Honduras’ta meydana gelen darbeden bize ne?” dememek lâzım. Çünkü nerede olursa olsun ‘darbe’ bir felâket. İnsânî noktadan darbelere karşı çıkmak lâzım. Bu darbeden sonra komşu ülkeler başta olmak üzere dünya ülkelerinin darbecilere karşı çıkması da hayra alâmet sayılmalı. Malûm, ‘büyük devletler’ desteklemedikten sonra dünya üzerinde darbelerin yaşaması kolay değil. Eh, bugün Honduras’taki darbeyi desteklemeyen ‘büyük devletler’ muhtemelen Türkiye’de planlanmak istenen ‘darbe’lere de destek vermez.
Zaten dünyanın hâl ve gidişi, darbecilerin destek göremeyeceğini hatıra getiriyor. Ülkemizde de son yıllarda ‘darbe’ yerine ‘post-modern darbe’ ya da ‘andıç’larla bu işlerin görülmek istenmesi bu sebepten değil midir? Geçmişte yaşanan darbeler büyük ölçüde ‘büyük devletler’in de işine geliyordu. Çünkü onlar, hak, hukuk ve adaleti sadece kendileri için gerekli görüp, başka ülkelerin nasıl idare edildiğiyle pek ilgilenmiyorlardı. Hatta ve hatta, Türkiye gibi ‘gelişmekte olan ülkeler’in demokrasi ile idare edilmeleri işlerine gelmiyordu. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde yöneticiler halka hesap verdiği için ‘yanlış’ işler yapmak kolay değil. Ama darbecilerin yönettiği ülkelerde ‘arkadaş selâmı ile’ işlerin hallolması mümkün. Nitekim, Türkiye’nin elinde büyük bir koz olarak duran “Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne ‘olur’ verme şartı”, 12 Eylül ihtilâl liderinin “bir arkadaş selâmı ve ricası” üzerine karşılıksız ‘hibe’ edilmiş ve Yunanistan kendi açısından ‘tereyağından kıl çeker gibi’ NATO’ya dönebilmiştir!
Artık dünyada da şartlar değişti ve ‘insan’lık uyandı. Bugün Amerika’da yaşayan ‘insan’lar, ülkelerinin çifte standart uyguladıklarının farkında ve buna derinden muhalefet ediyorlar. Bunu en çarpıcı şekilde ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında gördük. İşgal eden ülke ‘kendi’ ülkeleri olduğu halde, vicdan sahibi Amerikalılar yöneticilerine karşı çıktı ve düzenledikleri protestolarla ABD ordusunu Irak’tan çekilmeye kısmen de olsa ikna ettiler. İşte bu ‘insan’lık, bugün de darbelere karşı çıkıyor ve darbeciler geçmişte olduğu gibi maddî ve manevî destek bulamıyor.
Zaten Türkiye’de de ‘destek bulamadıkları için’ darbe yapamayanların olduğu hep söyleniyor. 12 Eylül ihtilâli sonrası “Bizim çocuklar başardı” diyen ABD yöneticilerinin yerinde şimdi “Demokrasi içinde kalın” diyenler var. Belki bu durum da yine onların bugünkü ‘maddî menfaatleri’ icabıdır, ama neticede darbeciler kaybetmiş oluyor...
Bütün dünya, bütün insanlık; her nerede olursa olsun ‘darbe’lere karşı olduğunu ilân ederse ve gereğini de yaparsa hangi darbesever bu sevgisini icrâ safhasına koyabilir ki?
Mevlâm, ‘darbecilerin ve darbeseverlerin’ zorluklarını arttırsın ki, bir daha darbe yapamasınlar. Âmin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.